TANITIM
Konak sessizliğin esiri olmuş kimseden çıt çıkmıyor halbuki ağıtların yakılması. Feryat figan seslerin yükselmesi gerekiyordu bu konağın duvarları nelere şahitlik etmedi ki? kan ile yıkandı avludaki taşlar lekeler kaybolmuş olması üzerindeki izleri silip atamıyor. Yıllarca süren husumet bitmiyor bu topraklarda doğdum büyüdüm ama bir türlü töre denen geleneğe alışamadım. Bazen bu topraklara ait olduğumu düşünmüyorum küçükken töre adetlerimiz aşılanmıştı ruhumuza büyüdükçe anlıyorsunuz. Her şey töreden ibaret olmadığını doğruyu yanlışı ayırt etmek zor gelmişti. Şimdi bana doğru gelen töre heyetine yanlış onların doğruları benim baş kaldırmam demekti. Kimse beni karşısına almak istemez ama yine de benim doğrularımı onaylamayan kurtlar sofrası kurulur her defasında birini kurban verilir. Yıllarca dinmeyen öfke kan davası onlardan biri ailemize musallat oldu bu sefer kan dökülmemişti. Canlara kast etmek kesmemiş sıra namusa göz dikmeye kadar dayanmış içimdeki fırtınayı siz sorun ne de ben söyleyeyim. Dilim varmıyor canım kanımdan bir parça kardeşime musallat olmuş it okul dönüşü yolunu kesmiş o piç kurusunu ellerimle gebertmek istiyorum. İşi gücü bırakıp İstanbul ‘dan nasıl kalıp geldiğimi hatırlamıyorum konağa ayak basar basmaz yanında olacaktım babam karşımdaydı. Ayak üstü olanı anlattı ağaların masaya yatırmak istedikleri Aslanoğlu ‘larının namusu. Ağaların karşısında hüküm verilmesini isteyen amcamın sözüne babamın ses etmeyişi delirtiyor. Cani biri değilim söz konusu ailem olunca özellikle gözümden sakındığım Yaren benim tahammül seviyem sıfıra iniyor fakat babamı ezip geçemiyorum . Ayaklarım odasının kapısının önüne getirdi içeri girmek hiç bu kadar zor olmadı. Karşısına çıktığımda onu nasıl karşılayacağımı kırmadan incitmeden nasıl yarasına merhem olacağımı bilemedim. Kapıyı tıklattım kapının ardından ağlama sesi bedenimi kor misali yakıyor. Bir kez daha kapısını tıklattım ağlamasından başka ses gelmiyor. Kapıyı araladım yatığın aya ucuna yere oturmuş bacaklarını kendine bastırmış başını gömüş. Hızlı adımlarımla yanına gittim dizlerimi üzerine durdum
“ Yaren “
Başını kaldırıp yüzüme bakmaya cesareti yoktu kollarımın arasına çektim. Ağlaması şiddetlendi saçlarını okşadım gül kokulum kollarımın arasında bedeni titriyor.
“ benim suçum günahım yok “
Hıçkırıklarının arasında kelimelerini sıraladı
“ biliyorum güzelim şimdi bana her şeyi anlat “
Sessizleşti ellerimin arasına yüzünü aldım akıttığı yaşlarını sildim çimen gözlüm bir günde solmuş
“ bana her şeyi anlatman gerek anlat ki derman olayım şu akıttın yaşların hepsinin hesabını sorayım “
Başını eğdi gözlerini benden kaçırdı
“ Yaren başını asla eğme kaçırma gözlerini benden sakın korkma ben yanındayım hadi şimdi bana anlat güzelim “
“ abi benim suçum yok “
“ biliyorum “
“ okul dönüşü köy konağına varmadan köşede Seyit ağa yolumu kesti. Onu görmezlikten gelerek yoluma devam ettim. Ardımdan geldiğini anladım hızlıca köy konağının önüne gitmek istedim. O yolları bilirsin öğlen vaktinde nadiren insanlar geçiyor sonra ağzımı kapattı. Elinden kurtulmaya çalıştım “
Boğazına en az benim kadar oturmuştu kelimeleri düğüm oldu
“ yıkık kerpiç evin oraya zorla götürdü direndim başaramadım elinden kurtulmaya çalıştım sesim çıktığı kadar bağırdım. Çok geçmeden Ferman ağam çıka geldi o zaman elinden kaçabildim “
Burnunu çekerek ağlıyordu yine gözlerini benden kaçırdı büyük sabırla devam etmesini bekledim
“ hepsi bu başka bie şey olmadı ama Ferman ağa üzerime yürüdü köyün ortasında bana etmediği hakaret kalmadı. Yaşanmamış şeyleri var saydı sürükleyerek konağa getirdi. Bağırarak namus elden gitti diye avlunun kapısından beni savurdu. Benim hiçbir suçum günahım yok “
Yumruğumu sıkmaktan ellerim bembeyaz kesildi ağlamaktan helak olmuş. Gözleri boşluğa bakıyordu bunların hepsinin bedelini ödetmeden bana gün yüzünü göstermeyecek
“ kaldır başını dik duracaksın sana bunları yaşatanın hepsi nasibini alacak köy meydanında saldıracağım “
“ bana inanıyor musun? “
“ elbette sana inanıyorum sen benim kardeşimsin ne olursa olsun asla bana yalan söylemezsin “
“ abi “
Kollarımın arasına geldi sıkıca sardım
“ sen merak etme sil artık yaşlarını çimen gözlerini soldurma şu işi bir çözeyim senide alıp gideceğim “
“ gerçekten mi? sen gittikten sonra yalnız kaldım “
“ bunu en başından yapmam gerekiyordu seni yalnız bıraktığım için affet “
“ kızgın değilim ki ama beni bir daha yalnız bırakma “
“ bırakmam küçüğüm bundan sonra yanımdan ayırmam söz “
Başımı kaldırıp kapıda beliren Hacer hatun yani annem her zaman ki soğuk buz gibi yüz ifadesiyle odadan içeri girdi ardından ebe kadın
“ Behram sen dışarı çık avluda babanların yanına git “
“ akından bile geçirme “
“ bana karşımı geliyorsun? sen bu işe karışamayacaksın “
“ evet karşı geliyorum “
“ herkes aşağıda amcanlar, kuzenlerin, baban ebe kadından duyacaklarını bekliyor muayenesi yapılacak engel olamazsın çık dışarı “
“ bahsettiğin senin kızın onun sözünün hiç hükmü yok mu? “
“ töreyi bilmez gibi konuşuyorsun sen çoktan adetlerimizden töremizden vazgeçtin şimdi mani olma. Onun iki paralık ettiği namusu… “
“ kardeşimin sözleri benim için hükmü geçerli senin bahsettiğin namussuzluk adını diline dolamayı cüret edenlerdir “
Kükredim sesim odada yankılanırken korkudan ardımda sığınıp titremesine engel olamıyor.
“ asla buna müsaade etmiyorum meydan okuyan varsa cesareti olan çıksın karşıma şimdi burayı terk edin ya güzellikle ya da zorla fark etmez “
“ zaten akıl bir karış havaydı şehre gittin temelli geldiğin yeri unuttun “
“ ben hiçbir şeyi unutmadım sizin adetleriniz törelerinizin canı cehenneme “
valide hanım kaşlarını çatarak ebe kadını alıp odadan çıktılar ardımı döndüm başını eğmiş akan yaşları sel.
“ sana az önce ne dedim? Asla başını eğmeyeceksin ben olduğum yaşadığım sürece kimse sana zarar veremeyecek şimdi yanına birkaç eşyanı al gidiyoruz “
sessizce onayladı eşyasını toparlarken telefonumu çıkardım
“ Berat kardeşimi alıp kimsenin bilmediği benim bağ evine gideceksiniz kapısından bir dakika ayrılmayacaksınız. Kardeşimin başına bir iş gelirse hepinizin kellesini alırım. Benden habersiz kuş uçmayacak gözünüzü dört açın işim bittiğinde döneceğim “
“ peki abi sen nasıl istersen “
“ tamam kapıda bekleyin geliyorum “
Elinde ufak çanta
“ hadi gidiyoruz ben yanına gelene kadar başını dışarı çıkarmak yok istediğin bir şey olursa Berat ona söylemen yeterli “
“ tamam abi peki sen ne zaman geleceksin “
“ suyu bulandıranları temizleyim yanına hemen geleceğim “
Birlikte avluya vardık benim mani olduğumu tartışıyorlardı. Önlerinden geçip avlunun kapısında bekleyen Berat ‘a çantayı uzattım
“ yeğenim sen ne yaptığını zannediyorsun? “
Başımla arabaya geçmesini istedim arabaya ilerledi arka koltuğa geçti
“ hey amca oğlu senin derdin ne? onu nereye götürüyorsun? “
Kapıyı ardından kapattım Berat bakışmamızdan arabayı harelet ettirdi konaktan uzaklaşırken. Ardımdan söylenenler özellik Ferman ‘ın sesini işittikçe damarlarım geriliyor. Omzuma dokunup hesap sorması yumruğum ile karşılığını aldı. Sert rüzgarlar tenime çarpıp geri dönüyor içimi soğutmuyor öfkemi dindirmiyor…..