OTEL

1038 Words
“Sana bir hafta verdim Eva! Bir haftada yaptığın tasarım bu mu senin!” Ümit Bey bana bağırırken, ben umursamazca duvara baktım. Günlerce sabahlayıp üzerinde çalıştığım tasarım, sanki hiç emek verilmemiş gibi küçümseniyordu. İçimde bir taraf kıyameti koparmak isterken, diğer taraf bana sakin olmamı, çünkü yeni bir işim olmadığını hatırlatıyordu. Derin bir nefes aldım. Sakin kalabilirsem her şeyi çözebilirdim. “Ümit Bey, ufak dokunuşlarla çok emek verdiğim bu tasarım mükemmel bir hale gelebilir. Üç güne halletmiş olurum,” dedim. Beni aşağılar şekilde güldü. “Eva’cığım, en iyisi sen bir tatile çık. Biz Samet’in tasarımını kullanacağız.” Kovulduğumu bile benimle dalga geçerek söylüyordu. Gel de delirme şimdi! Gülerek ona döndüm. “Tabii Ümit Bey, onun tasarımını kullanın. Ne de olsa karınızın sevgilisi değil mi? Ayıp olmasın ona.” Fal taşı gibi açılan gözleriyle bana baktı. Kaşlarını çatınca deccal gibi görünüyordu. “Ne diyorsun sen!” “Samet ve karınızın sizi çatır çutur aldattığını tüm şirket biliyor, siz bilmiyor musunuz? Boynuzlarınız ülkenin bir ucundan görünüyor,” dedim. Korkuyla nefes alıp verirken eli kalbine gitti. “Def ol buradan!” “Memnuniyetle,” dedim gülümseyerek. Çıkmadan önce son bir tokat gibi vurdum. “Yazık size de. Samet’in performansı her alanda sizden daha iyi. İş, yatak… özellikle de yatak. Karınızla birliktelikleri kısa sürer diyorduk, hepimizi şaşırttılar.” Diyeceklerini dinlemeden odadan çıktım. Adımlarımı holdingin çıkışa yönlendirdim. Samet’i ifşa ettiğim için onun tasarımını kullanamazdı; yeni bir tasarım da yapamayacaktı. Projeye veda etmek zorundaydı. Ben işimden olursam, onu da müşterisinden edecektim. Arabaya geçip hemen telefonumu çıkardım ve Mayıs’ı aradım. “Mayıs ben—” “Aşkım, çok kötü bir şey oldu. Sergen beni rahatsız edince istifa etmek zorunda kaldım,” dediğinde bir kahkaha attım. “Öyle mi? Ben de kovuldum.” “Ne?” dedi o da gülerek. En yakın arkadaşım ve ben işlerimizi kaybetmiş, buna kahkahalarla gülüyorduk. “Ümit piçi beğenmedi yaptığım tasarımı, üstüne bir de tatile çık diye dalga geçerek beni kovdu. Ben Samet’i ifşa edip çıktım.” “Oha, olaya bak! Bekle, buluşalım, daha detaylı anlat,” dediğinde arabayı çalıştırdım. “Eve geç, orada konuşalım. Hazırlanmamız gerek, işlerimiz var.” Vedalaşıp telefonu kapattım ve arabayı eve sürdüm. Çok ani gelişmişti olanlar ve ne yapacağımı bilmiyordum ama kesinlikle Ümit piçinin dediğini yapacaktım: tatile çıkacaktım. Her şeyden uzaklaşmak bana iyi gelecekti. “Kızım, gider ayak kıyameti koparmışsın resmen, fitili ateşlemişsin. Ne fenasın sen ya,” dediğinde ikimiz de kıkırdadık. “Hak etti ama çok güzel oldu ya, harbi eğlendim. Senin olay nasıl oldu?” “Sergen sürekli mesaj atıyordu. Yüz vermeyince tüm işleri bana yüklemeye başladı. Takıldığı kızların dosyalarını bile bana veriyordu. Bir güzel sövdüm, çıktım. Bana attığı mesajların hepsini kızlara ve erkeklere gösterdim. Rezil oldu resmen,” dediğinde kahvemden bir yudum alıp gülümsedim. “Planlasak bu kadar yapamazdık kızım, harika yapmışsın, helal olsun sana.” “Peki bundan sonra ne yapacağız?” Sinsi bir şekilde sırıttım. “Ümit Bey’in dediğini tabi ki. Tatile çıkalım. Şimdiye kadar kendimizi hırpaladık da ne oldu? Değer mi? Boşuna yıprandık. Artık bir tatile çıkalım, kendimize gelelim. Kariyer konusunda da ne yapacağımıza karar veririz.” Bu fikrimle Mayıs’ın gözleri ışıldadı. Heyecanla valiz hazırlamaya koyuldu. İki haftalık bir tatil planlamıştık ve hayatımızdaki en güzel tatil olması için elimden geleni yapacaktım. Valizimi doldurup arabanın bagajına koydum. Mayıs da eşyalarıyla aşağıya geldi. “Bu, manyaklık.” “Hayır, çok güzel olacak,” dedim gülerek. Onun da eşyalarını yerleştirdik ve evi kilitledikten sonra arabalara geçtik. Upuzun bir yolculuk bizi bekliyordu. Rahat rahat gidecektik çünkü yoruldukça arabayı diğerimiz sürecekti. Her şeyin mükemmel olması için içimdeki tüm enerjiyi evrene gönderdim. Bunu çok istiyordum ve hak ediyordum. Otele geldiğimizde görevli valizlerimizi alırken gülüşerek içeriye girdik. Resepsiyona giderken Mayıs etrafa bakınıyordu. “Kızım, burası cennet gibi! Baksana, yakışıklılara.” Merakla etrafa baktım, haklıydı. Genç, yakışıklı ve fit bir sürü erkek vardı ve fark etmişlerdi bizi. “Onlar da bize bakıyorlar,” dedi. “Cennetteyim sanırım,” dedi Mayıs gülerek. Gözlerimi devirdim. “Ağzının suyu akıyor kızım, kendine gel.” “Ben bir daha buradan hayatta çıkmıyorum ama şu soldaki bize bakan adamlara bak! En yakışıklıları onlar bence.” Bakınca takım elbiseli iki adamın yan yana oturduğunu ve bize baktıklarını fark ettim. İnceleyince Mayıs’a hak verdim. Sarışın yeşil gözlü adam özellikle Mayıs’a bakıyordu; Mayıs da cilveli bakışlarla karşılık veriyordu. Mavi gözlü adam ise bana bakıyordu ama karşılık vermedim. Buraya detoks yapmaya gelmiştim, bir erkekle uğraşamazdım. Resepsiyonda görevli kimliklerimizi istedi. Çantamdan kimliğimi çıkarırken gözüm tekrar o adamlara kaydı. Yanlarına üç takım elbiseli adam geldi ve onları görünce ayağa kalktılar. Hepsi tokalaşıp selamlaştıktan sonra bize doğru ilerledi. Anlamazca baktım, bizi yok sayıp görevliye yöneldiler. Mavi gözlü adam konuştu: “Misafirlerim için üç kral daire ayarlayın.” “Tamam Kuzey Bey.” Bizim sıradayken böyle bir kabalık yapılmasına sinirlendim. Sertçe çantamı bıraktım ve ona döndüm. “Bizim önce geldiğimizi görüyorsunuz, neden öncelik veriyorsunuz onlara?” Sert ve delici bakışları bana döndü. Hafif tırsmıştım ama geri çekilemezdim; racona tersti. “Önemli misafirlerim var, onları bekletemem.” Hemen ardından görevliye döndü: “Anahtarları odama getirirsiniz.” Bekleyen adamlara döndü: “Buyurun, geçelim biz.” Onlar giderken öfkeyle dişlerimi sıktım ve görevliye döndüm: “Bizim önce geldiğimizi görüyorsunuz, neden öncelik veriyorsunuz onlara?” “Kendileri otelin sahibi çünkü hanımefendi. Kimliklerinizi alabilir miyim?” Kimliğimi uzattım ve öfkeyle Mayıs’a döndüm. “Otelin sahibi diye müşteriye saygısızlık yapıyor, hadsiz.” “Abartma Eva. Kayıt işlemleriyle uğraşmadılar, sadece üç oda ayarlayın dedi ve gitti.” Mayıs haklıydı. Yol yorgunu olduğum için bu kadar sinirlenmiştim. Anahtarımızı alıp odaya yerleştik; biz de kral daire almıştık. En güzelinden bir tatili hak ediyorduk. Odaya yerleşir yerleşmez duş aldım, yol yorgunluğunu üzerimden attım ve bara çıkmak için hazırlanmaya başladım. Mayıs da duşa girmişti ardımdan. Üzerime beyaz dekolteli mini bir elbise geçirdim, saçlarımı düzleştirdim. Mayıs da siyah bir elbise giyip saçlarına maşa yaptı, ışıltılı göz makyajı yaptı ve koyu kırmızı rujuyla makyajını patlattı. Aynadan son kez kendimizi süzdük. Mayıs bana döndü: “Beni tatil diye kandırıp Victoria Secret seçmelerine getirmedin değil mi? Tam da öyle hazırlanmışsın.” Kıkırdadım. “Hayır, hadi gidelim.” Otelin barına indiğimizde müziğin gürültüsüyle yüzümü buruşturmak istedim ama alışacaktım. Güzel bir yer seçip oraya geçerken gözlerim etrafa kaydı. Nedense Kuzey’in burada olup olmadığını merak ediyordum. Gözlerim etrafa kayarken Kuzey’in mavi gözlerini buldum. Kuzey ve yanındaki sarışın adam Mayıs ile bana bakıyordu. Gülerek Mayıs’a eğildim: “Bugünkü avımı buldum.”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD