Gökyüzünü karanlık ele geçirmişti, Mehmet hâlâ eve gelmedi. Eve bu kadar geç kalmazdı. Cam kenarında arabanın gelmesini beklerken ağaç oldum.
Kollarımı birleştirdim, balkon kapısını açtım. Dışarı çok soğuktu, kapıyı açar açmaz soğuk içime işledi.
Bahçe kapısından dışarı doğru baktım ama ne gelen vardı ne de giden. Sokak lambalarının ışığı bile etrafı az aydınlatıyordu, sanki soğuk onları da etkilemiş gibiydi. İçerden telefonun sesi gelince koşarak içeri girdim. Aceleyle balkon kapısını kapatıp yatağın üzerine duran telefonu elime aldım. Telefonun ekranında Mehmet'in ismini görünce derin bir nefes çektim.
"Mehmet?" birçok ses geliyordu, telefondan kalabalık bir yerdeydi.
"Elis bu akşam gelemiyeceğim. Toplantım uzadı, bizim otelde kalacağım." karanlığa gömüldü, kalbim. Biliyordu ben yalnız uyumaktan korkuyordum. Şimdi ise beni kendimle bu odadan bırakıyordu. Işıltı odanın için sanki kapkaranlık oldu, nefes alış verişim zorlandı.
"Peki." sesimi kendim bile zor duyuyordum. İçime kaçmıştı, sanki.
"Melis'in odasına gidebilirsin. Erken gelmek için elimden geleni yaptım ama uzadı." Melis kız kardeşiydi. Kapıya doğru baktım, gidip gitmemek arasında kaldım.
"Yalnız uyurum ben." aklımdan binbir türlü düşünce olmasa uyurum, tabi.
"İyi geceler, o halde." gecem hiç de iyi olacağa benzemiyordu.
"İyi geceler." dedim ama telefonu da kapaktsın istemedim. Elim telefonu sıkı sıkı tutuyordu. Az önce gelen sesler kesilmişti. Mehmet'in nefes alış verişini duyabiliyordum. Bir umut geleceğim demesini bekledim.
"İşim bitince geleceğim, Elis. Senin gözüne sabaha kadar uyku girmez, şimdi." kalbim heyecanla atmaya başladı. Bir çocuk gibi mutlu olmuştu.
"Tamam." dedim, hemen. Gelmesine ihtiyacım vardı.
"Görüşürüz o zaman." sanki görecekmiş gibi başımı salladım.
"Görüşürüz." deyip telefonu kapattım. Geleceğini bilmek beni korkutmuyordu. 'Gelmeyeceğim' dediğinde kalbime dolan huzursuzluk bir an uçup gitti.
Karanlık beni çocukluğumdan beri korkutuyordu. Sanki karanlığın içinde kaybolup gidecekti. Çocukken babamın kollarına koşardım. Babam gittikten sonra sıgınağım ablam olmuştu. Şimdi ise Mehmet vardı. Onun varlığı tıpkı babamın varlığı gibi huzur veriyordu, kalbime.
Derin bir oh çekip yatağa oturdum. Telefonu göğsümün üzerine koymuş sıkıca tutuyordu. Mehmet bana kızsa bile beni böyle düşünüyor olması çok güzeldi.
Gözlerim perdenin açık kalan kenarına kayıyordu. Ne zaman gelirdi, bilmiyorum ama içimdeki umudu yeşertti. Ona olan sevgim daha da coğalıyordu.
Yatağın başlığına yasladım, telefonu komidinin üzerine koydum. Sevdiğim adamı bekledim. Geleceğini biliyordum lakin ne vakit gelecekti birhaberdim.
Uykuyla karışık bir şekilde yatakta uzanıyordum. Kapıdan sesler gelince gözlerim açıldı, birden. Önce içimi korku ele geçirdi. Sonra Mehmet'in geleceği aklıma gelince sevinç kapladı, ruhumu.
Yataktan kalkıp kapıya doğru ilerledim. Tam kapının kulpuna elimi koyacaktım ki birden kapı açıldı. Kalbim güm güm atıyordu, sanki biraz daha hızlı atsa ağzımda çıkacaktı.
Mehmet'in yüzünü görünce yüreğime ferahlık çöktü. Onun yüzü kalbimin aynasıydı. Mehmet'i benim doğru yolumdu. Kendisi bunu ne zaman öğrenecekti, acaba?
"Uyumadın mı hala?" sensiz nasıl uyuyabilirim ki diyecektim. Ama cümleler boğazımda dizildi.
"Tek uyuyamıyorum, biliyorsun." kapıyı kapatıp odaya girdi. Ceketini çıkardı, yatağın bir köşesine koydu.
"Erken gelmeye çalıştım. İşler uzadı. Sen geç uyu, ben duş alacağım." kravatını çıkartıp yere fırlattı, gömleğinin düğmelerini açarken ondan farklı bir tarafa döndüm. Daha önce de önümde birkaç kez üzerini çıkartmıştı ama ben her defasında ilk kez yapıyormuş gibi davranıyordum. Yüzüm alev alev yanıyordu, neden onun yaptığı şey yüzünden ben utanıyordum ki. Beraber uyuyorduk, araya yastıklar koysam bile arada Mehmet'e dokunuyordum da. Bu utangaç halim benimle hep kalacak gibiydi.
Kapı açılma sesi duyunca Mehmet'in banyoya girdiğini anladım. Uyu demişti bana onsuz nasıl uyumayı başarabilirdim ki. Yüzünü görmeden kalbim rahat eder miydi? Yüzünü seyre dalmadan uyuyamazdım.
Yatağın sol tarafına doğru geçtim, yorganı kaldırıp içine girdim. Sağ omzumun üzerine döndüm. Gözüm tam karşıda olan banyo kapısından ayrılıyordu. Su sesleri ulaştı kulağıma.
Rahatlamak için kısa bir duş alacağını tahmin ediyordum. Ellerimi yüzümün altına koydum. Beklemek bana zor gelmezdi. Ama göz kapaklarım kapanmak üzereydi. Her gün yılmadan aramıza koyduğum yastıkları bile daha koymamıştım. Göz kapaklarım kapandıkça ben zorla açıyordum.
Bir süre sonra yatağın sağ tarafı çökünce Mehmet'in geldiğini anlayıp kendimi uykunun kollarına bıraktım.