2.

1189 Words
Ayşe, yüzüne soğuk su çalıp bir nebze kendine getirdiği kardeşini annesinin yardımıyla odasına taşıdı. Bunu ona yapanın kim olduğunu öğrenmek için yanıp tutuşurken kızın hala titrediği için haif hafif birbirine çarpan dişleri soru sormasına mani oluyordu. Zaten kardeşi hiç kimse ile göz teması kurmadan yatağına kıvrılarak yorganı başına çektiğinde yalnız kalmaya ihtiyacı olduğunu anlayan Ayşe, Berrin hanımı da alarak odadan çıktı. Kocası ile neler olduğunu konuşmak için hareketleneceği zaman kurabiye yapmak için onu bekleyen oğlu aklına geldi. Biraz normal bir yaşantıları olsa kocasına mutfakta onlara eşlik etmesini söyleyebilirdi ama yine tatsız, hem de çok tatsız şeyler dönüp duruyordu etraflarında. Çocuğu habersiz bekletmemek için annesine yöneldi. “Anne, sen Noyan Berk ile ilgilenir misin, kurabiye yapmak için sözleşmiştik Gökçe’den önce. Ural’a neler olduğunu sorayım ben de hemen geleceğim yanınıza.” Berrin hanım, Ayşe kendisinden en ufak bir şey istediğinde büyük bir mutluluk yaşıyordu her zaman. Küçük kızı saldırıya uğramışken mutlulukla işi olmazdı ama yine de memnuniyetle kabul etti ricayı. “Tamam, aklın kalmasın oğlanda. Senin tarifini biliyor zaten daha önce yaptık beraber. Hallederiz biz.” Minnetle koluna dokunduğu annesini arkasında bırakarak neredeyse koşturur adımlarla kocasının çalışma odasına yürüdü Ayşe. Gökçe kendine gelmeden bir şeyler öğrenebileceğini biliyordu. Kapısı aralıklı odanın ortasında az evvel kocasının konuşamadan dışarı gönderdiği Selim duruyordu. Girse mi sırasını mı beklese karar vermiyordu ama bu şekilde dinlemesinin uygun olmadığını düşünerek kapıyı tıkladı. Kocasının kendisinden hiçbir şey saklamayacağına güveni tamdı zaten, istediği cevapları yüz yüze de alabileceğine adı gibi emindi. “Ayşem?” Geldiğini gördüğünde kocasının yüzündeki tuhaf ifade ve hiç bir yere bağlanmayan hitabı iyice merakını arttırdığı için sabırsızca sorularını sıraladı. “Var mı bir haber Ural, ne öğrendin, kardeşime bunu kimin yaptığı belli oldu mu?” Evlendiklerinden beri belki de ilk kez iç çekerek gözlerini kaçıran kocası dikkatinden kaçmamıştı. Bir ihanete uğramayacağından emindi ama belki de geçmişteki acı tecrübeleri yüzünden ne niyetle olursa olsun aralarına giren ufacık gizliliğe bile tahammülü yoktu. Adam kaçırdığı gözlerini nihayet yüzüne çevirdiğinde söyleyeceklerini değil, söylemeyeceklerini merak ediyordu artık. “Ayşem, bu konu biraz bizim dışımızda sen neler olduğunu Gökçe uyandığında kedisine sorsan daha uygun olur zannediyorum.” Koskoca Ural bey, hani şu yıkılmaz kale, taştan duvar olan Ural bey kem küm ettiğinde zaten az olan sükuneti kuş olup uçan Ayşe, Gökçe’nin uyanmasını falan bekleyemezdi. Hala odanın orta yerinde elleri önden bağlı, mimiksiz suratı ile dikilen çocuğa döndü. “Anlat Selim.” Çocuk yine patronuna bakacağı zaman önüne geçti Ayşe. İşaret parmağının ucuyla kendisini işaret ettikten sonra konuştu. “Ben buradayım. Sana soru sorduğum zaman patronuna değil bana bakacaksın.” Çocuğun dümdüz duran suratında nihayet dalgalanmalar oluşurken bu kez de ihtar verir gibi bir kez kocasına bakıp geri döndü çocuğa. “Eğer patronun da benden bir şeyleri gizliyorsa boşuna Ural Sancaktar’ın karısıyım diye geziyorumdur. O yüzden Selim sen ne biliyorsan bana anlat, Gökçeyi falan bekleyemem.” Ural aba altından sopa gösterip hayatının ayarını veren kadının sırtına dehşetle baktı. Kendisinden en az on beş santim uzun çocuğun önüne dikilmiş, muhtemelen sadece bakarak insanları tokatlayabildiği gözleri ile işkence ediyordu garibe. Çocuk son bir defa gözlerine baktığı zaman başını çok hafif aşağı yukarı sallayarak konuşmasına izin verdi bu sefer. “Yenge, Gökçe hanım Yusuf’un annesi ile tartış..t” Ayşe dehşet içinde atıldı lafa. “Yusuf’un annesi burada mıymış, o mu yaptı kardeşime bunları!” Çocuk resmen konuşmamak için kıvranıyordu ama kadının kılıçtan keskin bakışları altında devam etmeye mecbur kaldı. “Gökçe hanım da Aynur teyzeyi hırpaladı biraz.” Ellini dehşetle ağzına kapayan Ayşe, duyduklarına inanamıyordu. Evet kardeşinin bir şiddete meyilliliği vardı ama yine de kendisinden büyük birine, üstüne üstlük sevdiği adamın annesine el kaldıracağını düşünmemişti. “Neden ama sebep ne? Durduk yere birbirlerine saldırdıklarını zannetmiyorum.” Bu kez Ural girdi araya. Gökçe uyanıp bir yol haritası belirlemeden tek bir adım atmayı düşünmüyordu. Karısından bir şey gizlemek ıstırap verici olsa şimdilik olması gereken buydu. Tanıştıkları andan beri kendisine sadece iyiliği dokunmuş kıza bunu borçlu hissediyordu. "Onu kardeşinden öğreniriz Ayşem.” Ayşe, kocasının bu kadarını bile öğrenmesini neden istemediğini anlayarak başını önüne eğdi. Her ne sebeple olsun bir anneye el kaldırmasından rahatsız olmuştu kardeşinin. “Tamam, Gökçe uyandığında konuşurum.” Ural bir nebze rahatlayarak karısına zoraki gülümsedi. “En doğrusu bu olur.” Ayşe de kocasına zorlama bir tebessüm gönderdi. Kendisini fena halde yetersiz hissetmeye başlamıştı artık. Bir abla olarak görevlerini zaten on yıldır hiç yapmamışken şimdi de sadece kendi özel işleri için yardımını alıp alıp ne hissettiğinden, ne yaşadığından habersizce bekliyordu kardeşinin. İçinden artık daha dikkatli olmaya karar vererek konuştu. “Biz mutfaktayız, kurabiye canavarımla çalışacağız biraz.” Ural oğlunun anne kurabiyesi aşkı aklına geldiğinde bu kez gerçekten gülümsedi. Bildiği tatlara benzemiyordu karısının yaptığı tam tahıllı şekersiz ve ölümüne sağlıklı kurabiyeler ama insan o kurabiyeyi yoğuran, pek de şekil veremeden pişiren elleri düşününce keyifle yiyordu bir süre sonra. “Kolay gelsin, ben de uğrarım yanınıza birazdan.” Ayşe kocasını başı ile onaylayıp oğlunu daha fazla bekletmemek için hızla mutfağa doğru yönelirken Selim yerinde rahatsızca kıpırdandı. “Abi.” “Söyle aslanım.” “Bir kaç kişi olayı kameraya almış. Sosyal medya ya da basına yansıma ihtimaline karşı..” Ural çocuğun aklından geçenleri aslında anlamıştı ama emin olmak için sordu. “Tarık’ın asistanını mı diyorsun? “Yasal yollarla da halledebiliriz tabi ama biraz uzun sürer ve o zamana kadar da çoktan gören görmüş olur. Bana en hızlı çözüm buymuş gibi geldi.” Ural elin alnına götürerek bir müddet düşündü. Selim de seviyordu siber konularla meşgul olmayı ama Tarık'ın asistanı Mert istese FBI’ın sistemini bile patlatacak kadar becerikliydi. Asistanlık işini bir paravan olarak kullandığına emin olduğu çocuk için üç beş telefonun hafızasına girmek çocuk oyuncağıydı. “Tamam, halledin aranızda. Hiç kimsenin haberi olmasın.” “Tarık beye bilgi verecek miyiz?” “O ameliyattan sonra henüz toparlanamamış, işlere de Mahir bakıyordu. Onunla konuş ayrıntı vermeden. Mert'i buraya iste.” “Bizim donanım yeterli olmayabilir abi.” Ural sıkıntı ile nefes verdi. “Tamam Selim, halledin aranızda ne gerekiyorsa. En kısa zamanda da kendi sistemimizi kuralım.” Çocuk talimatları aldıktan sonra vakit kaybetmemek için hızla odayı terk ederken Ural, yorgun bedenini ikili deri koltuğa bıraktı. Dertlerin biri bitmeden öbürü başlarken neye nasıl yetişeceğini de bilemiyordu artık. Yusuf’un annesi Aynur ablanın kullandığı ağza alınmayacak kelimeler çok ağırdı. Bildiği tanıdığı Aynur abla evet çocukları konusunda fazlaca hassas ve baskındı ama oğlunun nikah kıydığı kıza böyle davranmasını anlayamıyordu. Zavallı Gökçe, heyecanı ta kameradan bile belli olan bir hevesle gitmişti yanına kadının. Yüzündeki değişimleri an be an izleyen Ural, Aynur abla her ne söyledi ise neye uğradığını şaşırmış gözüktüğünü seçebilmişti.. Zaten sonra da bağıra çağıra devam etmişlerdi konuşmalarına, sesleri kameraya kadar ulaşmıştı. Gördüğü ve duyduklarından sonra bu iki kadının birbirine bu şekilde saldırmasına sebep olacak tek kişi ile gönül bağını kesmekte tereddüt etmemişti. Bu saatten sonra aralarındaki ilişki ancak iş üzerinden olurdu. Gökçe affettim derse şirkette uygun bir pozisyona kaydırır mümkün olduğunca da az görüşürdü kendisiyle. Evine emanet edilmiş kıza gizlice nikah kıyıp günlerdir gizlediği için fazlası ile öfkeliydi zaten ama üst üste yaşadıkları yüzünden bu gecikmeyi bir nebze hoş görmüştü. Bu son yaşananlar her şeyden çok önemi verdiği güven hissini kırdığı için tekrar ailesini emanet etmesi mümkün değildi. Ama eğer affetmedim derse.. Affetmedim derse o zaman yapacaklarından kendisi bile korkuyordu. Her şey sokak ortasında hakarete uğramış ve hırpalanmış Gökçe’nin vereceği karara bağlıydı artık.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD