2. Bölüm: Kabul

674 Words
Hayatın acı gerçekleri sert bir rüzgâr gibi dondurur insanın yüzünü... #Maya Çok yoruldum. Hem de çok fazla... Artık ruhum bedenime ağır geliyor... Hayatımdaki belirsizlikler beni çok yoruyor. Ne zaman mutlu bir şekilde dünyaya gülümseyebileceğim? Sanırsam hiçbir zaman! Ben kaderimi değiştirecek kadar güçlü bir insan değilim. Belki de durumun böyle olmasında en büyük hata bana aittir. Dışarıdan ne geldiyse eyvallah dediğim içindir... Sergüzeşt... Başımı günlüğümden kaldırıp gözlerimle etrafı kolaçan ettiğimde her zamanki gibi herkes arkadaşlarıyla konuşup gülerken ben amele sümüğü gibi kendi köşeme çekilmiştim ve için için mutluluk dileniyordum... ♡♡♡♡♡ #Onur Elimdeki telefonu sallarken mesaj atıp atmamak arasında gidip geliyordum. Aslında düşünecek bir şey yok. Ona hemen mesaj atıp beni engellemesinin hadsizliğini ona sormam gerekiyor. Aynen öyle yapmalıyım. Telefonumdan yeni açtığım ** hesabıma girerken o ukala Sergüzeşt Hanım'ın rahatını bozacağımın vereceği keyifle mesajımı atıp sırıttım. Ekranda belirlenen ibareyle gözlerim fal taşı misali açıldı. Sergüzeşt mesajını alamıyor. Herkesten yeni mesaj istekleri gelmesine izin vermiyor... Resmen delireceğim ya, lânet kadın! Kendileri herkese mesaj atabilsin ama herkes ona mesaj atamasın. Oh ne âlâ memleket ama benim adım Felatun Bey ise ne Felatun'u ya, benim adım Onur! Of, lânet kadın akıl mı bıraktı? Neyse adım sanım ne olursa olsun ben sana ulaşacağım! Sergüzeşt'e takip isteği yollanıldı... #Maya Telefonuma gelen bildirim sesiyle derin düşüncelerimden sıyrılıp yanıp sönen telefonumun ekranına baktım. Felatun Bey seni takip etmek istiyor?.. Felatun Bey mi!? Değişik bir isim!.. Biraz düşündükten sonra ne kadar havalı bir isim olduğuna karar verdim. Acaba kitap karakteri gibi çapkın bir delikanlı mı yoksa Rakım Efendi gibi çapkın olup da bunu göstermeyen bir delikanlı mı? İsmini Felatun Bey koyduğuna göre çapkınlığını belli edenlerden.. Of ya ne çok düşündüm. En iyisi şu hesabı bir inceleyeyim. İsteği kabul etmeden önce ismin üzerine tıkladığımda hesabın gizli olduğunu 2 takipçisi 0 gönderisi olduğunu gördüm. Demek ki yeni açılmış bir hesap. Takip edeyim. Kendime hayrım yok bari birine olsun. İsteği kabul edip geri takip isteği yolladığımda birden sınıfta bir çığlık koptu. Herkes duyduğu sesle Onur'a dönerken "Pardon arkadaşlar aşırı heyecan yaptım." dedi. Hayırdır, ne oluyor? Sen kime heyecan yapıp bu kadar seviniyorsun? Kafamda deli gibi dolaşan sorular ve kanımda oluşan hareketlilikle konuşmalarına kulak kabarttım. "Lan bak, kabul etti. Şimdi elime düştün Sergüzeşt Hanım!" demesiyle gözlerimin fal taşı gibi açılması bir oldu. Felatun Bey, Onur mu? Allah'ım sana geliyorum... "Maya iyi misin? Yüzün bembeyaz olmuş." Fatma'nın sesini duymamla kendime gelmeye çalışarak "Yok bir şeyim!" dedim. Aslında çok şey vardı. ♡♡♡♡♡ Telefonumun bildirim panelini aşağıya kaydırarak Felatun Bey'in yazdığı mesajı okuyordum. Selam... Resmen beni taklit etmiş. Acaba cevap versem mi, vermesem mi? Of! Keşke derdimi anlatacak canlı bir arkadaşım olsa idi. Kara talihime boyun eğip yerimden kalktım. Dolabıma doğru ilerleyip dolabın kapağını açtım. Dolaptan Maviş'i bulup elime aldım. Maviş'e bakarken içime dolan huzurla gülümsedim. Canlı olmasa da en sadık arkadaşımdı. Bugüne kadar sessizce beni dinledi. Yargılamadan, acımadan... Gözümden akan yaşı silip Maviş'i yatağa bıraktım. Masanın üzerinden su ısıtıcısını alıp içine su doldurduktan sonra fişini prize takıp suyun kaynamasını bekledim. Aradan geçen 6-7 dakikadan sonra su ısıtıcısından gelen -Tak!- sesiyle suyun kaynadığını anladım. Daha önce kahveyi döktüğüm bardağı elime alıp içine suyu boşalttıktan sonra yatağa geçip kucağıma Maviş'i alarak konuşmaya başladım. "Bak Maviş, daha önce sana Onur'u anlatmıştım. Ben onu seviyorum ama o beni sevmiyor. Bu sahte hesabı da Onur'u daha yakından görebilmek, tanıyabilmek için açtım ama ben onu ne kadar görsem de o beni görmemekte ısrar ediyor. Aslında ısrar etmiyor. Gerçekten de görmüyor! Bu konuda onu da anlıyorum. Sonuçta üniversiteye kadar gelmiş ama hâlen sivilce torbası olan bir yüz ve kocaman burnu olan birini kim görmek ister değil mi Maviş?.." Maviş'in cevap vermemesiyle kahvemden bir yudum aldım. Maviş'e gülümseyip "İşte zavallı hayatımın zavallı acı gerçekleri..." diye söylendim. Daha fazla dayanamayıp yatağımdan kalkıp banyoya doğru ilerledim. Aynada kendi yüzüme bakınca kendimden tekrardan nefret ettim. 20 yaşındayım ama hâlen yüzüm bir sivilce tarlası gibi! Öyle büyük kırmızı sivilceler değil böyle siyah ve iç karartıcı sivilceler! Keşke bunun bir çaresi olsa. Aslında vardı ama nasıl karşılayacağımı bilmiyordum. Yani insanlara pahalı gelmiyordu ama benim gibi kır kanaat geçinen biri için her ay ücretini karşılamak zordu. Gözlerimin dolması üzerine aynada kendime gülümseyerek göz kırptım...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD