Ben şaşkınca Kuzey'e bakarken o, bana göz kırpmıştı. Arkamda durması farklı hissettirmişti. İlk defa ruhsal olarak ona yakınlaşmış gibiydim. Ama merak ediyordum, sahiden böyle mi düşünüyordu yoksa iş adamlarının yanında beni övmek için mi söylüyordu?
"Gümüş, altın... Parlak renkleri inanılmaz severim hatta hep kullanırım," dedi Lila neşeli bir sesle. Bir taraftan da adama takılarını gösteriyordu. Kuzey ile o anda birbirimize bir bakış attığımızda, aynı şeyi düşündüğümüzü anlamıştım. Tamam Lila en çok sensin, sus artık.
Ben kıkırdarken, Mayıs ve Sarp da terasa girmişlerdi. İkisiyle de selamlaştıktan sonra Kuzey, onları da iş adamlarıyla tanıştırmıştı. Masanın enerjisi yükselirken ve herkes gülerken Lila'nın birden yüzü düşmüştü. Hüzünlü halini sadece ben fark etmemiştim, diğerleri de fark etmemişti. Adamlardan biri ona döndü. "Bir şey mi oldu Lila?"
"Korku o kadar peşimden koşuyor ki kaçarken yoruluyorum daha çok korkuyorum, bitiyorum," dedi sesini incelterek. Masadakiler onu soru yağmuruna tutarken Mayıs'a döndüm. "Bu kız neden bir film veya dizi karakteriymiş gibi davranıyor Eva?"
"Umurumda değil, sen ne haltlar yedin onu söyle," dediğimde gözlerini devirdi. "Çok masalsıydı her şey biliyor musun? Bir masalın içinde gibi hissettim."
"Anlatsana kızım," dediğimde kıkırdadı ve etrafı kolaçan etti. "Bar kısmına gidelim, içecek alacakmış gibi orada anlatırım."
İkimiz de aceleyle masadan kalktığımızda gözler bize dönmüştü ve Kuzey kaşlarını çatmıştı. "Ne oldu?"
"Bara sipariş verip geliyoruz hemen," dedi Mayıs ve elimi tuttu. İkimiz de gülüşerek, koşar adımlarla bar tezgahına gittik. "Anlat hadi."
"Sarp, şimdiye kadar hayatıma giren erkeklerin aksine çok kültürlü, olgun, zeki ve eğlenceli biri. Benim için ilişkimde, erkekle sohbet edebilmem çok önemli ve ilk konuştuğumuz andan beridir ikimizin muhabbeti de güzel aktı. Keyifliydi işte. Konseri bırakıp havuza, yanımıza gelmesi, etkinikte dans etmemiz, oradan lansmana gitmemiz, eğlenmemiz... O kadar uyumluyuz ki kesin ten uyumu da vardır," diye anlattığında güldüm. "Yani bir yakınlaşma olmadı, öyle mi?"
"Eva'dan izin almam lazım dedim," dediğinde büyük bir kahkaha attım ve Kuzey'lerin gözleri bize döndü. Onları umursamadan arkamı döndüm. "Bir hata yapmamana sevindim."
"Yok yapacağım da biraz daha tanımaya çalışıyorum," dediğinde şakacıktan elimi kaldırdım. İkimiz de gülüşürken birden Sarp ile göz göze geldiler. İkisinin de gözleri mutluluktan parlarken ben de tebessüm ettim. "Eva, bu çocuktan çok hoşlanıyorum."
"O da güzel bakıyor sana," dedim gülümseyerek. Tam önüme döneceğim sırada yanımda içecek almakta olan adamı fark etmemiştim. Ona çarpacağımı öngörüp bardağını bıraktı ve hızla beni tuttu. İki elleri de kollarımı tutarken sarışın, ela gözlü adam gülümsedi. "Dikkat et."
"Kusura bakmayın hiç fark etmedim," dedim gülümseyerek. Onun da gülümsemesi genişledi. "Önemli değil, sana bir şey olmasın. Ben Akay bu arada."
"Eva Yıldız benim adım da," dedim gülümseyerek. Ardından hala Sarp ile bakışan Mayıs'ın kolundan tuttum ve yanıma çektim. "Arkadaşım Mayıs."
"Memnun oldum kızlar," dedi bardağını eline alırken. Gözleri yüzümde uzun süre oyalanınca çekinerek kafamı eğdim. Ben yanlış mı yorumluyordum yoksa benimle ilgileniyor muydu? Eğer irtibat kurmak için adım atmadan giderse ilgilenmiyor demekti.
Bir süre sessiz kaldıktan sonra tam gidecekken o cümleleri kurdu. "Yarın kahvaltıda eşlik eder misiniz?"
"Edemez." Duyduğum sert sesle gözlerimi büyüttüm. Kuzey, Akay'a o kadar sert bakıyordu ki. Bir elini belime attı ve beni kendisine çekti. Akay ters ters baktıktan sonra bir şey demeden gittiğinde Kuzey'e baktım. "Neden böyle bir şey yaptın?"
"Böyle tipleri tekin değil," dediğinde gözlerimi devirdim. "Gayet kibar bir adamdı."
"Senin beğendiğin erkekleri biliyoruz o yüzden yorum yapma, sus," dediğinde aklıma Cenk gelince gülmeye başladım. "Haklısın, susuyorum."
Hep beraber tekrar masaya geçip sohbete devam etmiştik. Lila sürekli kendinden bahsetmeye devam etmişti ama iş adamlarının ilgisini çekmeyi kazanmıştı ve yeni işbirlikler ayarlamıştı. Mayıs ve Sarp aralarında sohbet etmeye devam etmişlerdi. Kuzey, tüm sohbetlere katılmıştı, ben ise yalnızca kim konuşursa onu dinlemiştim. Sanırım o masaya ait değildim o yüzden de soyutlanmıştım.
Hep beraber kalktığımızda Mayıs ve ben bara gitme kararı almıştık. Ne de olsa tatil günlerimiz kısıtlıydı. Biz fısıldaşırken diğer gözler bize dönmüştü. "Buradan sonra ne yapacaksınız?"
"Odaya gideceğiz," dedim gülerek. Evet gidecektik ama hazırlanmaya gidecektik. Sarp ve Kuzey bize kuşku dolu gözlerle baktı. "Neden hiç inanmadım acaba?"
"Gerçekten gidiyoruz Kuzey, tabi sonrasını bilemem," dediğimde gözlerini devirmişti. "Her neyse ben toplantıya gidiyorum. Siz de başınızı belaya sokmuyorsunuz."
"Sarp, bizimle gelmek ister misin?" dediğimde kaşlarını çattı. "Ne karıştırıyorsunuz siz?"
"Bugün çok eğleneceğiz. Hadi dağıtalım biraz biz bize," dedi Mayıs gülerek. Sarp kafasını salladığında sevinçle el çırptı. Biz odaya girdiğimizde hızlıca valizlerimizi karıştırmaya başladık. Ben, sırtı açık siyah bir elbiseyi üzerime geçirirken Mayıs beyaz bir elbise giymişti. Onun saçlarını kıvırıp kendi saçlarıma kalın dalgalar verdikten sonra ona ışıltılı bir makyaj yaptım ve kendime sadece kalem çekip bordo rujla patlattım. Gümüş takılarımızı da taktıktan sonra hazırdık.
Kapıyı açtığımız anda bizi bekleyen Sarp, kaşlarını kaldırarak Mayıs'ı süzdü. "Odaya geri gir hiçbir yere gitmiyoruz."
Ben gülerken Mayıs ona imayla bakmıştı. "Çok güzel olmuş değil mi?"
"Evet," dediğinde aralarındaki romantizmden tiksinerek asansöre doğru ilerlemeye başladım. Telefonumdan saati kontrol ederken gözüm tarihe takıldığında dudağımı dişledim. Yarın Mayıs'ın doğum günüydü ve bir şeyler düşünmem gerekiyordu. Organize etmek için Sarp'tan yardım alabilirdim.
Mekana geldiğimizde orta masalardan birine geçmiştik. Etrafı izlerken gözlerim istemsizce Kuzey'i aramıştı ama tabi o, toplantıdaydı. Diğerleri bana bakarken gülümsedim. "Kuzey gerçekten toplantıda mı?"
"Muhtemelen. Kuzey yalan söylemez. Hem Lila'nın yanına gitse söylerdi," dediğinde tek kaşımı kaldırdım. "Lila mı?"
"Aralarında bir şey var diye biliyorum," dediğinde Mayıs gözlerini devirmişti. Sinirlendiği belli oluyordu. Nedense ben de sinirlenmiştim. Madem aralarında bir şey vardı neden bunu belli etmemişlerdi?
Çalışan, masamıza içecekler ve mezeler koyarken hızlıca kadehimi alıp kafama diktim. Bu gece hiçbir şey umurumda olmayacaktı. Mayıs ve Sarp gülüşerek dans ederlerken onların videosunu çekip ben de kendi halimde dans etmeye başladım.
Birden arkamdan geçen birisinin omzu bana çarparken kızgınlıkla döndüğümde Akay ile göz göze gelmiştik. "Yine karşılaştık."
"Evet, bize katılmak istemez misin?" dedim gülerek. Başta tereddüt etse de yanıma geldi. "Kuzey Bey bir şey demesin?"
"Neden bir şey desin ki? Onu ilgilendiren nedir tam olarak?" dediğimde gülümsedi ve kadehini kaldırdı. Benim de kaldırmamı işaret ettiğinde ben de onunla kadeh tokuşturdum. Gelip kulağıma fısıldadı. "Rastlantılara."
İçkimi yudumlarken içimde bir sızı hissettim. Mayıs ve ben aylardır dörtlü date hayali kuruyorduk ama asla denk getiremiyorduk. İşin acı tarafı, ilk defa galiba olacak demiştim ama Kuzey ve Lila'nın ilişkisini öğrenmiştim. Yanlış bir hisse kapılmıştım demek ki. Hem dörtlü date hayalim Akay ile gerçekleşmişti. Kuzey ve Akay arasında tercih gerekseydi kimi seçerdim bilmiyorum ama tercih hakkı da sunulmamıştı bana. O kişi, Akay olmuştu.
Dans ederken alkolün etkisiyle kollarımı Akay'ın boynuna doladım ve kulağına yaklaştım. "Bu rastlantılar daha ne kadar devam edecek?"
"Biz istediğimiz sürece olabilir," dediğinde kıkırdadım ve gözlerimi dudaklarına indirdim. "Bence bunun için bir adım atalım."
"Nasıl?" dediğinde dudağına doğru yaklaşmaya başladım.