TEKLİF

1039 Words
Mayıs'ın hediyelerini onun yatağının üzerine bıraktıktan sonra birkaç video çekimi yaptım. Akşam, doğum günü filmi yapmayı planlıyordum çünkü. İşim bitince tekrardan bahçeye indim. Beni fark eden Akay, hızlıca yanıma gelmişti. "Gözlerim seni arıyordu Eva." "Bak Akay," dedim ona dönerek. Bana olan ilgisinin farkındaydım ama bende karşılığı yoktu. İstesem onun ilgisini de kendi yararıma kullanabilirdim ama ben öyle biri değildim. Duygularıyla oynamak istemiyordum. "Sana olan duygularım arkadaştan öte olmayacak. O yüzden lütfen bana ilgi gösterme." Akay sessiz kalırken ben, kaba olup olmadığımı sorguluyordum. Derin bir nefes aldım. "Ben işsizim, hayatımı kurmaya çalışıyorum şu an ve gerçekten kafamın karışmasını istemiyorum. Bana karşı da hep iyiydin senden sadece arkadaşlık isterim." Dostani bir şekilde gülümsedim ve ona elimi uzattım. Doğrusu, tokalaşmasını beklemiyordum ama gülümseyerek elimi sıkmıştı. Ve bu tokalaşma, dostluğumuzun başlangıcı olmuştu. Kafamı çevirdiğimde Kuzey'in kaşları çatık şekilde bana baktığını görmüştüm. Akay bana döndü. "Seni şu kanatlarla çekmemi ister misin?" "Olur," dedim gülümseyerek ve beraber disko toplarından oluşturduğum kanatların yanına gittik. O, benim fotoğraflarımı çekerken Kuzey'in de bakışları benim üzerimdeydi. Poz vermeyi kesip telefonu elime alıp fotoğraflara baktım. "Çok beğendim." Telefonumu cebime atıp Akay ile beraber masamıza geçtim ve çalışanların ikram ettiği kokteyllerden aldık. Buram buram portakal kokan kokteylimi gülümseyerek yudumladım. Etrada baktığım sırada Lila'nın balerinlerden birinin kıyafetlerini ve papuçlarını alıp fotoğraf çektirttiğini görmüştüm. Akay baktığım yöne doğru baktı. "Mükemmel bir kız, değil mi?" "Evet," diyerek kestirip attım. Hiçkimse mükemmel olamazdı, "mış" gibi yapmak da öyle olduğunu gösteremezdi. Ama kendisini çok ön plana atarak atılgan olmasını ve bir şeyler başarmasını takdir ediyordum. "Peki ya sen Eva? Sen kimsin?" dedi Akay gözlerimin içine derin bir şekilde bakarak. Nedense ürpermiştim. "Hayatımda yıkıma uğramış, yeniden kalkmaya çalışan biriyim. İş bulup hayatımı kurmak zorundayım ve didinip duruyorum şu anda." "Başvuru yaptın mı?" dediğinde kafamı olumsuz anlamda salladım. "Mayıs'ın doğum gününden sonra sadece bununla ilgilenecektim." "Benim asistanım olabilirsin," dediğinde huzursuzca yerimde kıpırdandım. Ona güvenmiyordum. "Aklımda olacak teklifin." Mayıs ve Sarp yanımıza geldiler. İkisinin de yüzünde güller açıyordu. "Her şey çok güzeldi, teşekkür ederim." Biz birbirimize sarıldığımız sırada Kuzey ve Lila da masamıza gelmişlerdi. Kuzey, Akay'ın onun yerine geçmesinden rahatsız gibiydi. Lila sevecenlikle ellerini çırptı. "Harika yemekler söyledim. Burası hep sevdiğim yemekleri yapıyor. Dünyaları yiyebilirim." Onun pozitif enerjisi erkeklerin yüzünde tebessüm oluştururken Mayıs gözlerini devirmişti. Ben ise suçluluk hissetmeye başlamıştım. Sanırım Lila, sadece hayat dolu, enerjik ve pozitif biriydi. Ondan rahatsızlık duymamız saçmaydı. Neden onu yargılamak yerine olduğu gibi kabul edip arkadaş olmayı denememiştim ki? Yemeklerimizi yerken Kuzey ile ara ara gözlerimiz birbirine değiyordu. Sessiz olsak da gözlerimiz meydan okuyor gibiydi. Akay'ı neden sevmediğini bilmiyordum ama onun çevresinde olmamdan rahatsız gibiydi. Her birbirimize baktığımızda Lila sesini yükselterek bir şeyler anlatıp ona dönmemizi sağlıyordu. Yemekten sonra kalktığımız sırada Akay, toplantısı için giderken diğerleri de aralarında plan yapıyordu. Sarp ve Mayıs, terasa çıkarlarken Lila da önemli projeleri olduğunu söyleyerek gitmişti. Hazırladığım kanatlara tekrar bakıp tebessüm ederken kulağımda bir nefes hissettim. "Konuşmamız gerek." Sıcak nefesi tenimi yakarken gözlerimi kapattım. Kuzey hangi ara arkama geçmişti ki. Sessiz kaldığımda, kolumu ve belimi tutarak beni nazikçe kendisine çevirdi. Bedenim ürperirken ifadesiz kaldım. "Dinliyorum." "Yabancı müşteriler bahçenin dekorasyonunu çok beğenmişler, özellikle de top kanatları. Bana organizasyon şirketimizi sordular. Ben de senin adını verdim," dediğinde yanaklarım kızarmıştı. "Nasıl yani? Beğenmişler mi?" "Evet, onlar da kendi organizasyonları için seninle çalışmak istiyorlar," dediğinde ağzım açık kalmıştı. Bunu hiç beklemiyordum. "Bu çok güzel." "İş arıyordun. Harika bir fırsatın oldu," dediğinde dudağımı dişledim. "Aslında Akay'ın asistanı olacaktım ama." Kuzey'in kaşları çatılırken derin bir nefes aldı. "Kendi işini tercih edeceğini biliyorum." Haklıydı, ben tasarımcıydım ve sürekli tasarlayıp üretmek en sevdiğim şeydi. "Malzeme, şirket kurma, bunlar maliyetli başlangıçlar ama." "Otele bağlı yaparsın, şirket kurana kadar," dediğinde gözlerimi kıstım. "Yani sana bağlı mı çalışmamı istiyorsun?" "Öyle de denebilir," dediğinde sessiz kalmıştım. Bu oteli seviyordum ve burada çalışarak yeni bir hayat kurabilirdim. Mayıs'ın da kalmak için bir sebebi vardı, Sarp... Buradan dönersek onlar da ayrılmazlardı. "Çok sevinirim Kuzey." "O halde seninle bir toplantı yapalım bugün," dediğinde kafamı salladım. Yanımdan geçip gitmeden önce kulağıma fısıldadı. "Geç kalma." Arkasından bakarken sevinçle gülümsedim ve odama doğru koşmaya başladım. Yeni ve yaratıcı fikirler bulmalıydım. Odama gidip üzerime kot etek ve beyaz yarım gömlek geçirip kovboy çizmelerimi giydikten sonra defter ve kalem aldım. Otelden çıkıp etrafı gezerken aklıma gelen fikirleri de not alıyordum. Bulutlardan oluşan bir ev süsü düşünüyordum. İki katlı bir dükkanı bulut ev şeklinde değerlendirerek misafirlerin ve dışarıdakilerin ilgisini çekebilirdim. Kuzey, benim tasarladığım yerleri kiralayarak otelin kazancını fazlasıyla arttırabilirdi. Bulut ev fikrinden sonra rosegold konseptli bir mekan düşünmüştüm. Genelde tasarımcılar lüks ve kaliteli yapıt için yalnızca gold ve gümüş rengini kombine ederlerdi, rosegold, ucuz bir algı oluşturuyordu ama ben, bu zor renkle oldukça lüks bir görünüm yakalayabilirdim. Güller ve rosegold temalı bir mekan hazırlamak benim ilk hamlem olacaktı. Biraz dolaştıktan sonra Kuzey'in mesajıyla onun yanına gittim. Toplantı zamanı gelmişti. Onun çalışma odasına girdiğimde, masanın başında olduğunu görmüştüm. Gözleri çizmeme takılırken kaşları havalandı. "Hoş geldin." "Hoş buldum. Otel için yeni bir alan yaratabiliriz, diye düşündüm," dediğimde kafasını olumsuz anlamda salladı. "Şu anda Lila'nın kendi işleri için organizasyona ihtiyacı var, senin fikrini onunkinden sonra yaparız." Kafamı olumlu anlamda salladım. "Yeni düşündüğüm organizasyon onun işi için işe yarayabilir." "O, kendisi yapmak istiyormuş. Yeteneği varmış zaten," dediğinde terslememek için kendimi sıktım. "Biz nasıl çalışacağız peki?" "Organizasyonu olan misafirler bana gelecek, ben de sana yönlendireceğim. Onun dışında senin otelde yapmak istediğin bir değişiklik olursa onu da yaparız. Muhasebe ile iletişimde olursun. Gerekli malzemeleri tedarik ederler," dediğinde gülümsedim. Kalan son işim bir sosyal medya hesabı açmaktı. Çıkınca onunla ilgilenecektim. Kuzey ile tüm detayları konuştuktan sonra Lila'nın etkinliğine beraber gitmeye karar vermiştik. Mayıs ve Sarp ile orada buluşacaktık. Kuzey'e döndüm. "Bu etkinlik bir anda nereden çıktı böyle?" "Zaten bir hafta öncesinden planlıydı," dedi Kuzey. Benimle bir alakası olmadığı için ses etmedim. Lila'nın seçtiği salona girdiğimizde etrafa bakındım. Her yer parlıyordu ve tamamen simli bir konsept seçmişti. İnsanlar hayranlıkla salonu incelerlerken kaşlarımı çattım. Ünlü glitter art tablolarını taklit ederek salonu süslemişti. Özgün bir fikir değildi ki. Çiçekler ve heykeller de vardı, tam da düşündüğüm rosegold bahçesi gibiydi. İlk organizasyonum olan rosegold bahçesini yapamayacaktım çünkü herkes onu taklit ettiğimi düşünürdü. Burada bilinir olan o idi ve ben, tanınmıyordum bu yüzden bana çamur atmaları daha kolay olacaktı. İlk projemi yapamayacağım için öfkelenmiştim. Yanaklarım oldukça kızarmıştı. Rosegold bahçesi fikrimi tamamen eleyerek ilk adımım için bulut evi projesini yapma kararı almıştım. Dişlerimin arasından fısıldadım. "O halde ben de sert oynarım."
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD