5

621 Words
Sabah güneşi tam yükselmeden Elif ve Bora, maketi büyük bir özenle kutusuna yerleştirdiler. Elif’in gözleri uykusuzluktan kızarmış, saçları darmadağındı; ama içindeki gurur, tüm yorgunluğunu bastırıyordu. — İnanasım gelmiyor… Dün paramparça olmuştu. Şimdi bak, neredeyse eskisinden bile sağlam, dedi nefesini tutarak. Bora dudaklarını kıvırdı. — Demek ki doğru ellerin dokunması gerekiyormuş. Elif gözlerini kıstı. — O eller yanlışlıkla yıkmıştı, hatırlatırım! — Ee, bazı şeyler yıkılmadan güzelleşmez, fırtına kız, dedi Bora, hafif bir gülümsemeyle. Elif’in kalbi kısa bir an titredi ama hemen toparlandı. Çantasını omzuna astı, proje tüpünü aldı. — Hadi çıkalım, yoksa hocaya açıklama şansım kalmaz. Üniversitenin koridorları her zamanki gibi kalabalıktı. Elif, maketi sıkı sıkı tutarken kalbi göğsünde atıyordu. Bora’nın yanındaki rahat yürüyüşü onu sinir ediyor ama göz ucuyla bakmadan da edemiyordu. Atölye kapısında durdular. İçeriden hocanın sesi geliyordu. Elif derin bir nefes aldı: — Tamam… şimdi ya varım ya yokum. Bora omzuna hafifçe dokundu. — Beraber girdik bu işe, beraber çıkarız. Elif’in gözleri bir an parladı. Sonra kapıyı itti. Sınıfta teslim sırası uzundu. Hoca, gözlüklerinin üzerinden bakarak, — Elif Hanım, dün size dedim… Geç teslim kabul etmem, dedi. Elif’in yüzü bembeyaz oldu. — Hocam… dün bir kaza oldu. Maketim parçalandı. Gece boyunca yeniden yaptım. Lütfen… — Burası bahane yeri değil, dedi hoca sertçe. Tam o anda Bora öne çıktı. — Hocam, affınıza sığınarak… bir şey söylemek istiyorum. — Sen dünde gelmiştin, hatırladım. Adın neydi? — Bora Yalçın. İnşaat mühendisliği üçüncü sınıf. Dün Elif’in yaşadığı kazaya ben sebep oldum. Maket gerçekten talihsiz bir şekilde dağıldı. Üstelik sizinle konuşmuştuk, bana sabaha kadar süre tanımıştınız. Sınıfta bir uğultu dolaştı. Hocanın bakışları Bora’da, sonra Elif’te gezindi. Uzun bir sessizlikten sonra iç çekti: — Peki… Bu kez göz yumacağım. Ama bu son olur. Elif’in gözleri doldu. — Teşekkür ederim hocam… Gerçekten teşekkür ederim. Koridora çıktıklarında Elif hâlâ nefesini toplamaya çalışıyordu. Sonunda, kısık bir sesle sordu: — Bunu neden yaptın? Bora omuzlarını silkti. — Belki kader böyle istedi. Belki de senin o fırtınalı bakışlarını biraz olsun sakinleştirmek istedim. Elif gülümsememek için dudaklarını ısırdı. — Tam bir öküzsün… Ama bugünlük teşekkür ederim. Bora kahkaha attı. — İşte beklediğim cümle! Sen teşekkür ediyorsan, dünya tersine dönüyor demektir. Elif başını salladı. — Abartma. Bu sadece bir kereye mahsus. Ama içten içe biliyordu: O sabah sadece maket kurtulmamıştı; içinde bir şeyler de yerinden oynamıştı. Kampüs bahçesine çıktıklarında Elif derin bir nefes aldı. Sonbaharın serin rüzgârı saçlarını savururken gülümseyip: — Sen olmasaydın, bugün mezuniyet hayallerim bitmişti. Borçlandım sana, dedi. Bora kaşlarını kaldırdı. — Biliyorum. Ama ben öyle kolay ödenen borçlardan değilim, Elif Hanım. — Ne yani, faiz mi işleteceksin bana? — Yok canım, ben banka değilim. Ama bir kahve borcun var. En kısa zamanda. Elif gülümsedi. — Kahve mi? Senin Ankara kibirine dayanmak için belki lazım olur. Ama komşuymuşuz ya… Kahve yerine yemek sözü vereyim. Ev arkadaşlarımı da tanışırsın. Bora’nın gözlerinde bir parıltı belirdi. — Ev arkadaşları mı? Demek bana jüri hazırlıyorsun. Elif’in Özel Hayatını Koruma Derneği üyeleriyle tanışacağım yani? Elif kıkırdadı. — Onlar seni parçalamaz, sadece biraz sorguya çeker. — Ben sorgudan korkmam. Ama masada mantı varsa, her soruya doğru cevap veririm, dedi Bora göz kırparak. — Bak işte, daha şimdiden menüyü belirlemeye başladın. Tipik Ankara. — Bence senin Karadeniz inadınla iyi anlaşırız. İnatla kibir, fırtına gibi ama güzel gider yan yana, dedi Bora alçak sesle. Elif istemsizce gülümsedi. — Hadi bakalım, akşam görürüz. Ama fazla umutlanma… Bizim evde sandalye bulmak bile lüks. — Ben gerekirse ayakta yerim. Yeter ki sen pişir, dedi Bora, ardından bir adım geride kalıp ekledi: — Ama benim de ev arkadaşım var. Bence ben de onu getireyim. Tek başına sorgu görmek kolay olur, denge şart. Elif kahkaha attı. — Tamam Bora, anlaşma sağlandı. Ama unutma, bu yemek sadece teşekkür yemeği! Bora gülümseyerek omuz silkti. — Elif Hanım, bazı teşekkürler hayatı değiştirir. Göreceğiz bakalım bu hangisinden.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD