Aksiyon Almak

1204 Words
Efe Serhan, Serhan Holding’in Boğaz’a nazır gökdelenindeki ofisinin geniş camlarının önünde duruyordu. Denizin mavi derinliği, onun için sadece bir fondu; zihni, fırtınalı bir savaş alanındaydı. Samet Kalın… Bu isim, yıllardır kanında zehir gibi dolaşıyordu. Her şey, Efe’nin küçük kardeşi Emre’nin ölümüyle başlamıştı. Özel harekâtçı olan Emre, Samet Kalın’ın çetesinin tuzağına düşmüştü. O gün, Efe’nin dünyası kararmıştı. Ordudan ayrılmış, intikam yemini etmişti. Kurtuluş Holding, dışarıdan bir teknoloji devi gibi görünse de, içeride karanlık bir ağ örüyordu: Kara para, silah ticareti, gizli anlaşmalar. Efe, bu dünyaya girmişti, ama amacı Samet Kalın’ı yok etmekti. Ancak bu yolda, kendi ruhunun da kirlendiğini fark etmiyordu. Kapı çaldı. Kalın sesiyle “Gir.”dedi. Kapı açıldı ve Ela içeri girdi. Uzun, dalgalı kumral saçları, kahverengi gözleriyle kendinden emin bir duruşu vardı. Siyah kalem etek ve beyaz gömlek, sade ama profesyonel bir görünüm sunuyordu. Efe, kadını baştan aşağı süzdü. Güzel görünüyordu ama onun için bu bir anlam taşımıyordu. Kadınlar, Efe’nin dünyasında tehlikeli varlıklardı. Kardeşini tuzağa düşüren o kadın, masumiyetiyle herkesi kandırmıştı. O günden beri Efe, hiçbir kadına güvenmemişti. Ela’yı süzmeyi bitirdi ve gözlerine kilitlendi, soğuk bir ifadeyle. “Yeni odan, koridorun sonundaki küçük ofis,” dedi Efe, gür sesi odada yankılanırken. “Dün tam olarak ne yapman ve yapmaman gerektiğini konuşamadık. Yoğunluk vardı. Masanda bir dosya var, ne yapman ve yapmaman gerektiği yazıyor. Şimdi çıkabilirsin. Gerekirse seni çağırırım.” Ela, o an dik duruşunun sarsıldığını hissetti. Adamın sesi, derin ve tehditkâr, sanki odayı titretiyordu. Gözlerindeki keskinlik, umursamaz ama bir o kadar deliciydi. Ne tuhaf bir adamdı. Sanki bu soğuk, mesafeli tavır onun doğasında vardı; rol yapmasına gerek yoktu. Efe, şimdi masasındaki bir rapora dönmüş, Ela’yı tamamen yok sayıyordu. Ne yapmaman gerektiğini yazıyor. Bu cümle, Ela’nın zihninde yankılanıyordu. Ne demek istemişti? Bu adam kesinlikle normal değildi. Ela, Efe’nin odasından çıkıp koridorun sonundaki odaya geçti. Sekreter odası, beklediğinden daha mütevazı ama şıktı. Beyaz ağırlıklı, ferah bir alan. Geniş pencereler denize bakıyordu; küçük, zarif bir masa, tek bir sandalye, dosya rafları ve bir kahve makinesi vardı. Ela, odayı beğendi. Huzurlu bir havası vardı, Efe’nin karanlık aurasıyla tezat oluşturuyordu. Masasına oturdu ve Efe’nin bahsettiği siyah dosyayı aldı. İncelemeye başladı. Yapılacaklar: 1. Sabah 9’da sade Türk kahvesi masada olacak. 2. Günlük toplantı ve randevu programı akşamdan hazırlanacak. Not: Bu iki madde kritik. Diğer talimatları Efe Bey verecektir. Ela’nın kaşları hafifçe çatıldı. Sade Türk kahvesi mi? Bu adama cuk oturuyordu. Ama sadece iki madde? Bu kadar basit miydi? Dosyayı okumaya devam etti. Yapılmayacaklar: 1. Hata ve ihanet affedilmez. Doğruluk ve dakiklikten ödün verilmeyecek. Bu tek madde, Ela’nın içinde bir huzursuzluk uyandırdı. Sanki Efe, daha ilk günden ona bir sınır çizmişti. Dosyayı kapattı. Bu işin nasıl ilerleyeceğini zaman gösterecekti. Sekiz Gün Sonra “Bir hata bu kadar büyük bir krize nasıl dönüşür, Ela Hanım? Senin işin, bu tür şeyleri önlemek değil mi?” Efe’nin sesi, öfkeden titriyordu. Karşısında, dik duruşunu korumaya çalışan Ela’ya bakıyordu. Gözleri, alev alevdi. Ela, sekiz gündür bu adamın korkutucu aurasına alışmaya çalışıyordu. Mesleği gereği birçok tehlikeli insanla karşılaşmıştı, ama Efe Serhan farklıydı. Onun yaydığı enerji, sanki her an bir patlama olacakmış gibi bir gerilim yaratıyordu. Dört gün önce, Kale Holding’le yapılan bir anlaşmada beklenmedik bir sorun patlak vermişti. Anlaşma, büyük bir lojistik sevkiyatı içeriyordu, ama sevkiyatın bir kısmı kaybolmuştu. Ela, evraklardaki bir uyuşmazlığı fark etmemişti; eğer erken müdahale etseydi, bu kriz büyümezdi. Ama artık iş işten geçmişti. Ela, kendini toparladı ve Efe’nin öfkeli bakışlarına meydan okuyan bir ifadeyle karşılık verdi. Göz temasını bozmadan, masaya bir dosya bıraktı. “Efe Bey, bu dosyada sorunun kaynağına dair tüm detaylar ve çözüm önerileri var,” dedi Ela, sesi sakin ama kararlı. “Hata yapıldı, evet, ama bunu düzeltebiliriz.” Efe’nin kaşları alayla kalktı. “Beni tanımıyorsun, Ela Hanım,” dedi, sesi bir bıçak gibi keskin. “Ve bu şirketi yöneten sen değilsin.” Ela, adamın öfkesini kendine yöneltmek istemediğini hissetti, ama bu sözler onu ateşledi. “Hakkınızda yeterince bilgim var, Efe Bey,” dedi, soğukkanlılığını koruyarak. “Bu dosya, sorunu çözmek için gereken her şeyi içeriyor. İsterseniz bir bakın.” Efe, koltuğunda geriye yaslandı. Elleri, siyah takım elbisesinin ceplerine gitti. Göz ucuyla dosyaya baktı, ama yüzünde hâlâ o alaycı ifade vardı. “Bilgi toplamak yerine işine odaklansan, belki bu kadar büyük hatalar olmazdı,” dedi, sesi sert ama kontrollü. “Başkalarının açıklarını kapatmak için bu kadar hevesli olma.” Ela, içinden sabır diledi. Efe’ye haksız diyemezdi; Kale Holding’in ihmali, bu krizi tetiklemişti. Ama Ela, suçu kimin attığından çok, çözümü bulmaya odaklanmıştı. Efe’ye gizlice bakarken, adamın koltuğu tamamen dolduran varlığını fark etti. Sanki odanın havasını değiştiriyordu. Duruşu, bakışları, her şeyi bir güç timsaliydi. Efe, kaşıyla dosyayı işaret ettiğinde, Ela düşüncelerinden sıyrıldı. Dosyaya uzandı; Efe’nin gözleri, bir an için Ela’nın zarif ellerine takılmıştı. Adam, gömleğinin kol düğmelerini çözdü, kollarını dirseklerine kadar kıvırdı. Hareketleri asil ama bir o kadar tehditkârdı. “Bugünkü tüm randevuları iptal et,” dedi Efe, o bariton sesiyle. Bu, gidebilirsin demekti. Ela, küçük bir baş selamı verip kapıya yöneldi. Tam kapı kolunu tutmuşken, Efe’nin sesi onu durdurdu. “Ela Hanım, fazla heves, felakete yol açar. Not al.” Ela, bu sözlerin ağırlığını hissetti. Adamın ses tonu, sanki ruhunu okuyordu. Arkasına bakmadan odayı terk etti. Kendi odasına geçti, derin bir nefes aldı ve pencereden denize baktı. Efe, bazen tanıdık, bazen tamamen yabancı geliyordu. Elindeki dosyaya göz attı; tüm çözümler oradaydı, ama Efe hâlâ ona güvenmiyordu. Nemrut herif, diye düşündü. Efe, masasında parmaklarını ritmik bir şekilde vuruyordu. Zihninde tek bir isim vardı: Samet Kalın. Bu kriz, onun işiydi. Efe, bunu biliyordu. Samet, yıllardır Efe’nin peşindeydi; kardeşinin ölümünden sonra bu kan davası büyümüştü. Telefonunu cebinden çıkardı ve sağ kolu Cenk’i aradı. Telefon iki kez çaldıktan sonra açıldı. “Cenk, Samet Kalın’ın izini bul,” dedi Efe, sert bir sesle. “Patron, yine mi?” dedi Cenk, endişeli bir tonda. “Adam kayıplarda, biliyorsun.” “Bulunacak,” dedi Efe, dişlerini sıkarak. “Bu sevkiyatın kaybolması onun oyunu. Ve bu sefer, ona dünyayı dar edeceğim.” “Ne yapacaksın, patron?” “Onu bitireceğim. Şirketini, adamlarını, her şeyini. Bu bir haysiyet meselesi.” Telefonu kapattı, ceketini aldı ve kapıya yöneldi. Ama aklı, Ela’daydı. Bu kadın, diğerlerinden farklıydı. Çok mu zekiydi, yoksa bir şey mi saklıyordu? Efe, içindeki şüpheyi bastırmaya çalıştı. Kadınlara güvenmezdi, ama Ela’da bir şey vardı. Onu çözmesi gerekecekti. Ela’nın odasına gitti, kapıyı tıklattı ve içeri girdi. “Buyurun, Efe Bey?” dedi Ela, şaşkın bir ifadeyle. “Dosyayı masama bırak. Gelince bakacağım,” dedi Efe, soğuk bir şekilde. “Tamam, Efe Bey.” Efe, kapıyı kapatıp gitti. Ela, bu fırsatı değerlendirdi. Efe’nin bir süre dönmeyeceği belliydi. Odasına girip bilgi toplayabilirdi. Önce Salim amiri aradı. “Alo, amirim.” “Ela, durum nedir?” “Her şey yolunda, amirim. Efe şimdi çıktı. Odasına dosya bırakacağım, bir bakacağım neler var.” “Dikkatli ol. Şüphe çekme. Gerekmedikçe konuşmayacağız.” “Anladım, amirim.” Ela, dosyayı alıp Efe’nin odasına girdi. Dosyayı masaya bıraktı, sonra odayı taradı. Lacivert tonların hâkim olduğu oda, sade ama moderndi. Camlar denize bakıyordu, huzurlu bir hava vardı. Ama Efe’yle tezat oluşturuyordu. Masada laptop, birkaç dosya ve kalemler vardı. Dosyalar iş evraklarıydı, işe yaramazdı. Laptop şifreliydi; kırmaya vakti yoktu. Çekmeceleri kontrol etti, ama hiçbir şey bulamadı. Raflara geçti, dosyaları karıştırıyordu. On birinci dosyayı incelerken, kapının açıldığını duydu. Efe’nin bariton sesi odayı doldurdu. “Ela Hanım?” Ela, kalbinin hızla attığını hissetti. Bittin, Ela, diye düşündü. Ne yapacaktı şimdi?
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD