Karanlık, ormanı sessizce yutuyordu. Uzakta kurtların ulumaları yankılanıyor, gökyüzü bulutların altında eziliyordu. Arden nöbet tutarken elindeki meşale aniden sönmeye yüz tuttu. Bir rüzgâr geçti — ama rüzgâr gibi değildi; bir nefes gibiydi. Soğuk, ıslak, canlı bir nefes. Kael, ellerini kılıcına götürdü. “Bu rüzgâr... doğal değil.” Arden cevap veremeden, ağaçların arasındaki gölgeler kıpırdamaya başladı. Sanki karanlık, kendine bir şekil arıyordu. Ve o şekil, yavaş yavaş belirginleşti. Zemin çatladı. Topraktan duman değil, gölge yükseldi — koyu, sarmal, kıvılcımlarla karışık bir gölge. Sonra bir çift göz açıldı: ne tamamen insan ne tamamen canavar. Soğuk, simsiyahtı ama içlerinde bir kıvılcım yanıyordu. Aynı Elena’nın gözlerindeki gibi… ama daha vahşi, daha aç. Yaşlı kurt di

