Toplantı salonunda ağır bir sessizlik hâkimdi. Herkes yerini almıştı: Kanita ve onun grubu, Valeri ve grubu, Kral ve Kraliçe... Gergin bir atmosfer vardı. Setis, sessizliği bozarak ayağa kalktı ve tüm gözler ona çevrildi.
"Sevgili yeğenim," dedi Setis, yavaş ve kararlı bir ses tonuyla. "Evlilik için seni zorlamak istemedim, bu yüzden başka bir alternatif buldum." Sözlerine ara vermeden devam etti, odadaki herkesin dikkatini toplayarak. "Sen, Erit ırkının prensesi ve gelecekteki Erit Krallığı'nın varisi, eski adınla Silitsia Onirian ve yeni adınla Kanita. Sana Erit Krallığı ile İris Krallığı arasında bir birleşme teklif ediyorum. İki krallık birleşsin ve düşmanlara karşı güçlü bir ittifak olalım."
Odada bir an için herkesin nefesi kesildi. Herkes bu teklifin büyüklüğünün ve öneminin farkındaydı. Böyle bir birleşme, hem krallıkları hem de düşmanlarına karşı olan konumlarını kökten değiştirebilirdi. Ancak herkesin aklındaki tek soru Kanita'nın buna ne yanıt vereceğiydi.
Kanita, Setis'in teklifini dinlerken sessiz kaldı, gözlerinde hafif bir düşüncelilik vardı. Herkes onun ne diyeceğini merakla bekliyordu. Erit ve İris krallıklarının birleşmesi, birçoklarının düşündüğünden daha karmaşık bir durumdu. Kanita, bu teklifin ardında yatan politik ve kişisel anlamları hızla değerlendiriyordu.
Sessizlik içinde geçen birkaç saniye, odadakilere uzun bir süre gibi geldi. Kanita sonunda başını kaldırdı ve Setis'e doğru bakarak yavaşça konuşmaya başladı. "Bu
teklifin ardındaki amacı anlıyorum," dedi, sesi kararlı ve sakin. "Ama bu birleşmenin sadece düşmanlara karşı bir ittifak mı, yoksa başka bir sebebi mi var?"
Kanita'nın bu sorusu, Setis'in yüzünde hafif bir tebessüm yaratırken, odadakilere daha fazla belirsizlik getirdi. Cevabı, durumu daha da karmaşıklaştırabilirdi.
Setis, Kanita'nın sorusuna karşı sakinliğini koruyarak bir adım öne çıktı. Gözlerinde hem bilgelik hem de derin bir düşünce vardı. Odanın dört bir yanındaki gözler, şimdi tamamen onun üzerindeydi.
"Bu birleşme sadece düşmanlara karşı güçlü bir ittifak kurmakla ilgili değil," diye cevapladı Setis, sesi otoriter ama bir o kadar da içten bir tona bürünmüştü. "Erit ve İris krallıkları, binlerce yıldır birbirinden
uzak durdu. Ama şimdi, hem içimizdeki hem de dışımızdaki tehditler büyüyor. Eğer bu iki krallık birleşirse, sadece krallıklarımızın gücünü artırmakla kalmayacağız, aynı zamanda kan bağımızı da güçlendireceğiz. Bu ittifak, uzun süredir beklenen barışı getirebilir."
Kanita, Setis'in sözlerini dikkatle dinledi, ama içinde bir huzursuzluk vardı. Bu birleşme, sadece siyasi bir adım mıydı, yoksa ona daha derin anlamlar mı yükleniyordu? Setis'in bakışlarında gizli bir şeyler olduğunu hissediyordu, ancak bunu henüz çözememişti.
"Ve benden beklenen nedir?" diye sordu Kanita, sesinde hâlâ bir tereddüt izi vardı. "Bu birleşme neyi gerektiriyor?"
Setis, bu sorunun geleceğini tahmin etmiş gibi başını salladı ve doğrudan Kanita'ya
bakarak devam etti. "Bu birleşme, evlilik yoluyla sağlanacak, Kanita. Seni Valeri ile evlendirmek istiyorum. Böylece Erit ve İris krallıkları arasında sadece bir ittifak değil, aynı zamanda bir kan bağı kurulacak. Krallıklarımızın geleceği, bu evlilikle birlikte daha parlak olacak."
Bu sözler, odadaki sessizliği bıçak gibi kesti. Herkes şaşkınlıkla Setis’e ve Kanita’ya bakıyordu. Valeri bile babasının bu açıklaması karşısında donup kalmıştı. Kanita, içindeki karmaşayı gizlemeye çalışarak bir adım geri çekildi.
Valeri, şaşkınlığını üzerinden atarak ilk kez konuştu: "Baba... Bunu bana neden daha önce söylemedin?" diye sordu, sesi hem şaşkın hem de biraz öfkeli çıkıyordu.
Setis, oğluna dönerek sakin bir şekilde cevap verdi. "Bunun zamanının geldiğini
düşündüm, Valeri. Hem senin hem de Kanita'nın bu sorumluluğu kabul etmesi için doğru an bu."
Kanita, Valeri'nin tepkisini gördükçe kendi duygularını daha fazla bastıramadı. Sadece birkaç saat önce, hayatındaki öfke ve kafa karışıklığı onu farklı bir yola itmişti, şimdi ise önüne konulan bu evlilik teklifi onu daha da derin bir kararsızlığa sürüklüyordu. İçindeki hisler bir an için taşmak üzereydi, ama kontrolünü elden bırakmadan Setis'e döndü.
"Bir krallığın geleceğini kurtarmak için başka bir yol bulabilirdiniz, amca," dedi Kanita, sesi buz gibi soğuktu. "Ama evlilik benim kararım olacak, bir ittifakın ya da stratejinin parçası değil."
Herkesin nefesi kesilmişti. Kanita'nın cevabı odadaki herkesin beklediğinden çok farklıydı. Setis ise hala sakinliğini
koruyarak onu izliyordu. "Kararın ne olursa olsun, bu krallığın iyiliği için hareket ettiğini bilmelisin, Kanita. Benim görevim, seni zorlamak değil, sana bir seçenek sunmak," dedi ve yerine oturdu.
Kanita, o an kendi geleceği üzerinde daha fazla düşünmesi gerektiğini anladı. Valeri ile evlenme fikri, krallıkların birleşmesi adına bir fedakarlık gibi görünebilir, ama içinde başka bir savaş vardı. İçindeki çelişki ve karmaşık duygularla ne yapacağına karar vermeliydi.
Kanita, Setis’in sözleri üzerine bir süre sessiz kaldı. Odanın her yerinde gözler onun üzerinde, cevabını bekliyordu. İçindeki çelişkilerle savaşıyordu; hem krallığının geleceği için doğru olanı yapmak istiyordu hem de kendini bir stratejinin
parçası olarak görmüyordu.
Derin bir nefes alarak sakinleşti ve gözlerini Setis’e dikti. "Bu birleşmeyi kısmen kabul ediyorum," dedi kararlı bir sesle. "Ancak evlilik yoluyla değil."
Setis şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. Oda bir kez daha sessizliğe büründü. Kanita devam etti: "Erit ve İris krallıkları, düşmanlarına karşı birleşmeli, bu doğru. Güçlerimizi birleştirmek hem krallıklar hem de halklar için faydalı olacaktır. Ancak benim kaderim bir evlilikle mühürlenmeyecek. Ben bu krallığı temsil eden bir liderim, bir stratejik araç değil."
Valeri, Kanita’nın kararlılığını duyduğunda içindeki gerginliği bir an için bıraktı. O da babasının bu evlilik teklifine hazır değildi, ama krallıkların birleşmesi konusunda hemfikirdi.
Setis, yeğenine dikkatle baktı, onu yargılamadan önce sessizliğini korudu. Ardından, yavaşça başını salladı. "Senin kararlılığına ve liderlik gücüne saygı duyuyorum, Kanita," dedi yumuşak ama kararlı bir tonla. "Eğer evlilik yoluyla değilse, o zaman bu birleşmeyi nasıl sağlamayı düşünüyorsun?"
Kanita, gözlerini bir an için Valeri’ye çevirdi ve sonra tekrar Setis’e baktı. "İki krallığın bir arada durmasını sağlayacak başka yollar da var," dedi. "Güçlerimizi politik, askeri ve ekonomik olarak birleştiririz. Halklarımıza ve düşmanlarımıza, bu iki krallığın tek bir iradeyle hareket ettiğini gösteririz. Ama bu, bir kişinin fedakarlığıyla değil, tüm halkın iş birliğiyle olacak."
Odadakiler, Kanita'nın bu cesur önerisine şaşkınlıkla bakıyordu. Bu, geleneklerin
dışında bir yaklaşım olsa da mantıklıydı. Valeri de bu fikri destekleyen bir bakışla ona baktı.
Setis, düşünceli bir şekilde Kanita’ya baktı. "Bu yaklaşımın cesur ve yenilikçi. Ancak unutmamalısın ki halk, liderlerinden semboller bekler. Evlilik, bazen sadece iki insanı değil, iki halkı da birleştirir."
Kanita, Setis’in bu sözlerini anlayışla karşıladı. "Bunun farkındayım," dedi. "Ama halkımız, savaşta ve barışta gerçek bir liderin, kalbinden gelen kararlara dayandığını bilmelidir. Bu birleşme, halkın da benimsemesi gereken bir karar. Evlilik, birleşmenin tek sembolü değildir."
Setis, bir süre düşündükten sonra başını salladı. "O zaman önerini kabul ediyorum, Kanita," dedi. "Erit ve İris krallıkları, senin önderliğinde yeni bir ittifak kuracak. Evlilik
yoluyla olmasa da, iki krallığın bir arada duracağını göstereceğiz."
Toplantı salonunda hafif bir rahatlama hissi yayıldı. Kanita, Setis’in onayını aldıktan sonra, kendi yolunu çizmiş olmanın verdiği iç huzurla yerine oturdu. Ancak, bu ittifakın kurulması ve yürütülmesi sırasında başka zorluklarla karşılaşacaklarının farkındaydı.