"Mayonez mi? Yok maydanoz."
Sabah laf dalaşına girdiğim çocuk sorumu duymuş olacak ki alayla olaya dahil olmuştu. Zorunan gaşınıyor salak.
Yanına gittiğimde kıvırcık saçlarını tutup havaya kaldırdım. Gülümseyerek başımı sarkıttım. "Ben çok güzel maydanoz oturtma yaparım, seni oturtmamı istemiyorsan sevimsiz çeneni kapat bakalım." Elimle çenesine vurup açık ağzını kapattım. "Heh oldu."
Daha fazla millete maskara olmamak için kızı sınıftan çıkardım. Herkes derse girdiğinde koridor sakinleşmişti. Ellerimi birbirine vurdum. "Söyle bakalım Alican," dedikten sonra kafamı kaşıdım. "Hatlar karıştı. Neyse. Sorumun cevabını alabilir miyim?"
"Değilim."
Ne gözlerini kaçırmış ne de sesi titremişti. Sanırım yalan söylemiyordu ama emin olmak için yeniden sordum. "Kanıt gösterebilir misin?"
Göz devirdi. "Senin Mayonez kıvırcık değil mi?"
Gözlerim saçına kayarken onayladım. "Evet."
"Sence ben öyle miyim?" diye sorarken dümdüz olan kahverengi saçlarını havaya kaldırmıştı. "Değilsin."
"Al sana kanıt."
Arkasını dönüp gideceği sırada seslendim. "Bir dakika! Mayonez'in kıvırcık olduğunu biliyorsan, onu tanıyorsun demektir. O kim?"
"Canımı seviyorum tamam mı? Sana bunu söyleyip onun beni öldürmesini istemem."
Cevap vermeme fırsat vermeden hızla sınıfına girdi. Ben de vakit kaybetmeden kendi sınıfıma girdim. Günün geri kalanında bizimkilerle uğraşmaktan telefona bakmamıştım. Ancak eve geldiğimde telefonla uğraşmaya başlamıştım.
Tural: Bf'ni buldum :'')
Mayonez: Öyle biri varsa benim haberim neden yok?
Tural: İlayda işte
Mayonez: Gidip kıza 'Mayonez sen misin?' diye sormuşsun ya yuh vişne suyum
Mayonez: Mayonez, Ketçap olayı aramızda kalmalı
Tural: Yemekli sahiplenme ekleri geri gelmiş :'')
Tural: Küs değiliz dimi?
Mayonez: Yaa ben sana küs kalabilir miyim şapşik?
Mayonez: Ayrıca dün sana küsmemiştim sadece dediklerimi ciddiye almaman sinirimi bozmuştu
Tural: Ciddi olamıyorumfjhsadhd
Mayonez: Biliyorum -,-
Tural: Ee ne yapıyorsun?
Mayonez: Kompozisyon yazıyorum
Tural: Bana mı?
Mayonez: Sana neden kompozisyon yazayım meyveli turtam?
Tural: Kompozisyon ayağına bana olan aşkını yazıp yollamak istersin falan :'')
Mayonez: Burdan yazıyorum ya işte kompozisyona ne gerek var?
Tural: D0ru
Tural: Bu arada unuttum sanma şu 3 sene mevzusunu
Tural: Sen beni ne kadardır tanıyorsun?
Mayonez: Sidikli donunu görmüşlüğüm var hafgags
Tural: Gece beraber mi yatıyorduk nasıl gördün?
Mayonez: Orasını söylemem, gördüm işte
Tural: Ben 13 yaşıma kadar geceleri altıma işiyordum, seninle hangi yaşımda tanıştık tam olarak?
Mayonez: Elimle ağzıma fermuar çektiğimi farz et
Tural: Sünnet edeyim
Mayonez: Ya iğrenç esprisini yediğim çarpılacaksın
Tural: Çok tövbe babacım
Mayonez: Babacım demişken,
Mayonez: Fatih babacığım nasıllar?
Tural: Ben nereden bileyim senin babanın nasıl olduğunu yahu?
Mayonez: Geri zekalım, senin babanı soruyorum -,-
Tural: Hee bizim sıpa Fatih'i diyorsun
Tural: Napsın? İş güç koşturuyor
Mayonez: Babandan ne de güzel bahsediyorsun sen öyle
Tural: Öyleyimdir, evet
Tural: O değil de benim canım kumpir çekti, sanırım Bihter yengeme yaptıracağım
Mayonez: Hayır!
Mayonez: Ben sana yapar, gönderirim
Mayonez: O Bilge süslüsü ne anlar kumpir yapmaktan?
Tural: Sen böyle her istediğim yemeği yapacaksan ben sana nikahı basarım kız
Mayonez: Beni almak o kadar kolay değil karpuzlu sakızım
Mayonez: Önce sultanımın yani annemin iznini, sonra tosunumun yani babamın iznini, daha sonra pamuğumun yani babaannemin iznini alman gerekiyor
Tural: Vazgeçtim ben oynamıyorum
Mayonez: Evliliği oyun mu sandın patlıcan kafa?
Mayonez: Evlilik ciddi bir müessesedir
Tural: Bu yüzden hiç benlik değil aghwhshgs
Mayonez: Benlik de değil
Mayonez: En iyisi biz sev olak
Tural: Duygularımla oynayıp beni yarı yolda mı bırakacaksın cani Mayonez?
Mayonez: Tabi
Mayonez: Şizoyum çünkü ben
Mesaj yazacağım sırada çalan kapıyla duraksadım. Sonra babam açar diyerek yeniden mesajlaşma kısmına döndüm ama o benden önce davrandı.
Mayonez: Kumpiri istiyorsan kapıyı senin açman gerek :')
Koşarak odamdan çıktığımda babamın kapıya doğru gittiğini gördüm. "Hayıır," diye bağırırken ağır çekimde babamın yanına ilerliyordum.
Babam bana 'bu çocuk olmamış' bakışı attıktan sonra kapıyı gösterdi. "Bugün açmayı düşünüyor musun? O yavaşlıkla biraz zor da."
Havada olan ayağımı yere indirdiğimde parmağımı sehpanın kenarına vurmuştum. Bağırarak kendimi yere attım. "Serçe parmak alarmı! Serçe parmak alarmı! Serçe parmak alarmı!"
"Anlaşıldı," deyip mutfağa yöneldi babam. "Hemen getiriyorum."
Sürünerek dış kapıya geldikten sonra açtığımda bana şefaf poşetin içinden sırıtarak bakan kumpiri gördüm. Poşeti tutup içeri aldım ve kapıyı kapattım.
Babam elinde tuttuğu buz torbasıyla yanıma geldiğinde ağlamaklı bir sesle sordum. "Yaşayacak mı Doktor Bey?"
Bu halime gülüp buzu parmağımın üstüne bıraktı. "Yaşayacak evlat."
Sehpa şerefsiz çıktı Rıza Baba.