Bölüm 14 - ''SEVGİLİ''

1218 Words
"Sıcak kahve iyi gelir, al iş." Jimin'in elindeki kahve kupasını avcumun içine aldığımda kahvenin sıcaklığını elimi ısıtmasına izin verdim. Jimin beni o halde bırakmamış kendi evine getirmişti. Onun evi ise Jungkook'un evi gibi villalı bir ev değildi ama Seul'un en güzel köşesinde rezidans eviydi. Eve girer girmez kendimi banyoya atmış üzerimdeki pisliklerden kurtulmuştum. Banyodan sonra Jimin bana kendi pijamalarını vermiş onu giymiştim. Bedeni benim bedenime yakın olduğu için üstümdekiler çok büyük gelmiyordu. Oturduğum yatakta tüm Seul ayağımın altındaydı, Han Nehri de dahil. Kahveden bir yudum alırken Jimin yanıma oturdu. "Daha iyi misin?" Güldüm. "Sence ne kadar iyi olabilirim bu halde?" Derin bir nefes aldım. "Her defasında aynısını yaşamayacağım derken, daha beterini yaşıyorum Jimin. Dayanamıyorum artık." "Benimle sevgili olursan, yanımda olursan sana kimse bir daha dokunmaya cesaret edemez biliyorsun, değil mi?" "Jimin farkında değilsin ama seninle sevgili olsam da olmasam da bir şey fark edeceğini sanmıyorum. Unutma ki Jimin'i Sevenler Derneği var arkanda. Ve bu derneğin amacı ne biliyor musun? Seninle takılan kızları yeryüzünde silip süpürmek. Hyun peşimi bırakır belki o manyaklar peşimi bırakmaz." Uzun bir cümle kurmaktan boğazımın kuruduğunu fark ettim ve kahvemden bir yudum daha aldım. Jimin kahkaha attı. "Jimin'i Sevenler Derneği mi? O ne be?" "Evet," dedim çok ciddi bir ses tonuyla. "Jimin'i Sevenler Derneği. Sadece senin için değil, aynısından Jungkook ve Taehyung için de var." Derin bir iç çektim. "Ah, sizinle evlenecek kızlara acıyorum, büyük ihtimalle pek yaşamayacaklar." Jimin gülmekten mecazi bir anlam olmamak üzere yataktan yere yuvarlanırken, "Gül sen gül." dedim. "K-Pop idolü olsaydınız şayet normal fanlardan çok oppacılarınız ve sasaeng fanlarınız olurdu." Jimin yerden kalkıp yine benim yanıma oturdu. Kahkasını kontrol altına alırken gülmekten gözünden akan yaşları sildi. "Hyun ve arkadaşları asla vazgeçmeyecek, biliyorsun. Ama o kızlar elbet susacak Mi Hi. Ben tepkimi gösterince susacaklar." Kaşlarımı çattım. Aklımı kurcalayan bir soru vardı. "Beni o kızlara karşı koruyabilirsin ama Hyun'a karşı biz sevgili olmadan koruyamazsın öyle mi? Jimin bu işin içinde bir iş olduğu o kadar çok belli ki." Jimin bir noktaya gözlerini sabitledi ve hafifçe öksürdü. "Eğer sevgilim olursan Hyun duracak, çünkü..." Ardından gözlerini gözlerime sabitledi. "Hiçbir kardeş, abisinin sevdiği kız yüzünden abisini karşısına almak istemez." Kahveyi tutan elim gevşerken dudaklarım hayretle aralandı. Buradan Jimin ile Hyun'un kardeş olduğunu mu çıkarmalıydım? "Siz?" "Evet," Gülümsedi. "Hyun benim kız kardeşim." Bunu beklemiyordum. Tamam ikisinin soyadları aynıydı ama her Park olan Park Jimin ile bir bağlantısı olacağını düşünmemiştim. Ayrıca Yu Jin'in soyadı da Park, nereden bilebilecektim ki? "O zaman başıma gelecekleri önceden biliyordun?" "Biliyordum." "Ve onu durdurmadın?" Sinirle güldüm. Harika!" "Onu durduramazdım Mi Hi, bana sorardı o zaman o senin neyin oluyor diye? Ne diyecektim? Eğer teklifimi önceden kabul etseydin bunlar olmayacaktı." Yani bütün suç bende miydi? Ne kadar komik... Ona bu konu hakkında sitem edecektim ama şimdi değildi. "Senin ile aynı kanı taşıması beni şaşırttı," dedim dürüstçe. "Biliyorsun, Hyun sonuçta bu." Gülerek "Biliyorum," dedi. "Onun gibi bir kardeşe sahip olmak beni de şaşırtıyor ama göründüğü kadar kötü değil Mi Hi." Gözlerimi büyüterek "Bunu bana mı söylüyorsun?" dedim. "Yemin ederim ki kötü değil Mi Hi. Hepsi annem ile babamın suçu. Hyun onların sevgisini görmeden büyüdü." Gözlerimi devirdim. "Ne yaşamış olursa olsun bu onu kötü yapmaya itmez Jimin, insanlara zarar verme hakkı vermez." Sesim biraz yüksek çıkıyordu ama birisinin bana o kızı savunmasını istemiyordum. Jimin ise beni dinlemiyor kafasını sağa sola sallıyordu. "Bu ev var ya bu ev." dedi işaret parmağını evde gezdirerek. "İşte biz bu evde tek başıma büyüdük Mi Hi. Biliyorum biraz da suç bende, ona yeteri kadar ilgi gösteremedim." "Anneniz ile babanız öldü mü ki?" Burukça gülümsedi. "Hayır. Yıllardır iş için Amerika'dalar. Yazları bazen geliyor bizi görmeye o kadar. En son onlarla adam akıllı vakit geçirdik biliyor musun?" Kafamı olumsuz anlamında salladım. "On iki sene önce." Jimin'in istemsizce gözünde bir iki damla yaşın aktığını fark ettim. Anasını satayım çevremdekilerin hep bir dram konulu sorunu mu olurdu? Sanki Flash TV'in içinde bir diziydik. Yu Jin ile Taehyung'un ne gibi bir sorunu çıkacak çok merak ediyordum. "Jimin," dedim konuyu değiştirmek istercesine. "Bana Hyun'un temiz bir okul kıyafetini verir misin? Eve bu halde gitmek istemem." "Ah, tabii." dedi ayağa kalkarak. "Getireyim." Jimin odadan çıktıktan sonra soğumaya başlayan kahvemi bir dikişte fondipledim. Jimin çok geçmeden Hyun'un okul kıyafetleriyle geri geldi ve kıyafetleri bana verip odadan çıktı. Ben de okul kıyafetlerini giydikten sonra Jimin'in yatak odasından çıkıp salona geldim. "Ben artık eve gideyim, yardımın için çok teşekkürler." Jimin oturduğu koltuktan kalkıp yanıma geldi. "Önemli değil, sevgilim." Dediği o son kelimeyle kaşlarımı kaldırırken boğazımda bir gıcık oluştuğunu fark ettim. Gülerek "Artık sevgiliyiz, değil mi?" dedi. Dudaklarımı birbirine bastırdım. "Sevgili değiliz Jimin, herkes bizi öyle bilecek sadece." "Pekâlâ," dedi dudaklarını büzerek. "Bu da bana uyar." Ardından o dolgun dudaklarını yüzümün yara olmayan kısma bastırdı. "Hadi seni evine bırakayım sevgilim." Yutkundum. Neden başıma büyük bir bela açmış gibi hissediyordum? - Jungkook bugün de okula gelmemişti. İki gün üst üste okula gelmemişti. Gerçekten başına kötü bir iş gelmiş olamazdı değil mi? Aynadan kendime baktıktan sonra eldivenlerimi elime geçirdim. Bu akşam Jimin ile arkadaşlarımıza -buna maalesef ki Hyun da dahil- buluşup sevgili olduğumuzu açıklayacaktık. Jungkook bu akşam gelir miydi, bilmiyordum. Burada iki gündür okula bile gelmeyen adamdan bahsediyorduk sonuçta. Ama açıkçası bu akşam gelmemesi benim için daha iyi olurdu. Çünkü sanmıyordum onun gözlerinin içine baka baka 'Jimin ile sevgiliyiz' diyebileceğime. Derin bir nefes aldım ve kendimi son kez süzdüm. Siyah bir pantalon onun üstüne de mavi bir kazak giymiştim. Maskemi de yüzüme geçirdikten sonra gitmeye hazırdım. Aşağıya indim ve Jimin'in yanına vardım, beni bekliyordu. Ondan sonra ise birlikte buluşacağımız kafeye doğru ilerlemeye başladık. Kafenin önüne geldiğimizde bizimkilerin bir masada oturduğunu gördüm. Ama benim için işin en can alıcı olayı neydi biliyor muydunuz? Jeon Jungkook'un da burada olması... Jimin elimi tutmak için bir hamle yaptığında elimi hemen geri çektim. "Aaa, ama tüküreceğim ben bu işe! Kaç gündür okula gelmeyen çocuk bu akşam buraya mı geliyor? Gidiyorum ben!" dedim arkamı dönerken. "Hyun'un işkenceleri gözüme şu an daha çok cazip geliyor." Jimin gülerek kolumdan tuttu ve beni durdurdu. "Mi Hi abartmıyor musun? Elinde sonunda öğrenecekti zaten o da, bırak bugün öğrensin. Hem neden çekiniyorsun sen? Onun da sevgilisi var farkındaysan, bırak seni de öyle bilsin." Dediklerinin bir çoğu doğruydu ama öyle olmuyordu işte. Neden bilmiyorum ama onu aldatıyormuş gibi hissediyordum. "Hadi gidelim," dedi elimi tutarak. Ve beni kafenin içine doğru sürükledi. İçerdekiler birbiriyle konuşarak gülüşüyorken bizi öyle el ele görünce yüzündeki gülümsemeler teker teker soldu. "Yok artık!" dedi Yu Jin Jimin ile kenetlenmiş ellerimize bakarken. "Ben sana Jimin'e yürü derken şaka yapıyordum ama sen beni ciddiye almışa benziyorsun. Olsun, helal olsun sana! Yakışır kardeşime be!" "Durun bir yav belki arkadaşca öyle el ele tutuşuyorlardır, değil mi Jimin?" diye sordu Taehyung. Jimin manalı manalı gülümseyince Taehyung, "Anladım," dedi. "Arkadaşça el ele tutuşmuyorlarmış." "PARK JİMİN" Diye bir hışımla ayağa kalktı Hyun, burun deliklerinden duman çıkacağını düşünüyordum. "Sevgili kız kardeşim, Park Hyun..." dedi Jimin suratındaki o gülümsemeyle. "Kız kardeş mi?" diye sordu şaşkınlıkla Yu Jin. "Ben sana sonra anlatırım." dedim Yu Jin'e. "BANA LÜTFEN BU KIZLA BİR İLİŞKİNİN OLMADIĞINI SÖYLE SEVGİLİ ABİCİĞİM!" Jimin elimi daha sıkıca tuttu ve masadakilere bakarak, özellikle Jungkook'a "Evet," dedi. "Gördüğünüz gibi Mi Hi ile bir ilişki içersindeyiz. Lütfen şimdiden ilişkimiz hakkında tatsız tatsız yorumlarda bulunmayın, sadece bizi destekleyin." Yemin ederim ki Jimin Jungkook'un göz bebeklerinin içine baka baka konuşuyordu. "Biz birbirimizi çok seviyoruz." Jungkook Jimin'e dalacakmış gibi bakarken ellerini yumruk yapmış bir şekilde diliyle yanağını dişlediğini gördüm. Bugün buradan inşallah ölmeden çıkabilirdim.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD