Bölüm 2

1044 Words
Arya;  "Arda yeter sus." diye bağırırken bir yandan da elimdeki yastığı kulaklarıma bastırıyordum. Kaan da bana katılarak "Anıl, Arda sende." diye bağırdığında gülmeden edemedim. Eğer üç ay bir insana nasıl zehir edilir diye öğrenmek istiyorsanız bizim eve staja gelebilirdiniz. Eminim ki Arda sizi gitmeden bu konuda profesör yapıp üstüne de üstün başarı belgesi hak edecek moda getirirdi. Arda'nın odasından bir şeyin düşme sesi geldiğinde yattığım yerden kalktım. Sanırım Anıl yine çareyi Arda'yı yerle bütünleştirmekte bulmuştu. Ama hakkını yememek lazımdı Anıl, Arda'nın hakkından iyi geliyordu. Bir ara Anıl'a altın plaket yaptırıp verecektim. "Paketleyip imha ettim. Rahatça devam edebilirsiniz uykunuza." "Önce bir sor bakalım uyku kaldı mı?" derken bir yandan da odamdan çıkıyordum. Üniversite tercihlerimiz açıklanmıştı ama annem bizim bakmamıza müsaade etmemiş hepimizin telefonunu alıp sadece kendi bakmıştı. Şimdi ise hepimizin telefonunu alarak ortadan kaybolmuş babamı da yanına alarak evden gitmişti. Bizi ise hiç olmayacak durumda, beraber bırakıp gitmişlerdi. Birazdan Buğra ve Çağla'da gelecek ve biz imha edilmesi gereken ama imha edilemeyen bir bombaya dönüşecektik. Bu da demek oluyordu ki biz yine beraber olup ortalığı birbirine katacaktık. Ne zaman altımız bir araya gelsek bir şeyler oluyordu. Sabah sabah ne de güzel iyiyi(!) çağırmıştım ama. Ayaklarım koca gövdemi zar zor taşırken, rujunu sürerken taşırmış Çağla misali can çekişerek Kaan'ın odasına gidiyordum. Annemin yaptığı da iş miydi? İnsan kendi evladına bu acıyı çektirir miydi? Bize beklememizi söylemişti ama ne kadar olduğuna dair bir şey söylememişti. Kapıyı çalmak yerine "Kaan ben geliyorum üstün müsait değilse düzelt hemen." diyerek içeri girdim ve bu yaptığım sadece üç saniye sürmüştü. Mantıken bu üç saniyede Kaan'ın üstünü düzeltmesi benim şu an uçmamla eş değerdi. Tek gözünü aralayarak "Buyur yer cücesi?" dediğinde istemsizce kaşlarımı çattım. "Bak yer cücesi denmesini sevmiyorum. Hayır yani illa bir şey diyecekseniz daha yaratıcı şeyler olduğuna eminim." "Yer elması gibi mi?" "Şu mutlu günümde rahat durmalıyım yoksa o elması var ya senin canını okur." dediğimde kahkaha atmaya başladı. "Kaan!" "Tamam tamam sustum." dediğinde yüzüne şüpheyle baktım. Genelde sustum dediğinde, son dediği cümleye ek olarak bir elli kelime falan daha söylüyordu. Yatakta biraz yana kaydığında ne yapmaya çalıştığını anlayamadım. Eliyle açtığı yeri gösterdiğinde gülümsedim. Açtığı yere yatmam saliseler içinde gerçekleşmişti. Benim için yatak, önemli şeyler adlı listemde önemli bir yere sahipti. Yanına yattığım anda bana sarılınca yüzümdeki gülümseme daha da büyümüştü. Şu an içimdeki huzur tarifi edilemez bir hal almıştı. Bilirsiniz kardeşinizin ufak bir sarılması kalbinizde uçuşan kelebeklerin oluşmasına neden olurdu. ''Hayırdır bu sevgi pıtırcığı halleri nereden esti Kaan Bey?'' ''Sanırsın sana ayda yılda bir sarılıyorum. Yılın 369 günü yapışık gibi geziyoruz ne hayrı Arya?'' ''O da doğru.'' dediğimde ikimizde güldük. ''Sence nereleri kazandık?'' diye sormuştum ki odaya giren Arda üzerimize atladı. ''Anıl hani paketlemiştin sen Arda'yı?'' ''Kaçmış.'' diyerek Anıl'da içeri girdiğinde halimize gülmeden edemedim. ''Arda neden 18 yaşındaki bir delikanlı gibi değil de 3 yaşında daha kendi yemeğini yeni yemeyi öğrenen çocuk gibi davranıyorsun. Zeka yaşın böyle yapmaman gerektiğine el vermiyor mu abicim? Kalk üstlerinden.'' Arda ''Olmaz burası çok rahat.'' diyerek aramıza girdiğinde haliyle ben yere düşmüştüm. ''Sanırım kemiğim kırıldı.'' diyerek bağırdığımda Arda hemen kendini de yere atarak nasıl olduğumu sormaya başladı. Kesinlikle iyiyim demeliydim yoksa dün gece gibi boşu boşuna iki saat hastanede beklemek zorunda kalabilirdim. Hızla ayağa kalkarak ''Harikayım hiçbir şey olmadı.'' demiştim ki kapı çaldı. Kaan ''Ekip tamamlandı.'' derken yataktan kalkıp kapıyı açmaya gitmişti. Sevgili Arda eğer anımızı bozmuş olmasaydı nereyi kazandığımıza dair Kaan'la uzun uzun konuşabilirdik. ''Canlarım, ciğerlerim. Ay özlemişim sizi.'' diyerek odaya giren mavi gözlü dev ilk hedef olarak beni seçmiş ve kemiklerimi kırmak istercesine bana sarılmaya başlamıştı. ''Buğra kalça kemiğimi Arda halletti omuriliğe de sen el atma istersen.'' ''Pardon Arya dün gece dörtte Arda, Arya ölüyor yetişin diye arayınca çok merak ettik.'' dediğinde bakışlarım önce Ardaya sonra tekrar Buğraya döndü. ''Belli apar topar geldiniz, şimdi.'' ''Gece dörtte makyaj yapmaya başlamıştı şimdi kalktı masanın başından anca geldik.'' diyerek Çağlayı öne sürdüğünde gözlerimi devirdim. ''Abartma Buğra asıl sabahtan beri ben seni bekliyorum.'' ''Tamam başlamayın şimdi.'' ''Ama Kaan dediği yalanları duymuyor musun?'' ''Boşver sen Buğrayı. Ayrıca bir şey soracağım siz hep böyle kavgalısınız biz sizi tek başınıza bıraktığımızda bıçakla saldırmıyorsunuz değil mi birbirinize?'' ''Arada yapıyoruz.'' ''İyi sağ kalıyorsunuz.'' diyen Arda sonunda normale dönmüştü. Aklıma sınav sonuçlarının açıklandığı geldiğinde hızla Çağlaya dönüp ''Nereleri kazandınız?'' diye sordum. ''İç mimarlık.'' ''Sen nereyi kazandın Buğra?'' ''Hazır mısınız?'' ''Evet hadi de.'' ''İnşaat mühendisliği.'' ''Vay be ikinizde İstanbul'u mu kazandınız? Ben bir yer kazanamazsınız diye düşünüyordum ama.'' ''O kadar it gibi çabaladık ne kazanamaması?'' ''Tamam tamam şaka yapmıştım.'' demiştim ki kapı çaldı. ''Sanırım bizim sonuçlarda açıklanacak şimdi.'' diyerek kapıya koşarken Kaan arkamdan ''Yavaş ol.'' diye bağırdı ''Anne! Sonunda, evet sonuçlar?'' ''Arya dur bir soluklanalım.'' diyerek annem elindeki poşetlerle salona geçtiğinde peşinde kedi yavrusu gibi geziniyordum. Babam da gelip annemin yanına oturduğunda bizim çocuklarda salona girmişti. Aralarında en çok merak eden bendim. ''Hadi ama.'' Annem ''Tamam tamam oturun karşımıza.'' dediğinde hepimiz kanepeye sıralanmıştık. Çağla ve Buğra da kenarda izliyordu. Annem her poşetten kocaman hediye kutuları çıkarıyordu. Hepimize farklı farklı kutu verdikten sonra tekrar yerine oturdu. ''Eğer hazırsanız açın bakalım. Ama tek tek açın.'' dediğinde ''İlk ben başlıyorum.'' dedim. Kutumu açtığımda içinde beyaz bir önlük vardı. Önlüğü içinden çıkardığımda altında bir de stetoskop gördüm. ''Ne yani tıp mı?'' ''Evet.'' ''Anne! Yok artık.'' ''Hayırlı olsun.'' dediğinde gülümsedim. ''Hadi o zaman Kaan aç.'' ''Açıyorum.'' dedikten sonra kutuyu açtı. Onda da beyaz önlük vardı. ''Yok artık Kaan'da mı tıp?'' ''Bekle Arya sabırlı ol biraz.'' ''Tamam sustum.'' dedikten sonra beklemeye başladım. Beyaz önlüğün altından çene maketi çıkmıştı. ''Diş hekimliği?'' ''Evet. Sıra Arda'da.'' ''Açıyorum.'' dedikten sonra kutusunu açtı. Onda da beyaz önlük vardı. ''Şaka gibi ya nasıl hepimiz doktor olabiliriz.'' ''Arya!'' ''Tamam, özür dilerim, susuyorum.'' diyerek elimle ağzıma görünmez bir fermuar çektim. Arda'da tıp kazanmış, onun kutusundan da stetoskop çıkmıştı. ''Sıra Anıl'da.'' denildiğinde Anıl'da kutusunu açtı .Ondan da beyaz önlük çıkınca gözlerimi devirdim. Tamam çok çalışıp iyi bir sıralamaya girmiştik. Hepimizde aynı şehirleri birbirine yakın meslekleri tercih etmiştik ama bu kadarını da beklemiyordum. Önlüğün altından ilaç kutusu çıkınca Anıl "Eczacılık?" diyerek tahminde bulundu. ''Evet, eczacılık." ''Yok artık. Anne eminsin demi doğru baktın. Bak bizim bu üniversiteleri kazanmamız bir mucize.'' ''Arya o kadar çabaladınız kazanmanız gayet normal. Çalışan insan kazanır.'' dediğinde kalbim küt küt atıyordu. Şu anki mutluluğumun tarifi yoktu. Kazanmamızın yanı sıra aynı şehirleri kazanmış olmamız içimdeki mutluluğun daha da artmasına sebep oluyordu. ''Aynı yerlerdeyiz.'' diye bağırdıktan sonra bizimkilere sarıldım. Yeni başlangıcımı yapabilirdim artık. Peki ben buna hazır mıydım? 
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD