EWİNDAR 1.bölüm

782 Words
Selamoğlu konağında büyük bir telaş vardı. Bugün evin tek kızı Zelal Selamoğlu evleniyordu, hem de yedi aşiretin tek ağası Adar Şahman’la… Bütün Mardin bu düğünü bekliyordu aylardır. Onların sevdası dillere destan olmuştu tüm şehirde. 32 yaşında koskoca ağayı aşık etmişti kendine Zelal. Masmavi gözlerine görür görmez vurulmuştu Adar. O güne kadar evlenmeyi aklından geçirmeyen adam, bir an önce evlenip kavuşmak istiyordu deniz gözlüsüne… Arkadaşının düğününde karşılaşmıştı genç kızla Adar. O an hem aklını hem kalbini ele geçirmişti Zelal. İkna etmesi zor olmuştu; tam 3 yıl evlenmek için ikna etmeye çalışmış, sonunda başarmış, gidip istemişti Zelal’i babasından… Bugünse artık kavuşuyordu sevdasına. Aynada üzerine giydiği damatlığına bakıp gülümsedi Adar. 2 sene önce biri çıkıp “Evleneceksin, küçük bir kadın için meftun olacaksın.” dese, “Rüya görüyorsun.” derdi. Ama şimdi Zelal’e kavuşmak için saatleri, hatta dakikaları sayıyordu.  Selamoğlu konağında ise buruk bir sevinç vardı. Ailenin tek kızı gelin olup gidiyordu bugün. Bezar Ağa ve Çawşin Hanım’ın göz bebeği, kendi yuvasını kuruyordu… Herkes çok severdi Zelal’i. 4 kardeşin en küçüğüydü. Abileri Halil, Selim, Baran bir dediğini iki etmezdi. Onlarla at biner, hatta onlardan iyi silah kullanırdı Zelal. Asiydi, korkusuzdu genç kız… Zaten bu asiliği aklını başından almıştı Adar’ın. Başka kız olsa hemen kabul eder evlenirdi, ama “Okulu bitmeden evlenmek istemiyorum, ya bekle ya da git başkasını bul.” deyip kestirip atmıştı Adar’ı… Odasında gelinliğiyle bekliyordu Zelal. Annesi Çawşin Hanım odaya girip, beyazlar içinde melekler gibi olan kızına yaklaşıp sarıldı sıkıca. “Ben nasıl alışacağım sensizliğe?” diyerek… Ağlamaya başlayan annesine “Şşş, ağlama ana.” dedi Zelal. “Bak, bende başlarsam kimse susturamaz.” diyerek… Dakikalar sonra dışarıdan gelen silah ve davul zurna sesleriyle kalbi yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı Zelal’in. Büyük abisi Halil elindeki kuşakla içeri girdiğinde, gitme vaktinin geldiğini anlamış, hüzünlenmişti genç kadın. Belini bağlayan abisine sıkı sıkı sarılıp vedalaştı Zelal. “Sana ‘Kendine iyi bak.’ demeyeceğim çiçeğim.” dedi Halil. “Çünkü biliyorum, Adar sana kendinden bile iyi bakar. Birbirinize emanetsiniz.” diyerek öptü alnından… Herkes biliyordu Adar’ın sevdasının ne kadar büyük olduğunu. Zelal söz konusu oldu mu dünyayı yakardı Adar… Abisinin kolunda merdivenlerden inen Zelal’e hayranlıkla bakıyordu genç adam. Yıllardır her gece gördüğü rüya gerçek oluyordu artık. Kavuşuyordu sevdasına…  Göz göze geldiklerinde bütün dünya durmuştu sanki. Yaklaşıp babasının elini öptü Zelal. “Kızım, önce Allah’a, sonra sana emanet.” dedi Bezar Ağa Adar’a. “Emanetin başımın tacı, gözümün nurudur baba, merak etme sen.” diye cevap verdi genç adam. Yüzüne örtülen duvakla birlikte yürüyüp tuttu sevdiği adamın elini Zelal. El ele çıktılar Selamoğlu konağından, iki sevdalı… Öyle bir düğündü ki onların düğünü, sadece Mardin değil, tüm Mezopotamya şahitlik ediyordu. Daha önce böyle bir düğüne şahit olmamıştı kimse. Meydandaki düğünde kimse bir an olsun oturmamıştı nerdeyse. Takılan altınlar yüzünden yerinden kıpırdayamayacak hale gelmişti Zelal, ama mutluydu. Sevdiği, uğruna canını bile vereceği adam yanındaydı… Düğün boyunca bir an gözlerini ayırmamıştı Adar sevdasından. Hala bir rüya gibi geliyordu ona. Ama bir kaç saat önce hem Allah katında hem de resmen karısı olmuştu Zelal… Düğün yavaş yavaş dağılmaya başladığında “Gidelim mi güzelim?” diye sordu Adar. “Olur.” dedi Zelal, “Gidelim.” El ele tutuşup alkışlar içinde çıktılar düğün yerinden, Şahman konağına doğru. Zelal’in sıkıca tuttuğu ellerini defalarca öptü Adar. “Sana kurban olurum deniz gözlüm.” diyerek… Konağın kapısında kayınvalidesi Emsal Hanım’ın eline verdiği testiyi yere fırlatıp kırdı Zelal. Avluya girdiklerinde yüzünü avuçlarının arasına alıp konuştu Adar: “Evime, yuvama, yüreğime, hayatıma hoş geldin.” diyip öptü alnından. “Hoş geldim.” dedi Zelal, “Evimize, yuvamıza, yeni hayatımıza…” Sonra ard arda duyulan silah sesleriyle kimse ne olduğunu anlamadan dizlerinin üstüne çöktü genç adam. Avluda kopan çığlık sesleriyle önünde kanlar içinde kalan sevdiği adama bakakalmıştı Zelal… Koşup başını dizlerine koydu sevdiği adamın. “Sakın, sakın kendini bırakma!” diyen karısına zar zor gülümseyerek konuştu Adar: “Seni çok seviyorum deniz gözlüm, bunu sakın unutma.” diyerek kapattı gözlerini… Zelal’in feryadı almıştı tüm Mardin’i. Bir kaç saat önce davul zurna seslerinin duyulduğu Mardin’de şimdi bir sevdalının ağıtları duyuluyordu. Avlunun ortasına Adar’ın başında oturuyordu Zelal. Üstündeki bembeyaz gelinliği kana bulanmıştı, hem de sevdiği adamın kanına… Emsal Hanım’la birlikte oturdukları yerden kimse kaldıramadı Zelal’i. Bırakmak istemiyordu sevdiği adamı… Dakikalar sonra avluya abisi Baran girdi. Kardeşini görür görmez koştu yanına. “Abim!” diyerek sarıldı. En mutlu gününü kana bulamışlardı, bakmaya kıyamadıkları kardeşlerinin… Ambulans görevlileri Adar’ı almak istese de izin vermiyordu Zelal. Bir medet abisine dönüp konuştu: “Kurban olayım, söyle götürmesinler abi. Ben onsuz nasıl yaşarım?” diyerek… “Yapma güzelim, bırak işlerini yapsınlar.” dedi abisi. Tutup zorla da olsa kaldırdı kardeşini Adar’ın başından… Ağlayarak gelip yanına oturan, bağırarak annesini görmüyordu Zelal. Yıllardır kavuşmayı beklediği adam kayıp gitmişti elinden. Bir tek Adar değil, Zelal de ölmüştü bugün…
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD