1. TECAVÜZ

1278 Words
İki arkadaş gülerek sohbet ederken eve girenlerle, ‘’Anne!’’ diyen ses duyuldu ve küçük çocuk babasının elini bırakıp koşarak annesinin yanına geldi. ‘’Nasılsın ufaklık.’’ diyen Cavidan küçük çocuğun uzamaya başlayan saçlarını karıştırdı. ‘’İyiyim.’’ dedi Akın ve annesinin kucağına oturdu. ‘’Babamla uçurtma uçurduk.’’ diyerek babasıyla yaptıklarını anlatmaya başladı. ‘’Ogün sonra uçurtmamın ipini taşla vurarak kopardı.’’ derken gözleri dolmuştu. Ayfer içeri gelen kocasına baktı. ‘’Yine Reha ile mi görüştün? Nefret ediyorum o adamdan.’’ diye sitem etti. Kocası İnanç gülerek karşılık verdi. ‘’Sen benim bütün arkadaşlarımdan nefret ediyorsun.’’ Bakışları Cavidan’a kaymıştı. ‘’Hoş geldin.’’ ‘’Hoş buldum sen de hoş geldin.’’ dedi genç kız. İnanç üzerini değişmek için odasına çıkacakken, ‘’Hayatım akşam yemeğine Umur gelecek haberin olsun.’’ dedi. Ayfer, kocasının ardından söylenmeye başladığında genç adam kaçarcasına odasına çıkmıştı. ‘’Enişteye neden küfür ediyorsun?’’ Cavidan gülerek konuştu. ‘’Sevmiyorum arkadaşlarını bunu bile bile eve davet ediyor.’’ Cavidan, arkadaşını dürttü. ‘’Zengin adamın arkadaşları da zengin züppesi oluyor evlenmeden önce düşünecektin.’’ Şakalaşarak konuşmalarına geri döndüklerinde Akın da annesiyle teyzesi bildiği kadının gülmesine eşlik ediyordu. Saatler geçerken Cavidan evine gitmek istese de Ayfer bırakmamış yemeğe kal diye ısrar etmişti. Umur da geldiğinde hep beraber yemek için masanın etrafına toplandılar. Güzel bir sohbet ortamı vardı ama gülme sesleri genelde Cavidan ve Ayfer’den yükseliyordu. Arkadaşlıkları çocukken yaşadıkları mahalleye kadar uzanıyordu ve bir araya geldiklerinde yüzlerindeki gülümseme eksilmiyordu. Umur, İnanç ile işlerle ilgili sohbet etse de arada bakışları gülme sesleriyle Cavidan’a kayıyordu. ‘’Satın almak istediğin bir otel vardı aldın mı?’’ diye sordu İnanç, arkadaşına. Kendisinin işlettiği restoranları vardı ve karısının nefret ettiği arkadaşlarıyla da bu şekilde tanışmıştı. Hepsi aynı dünyadaki iş insanları olunca arkadaşlık kurmak kaçınılmaz oluyordu. Umur kadehindeki şaraptan içerken, ‘’Aldım.’’ dedi. ‘’Hatta orayla yetinmeyip üzerine bir otel daha aldım.’’ Sözleri İnanç’ı güldürmüştü. ‘’Bu kadar hızlı alım yapacağın paranın kaynağı nereden geliyor bana da öğretsene.’’ ‘’Öğreteyim.’’ dedi Umur da gülerek ama sözlerinde samimi değildi. Yemekten sonra Ayfer, oğlunu uyutmak için odasına çıkmadan önce arkadaşıyla vedalaşmıştı. Cavidan’ın gitmesi için İnanç şoföre haber verecekken Umur araya girdi. ‘’Ben de gideceğim bırakayım eve kadar.’’ ‘’Teşekkür ederim ama gerek yok.’’ dedi Cavidan. Karşısındakinin bakışlarından rahatsız olmuştu. ‘’Şoför bırakır yolunu uzatma.’’ diyerek İnanç da araya girdi. Umur, arkadaşına bakarken yüzüne bir gülümseme oturttu. ‘’Yabancı mıyım bu ne güvensizlik!’’ ‘’Güvensizlik değil de götürür şoför.’’ İnanç karşı çıksa da Umur doğrudan Cavidan’a bakarak konuştu. ‘’Sen boş ver İnanç’ı iki araba sürmeye gerek yok evime giderken seni de bırakırım evine.’’ Cavidan karşı çıkmak istese de karşısındakinin ısrarıyla en sonunda kabul etmişti. İnanç’ın arkadaşı olmasına güvenmişti. Arabaya bindiğinde bilerek arka tarafa oturdu. Evinin olduğu mahalleyi söylediğinde Umur arabayı sürmeye devam etti ama bakışları dikiz aynasından sürekli genç kıza kayıyordu. Mahallenin girişine geldiğinde, ‘’Ev hangisi?’’ diye sordu. ‘’Teşekkür ederim buradan yürürüm.’’ Cavidan arabadan inecekken Umur’un sesi yükseldi. ‘’Gece vakti tek başına yürüme ev hangisiyse söyle önünde indireyim sonra beni arkadaşıma karşı mahcup duruma düşürme.’’ Cavidan tereddüt etse de oturduğu apartmanı gösterdi. Umur arabayı tam apartmanın önünde durdurmuştu. ‘’Teşekkür ederim.’’ diyen genç kız arabadan inecekken Umur arkaya uzanıp kolunu tuttu. ‘’Kuru kuru teşekkür mü edeceksin? Bir kahve içsek olmaz mı?’’ Cavidan korkuyla bakıyordu. ‘’Getirdiğiniz için teşekkür ederim iyi akşamlar.’’ deyip kolunu çekerek arabadan indi. Kaçarcasına apartmana girdi. Evin kapısından içeri adım attığında arkasında belirenle korkup havaya sıçramıştı. ‘’Neden geldin?’’ dedi titreyen sesiyle. Umur, genç kızın üzerine yürüyüp eve girerek kapıyı arkasından kapattı. ‘’Bütün gece karşımda gülüp dururken sorun yoktu ama evine gelince mi sorun oldu?’’ ‘’Çık dışarı yoksa polisi arayacağım.’’ Cavidan kapıya ilerlediğinde genç adam kolundan tutup geri çekti. ‘’Çok güzelsin.’’ derken uzun saçları tutup koklamıştı. ‘’Bırak beni.’’ Kolunu tutan elden kurtarmaya çalışan Cavidan bağıracakken ağzına kapanan el engel oldu. ‘’Biraz eğleneceğiz bu kadar zorluk çıkarmaya gerek yok.’’ Genç kızı kenardaki koltuğun üzerine savurduğunda aceleye getirmeden üzerine uzandı. Kurtulmak için çırpınan bedeni sertçe koltuğa bastırdı. ‘’Yapma.’’ diyen genç kız ağlamaya başlamıştı. Kurtulmak için ne kadar çırpınırsa çırpınsın başarılı olamıyordu. Üzerindeki kıyafetler yırtılarak çıkarılırken hissettiği acıyla çığlık atmasına engel olan tek şey ağzını kapatan eldi. Umur istediğini almış hâlde kıyafetlerini geri giyerken genç kız hıçkırıkları arasında sarsılıyordu. Evin kapısı açıldığında içeriye giren annesiyle babası kızlarını çıplak halde yanında bir erkekle görünce her şey bir anda kördüğüm olmuştu. Umur kovulduğu evden yüzündeki gülümsemeyle çekip giderken Cavidan, anne ve babasının bağırıp çağırmalarına, attıkları dayağa direnmek zorunda kalmıştı. Tecavüze uğradığını anlatmaya çalışsa da sesini duyuramamış babasının sürekli eve erkek alıp namusumuzu nasıl beş paralık edersin diye vurmalarına direnmek zorunda kalmıştı. Evden yaka paça atılırken üzerine iki parça kıyafeti zor giymişti. Apartmanın önünde ‘’Anne! Baba!’’ diye ağlarken sesi bütün mahallede duyulmuş, evlerinden dışarı çıkan insanların açıkça hakaretlerine maruz kalmıştı. Titreyen elleriyle arkadaşını arayıp yardım isteyince İnanç gelip uğradığı tecavüzden ve yediği dayaktan her yeri morarmış genç kızı evine götürdü. Ayfer, arkadaşını görür görmez hemen ilgilenmişti ve ne olduğunu öğrendiğinde kocasının üzerine kıyamet gibi kopmuş Umur’u eve davet ettiği için bildiği bütün küfürleri savurmuştu. ‘’Böyle bir şey yapacağını bilemezdim.’’ dedi İnanç hissettiği suçlulukla. ‘’Polise haber verelim suç duyurusunda bulunalım.’’ Cavidan yaşadığı olayların şokundan kendinde değildi. Polis çağırdıklarında konuşmakta zorlanan genç kızın alabildikleri kadarıyla ifadesini alıp gitmişlerdi. ‘’Bir ifadeyle oluyor mu bu işler? Muayene için hastaneye gitmesi gerekmez mi?’’ diye sordu Ayfer, kocasına. ‘’Bilmiyorum hayatım öğreneceğim.’’ İnanç, avukatını arayıp konuşmuş olayla ilgilenmesini söylemişti ama bir saat sonra elinde koca bir hiçle kalmıştı. ‘’Böyle bir olay için Umur Başar’a dava açılmazmış.’’ diyerek karısına baktı. ‘’Bu adamda benim gibi bir iş insanı nasıl oluyor da emniyete bu kadar gücü yetiyor?’’ ‘’Sor öğren.’’ diye bağırdı Ayfer. İnanç içinde olduğu durumdan çıkmaya çalışırken en son arkadaşı Reha’yı aradı ve üstü kapalı biraz Umur’u anlatıp yardım istedi. ‘’O adamdan uzak dur.’’ demişti arkadaşı doğrudan. ‘’İyi de neden? Bu adam kim ki herkes aynı şeyi söylüyor?’’ Telefonun diğer ucundaki Reha derin bir nefesi içine çekti. ‘’İnanç hani sen bana sürekli diyorsun ya karanlık bir yönün var ama bize göstermiyorsun diye inan bana Umur’un karanlığının yanında ben güneş ışıkları saçıyorum. Yapacağınız tek şey O kızı O adamdan saklamak olsun.’’ Telefonu kapatınca İnanç şaşkın hâldeydi. ‘’Ben gerçekten kimlerle arkadaşlık yapıyormuşum!’’ diyerek kendini eleştirmişti. Günler birbirini kovalarken Ayfer, arkadaşını toparlamak için çırpınıyordu ama Cavidan tamamen içine kapanmıştı. Geceleri hapsolduğu kabuslarda bağırmak dışında konuşmuyor, arkadaşının zorlamalarıyla birkaç kaşıktan fazla yemek yemiyordu. İnanç, Umur çıkıp gelecek diye kendince önlem almaya çalışıyordu ama henüz bir hareketlilik yoktu. Ayfer, “Yapma!” diyen çığlığı duyduğunda fırlayarak genç kızın odasına girdi. Kabusundan uyandırdığında kolları arası almış ağlarken bebek gibi sırtını sıvazlamıştı. Oğlunun kapıdan baktığını görünce, “Akın hemen odana git.” diyerek ufaklığı gönderdi. Cavidan ağlayarak uykuya daldığında odadan çıkınca oğlunu hâlâ dışarıda beklerken görmüştü. “Anneciğim neden uyumuyorsun?” “Teyzem neden sürekli ağlıyor?” Ayfer altı yaşındaki oğlunun saçlarını okşadı. “Teyzen biraz hasta ama iyileşecek.” Oğlunu da uyuttuktan sonra odasına geri döndü. İnanç seslere uyanmış rahatlamak için sigara yakmıştı. “Ayfer, Cavidan’ı daha fazla burada saklayamayız. Umur başımıza bela olacak diye korkuyorum. Bu evde sen varsın, Akın var. Güvenli bir ev ayarlayıp oraya götürelim.” “Olmaz.” dedi karısı anında. “Önce kendisini toparlayacak. Hâlini görmüyor musun bu hâlde nasıl tek bırakayım?” Ayfer iç çekerek yatağa oturdu. “Benim aklımı meşgul eden başka bir konu var. Bu olay yaşanalı bir ayı geçti ve Cavidan hâlâ regl olmadı. Olsaydı anlardım her şeyiyle ben ilgilenirken saklayamazdı. Doktora götürmek istiyorum. Senin getirdiğin doktor evde muayene etti ama onu görmesi gereken asıl doktor bir kadın doğum uzmanı. Kıza zarar verip vermediğini öğrenmeliyim.” “Yarın götürürsün.” dedi İnanç sıkıntıyla. Bu olayı nasıl çözeceğini bilmiyordu ve olanlardan dolayı içten içe kendisini suçluyor o akşam Umur’un eve götürmesine izin verdiği için vicdanı durmadan sızlıyordu.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD