2. Bölüm: Ablam Olmazsa Başkası Olur

1244 Words
~Elvan~ Odaya girdiğimde ablam, hemencecik eliyle yüzünü silip başını cama çevirdi. Yine ağladığını anlarken yanına vardım. Yanına oturup yüzüne baksam da bana dönmedi. Birkaç hafta önce, Bakırcıların hanımağası İhsan Hanımağa, bizim eve gelmişti. Zayan Ağa, erkek çocuğu olmadığı için ablamı kuma olarak istemişti. Sonunda bu fakirlikten kurtulacağımız için çok mutlu olmuştum amma ablam, kuma olmak istemiyordu. Haftalarca ablamı ikna etmeye çalışmıştım. Ablam, kabul etmek istemese de hâlimiz ortada olduğu için sonunda ikna olmuştu amma İhsan Hanımağa’ya kabul ettiğimizi haber yolladığımızdan beri ablam, köşeye çekilip ağlar olmuştu. “Senin kötülüğünü istemişim gibi hep böyle köşede ağlayacak mısın?” Bir şey demedi. “Ben hem senin hem de bizim iyiliğimiz için Zayan Ağa’yla evlenmesini söyledim!” dedim ve ayağa kalktım. “Amma bunu görmeyecek kadar gözünü kör etmişsin!” diye öfkeyle bağırdım. Bana yine dönmeyince boşa konuştuğumu anlayıp arkamı döndüm. “Elvan!” diye seslenen ablamla yerimde durduğumda “Hakkın var!” demesiyle gülümsedim. Önüme dönüp ablama baktığımda “Günlerce ağladıktan sonra mı doğruyu dediğimi anladın!” dedim. Başını sağa sola salladı. “Sade kuma gitmek istemedim!” diye başlamasıyla Allah’tan sabır diledim yoksa delirecektim. “Üzüntüm bundandı yoksa kötülüğüme demediğini bilirim.” demesiyle ablama umutla baktım. Her an vazgeçecek diye korkuyordum. Yanına varıp oturdum. Elini tutup gözünün içine baktım. “Abla, yanlış bir şey etmezsin. Kuma olacak ilk kadında sen değilsin.” dedim. Elini elimden çektiğinde gönülden razı olmadığının farkındaydım amma elimize böyle bir fırsat gelmişken nasıl geri iterdik? “Abla, vazgeçeceksen de bana! Onlara ben hazır olduğumu söylerim!” Hemen bana dönerken “Ne dediğinin kulağın duyar mı Elvan!?” diye kızdı. Başımı sallayıp elimle üzerimdeki eskimiş elbiseye dokundum. “Anla artık ahalinin eskilerini giymek istemiyorum! Karın tokluğuna amcamın yanında çalışmak istemiyorum!” dediğimde sert sert yüzüme baktı. “Babamız olmadığı için bize yosma gözüyle bakılsın istemiyorum!” Gözleri dolarken başını çevirdi. Yere bakarken “En mühimi de bu, bilirsin değil mi?” dedim. Sesini çıkartmadı. “Sussan da sen de bilirsin arkanda nasıl ıslık çaldıklarını amma Zayan Ağa’nın karısı olursan hem kendini hem de bizi kurtarmış olursun!” Başka bir şey demeye gerek olmadığından geri çekildim. Döşeğe oturup gözümü kapıya diktim. Vazgeçerse İhsan Hanımağa’ya hazır olduğumu söyleyeceğim! Gözlerimi yumarken ablamın sesini duydum. “Kimse bize yosma gözüyle bakmayacak!” “Dışarıya çıktığında arkanda çalan ıslıkları duymaz mısın abla!” diye kızıp ona döndüm. Ablam, eliyle yüzünü silip ayağa kalktı. Yanıma gelip döşeğe oturdu. Gözleri beni bulurken “Zayan Ağa, sizi yanıma almama izin verecek mi?” dediğinde sevinçle ona baktım. “Erkek çocuk verirsen istediğin her şeyi yaparlar.” Gözleri kederlenince tebessüm ettim. “Hemen izin vermez mi?” demesiyle düşündüm. Keşke hemen konağa gelmemize izin verse de gelsem. “Abla, akraba olacağımız için gebe kalmanı beklemeden elbet bir şeyler edecektir!” “İnşallah.” İçimdeki sevinç büyürken elini tuttum. “Amma sen önce erkek çocuk vermeye bak. O vakit istediğin her şeyi yaparlar!” Gözüne yeniden keder oturunca “Senin sayende ben de sevdiğimi görürüm!” dedim en sonunda. Gözleri beni bulurken “Mutlu olmamı istemez misin?” dedim. Yüzünde hafif bir tebessüm oluşurken “İsmini daha demedin bana!” diye kızmasıyla gözlerimi yüzünden çektim. İsmini sesli söyleyemem ki! Onun yüzüne bakmak yasaktı; ismini anmanın da bana yasak olması gibi. Onu ilk gördüğümde, bu yasağın sebebini hemen anlamıştım. Öylesine güzel bir yüzü vardı ki, bir kez bakınca gözlerini alamıyordun. Baktıkça daha çok bakmak istiyordum. Allah tarafından özelce yaratılmış gibiydi. Duruşuyla, konuşmasıyla kısaca her şeyiyle yaratılmışların en güzeliydi. “İsmini evlenip gittiğinde sana orada diyeceğim amma bil ki benim ki bir rüyadır.” Başını sallayıp önüne döndü. Aklıma gelenle başımı çevirip ablama baktım. Ağzımı açamadan odanın kapısı açıldı. Anam, içeriye girince ablamla ayağa kalktık. Anam, ablamın yanına gelip tebessüm ederek bana döndü. “Sizi böyle iyi gördüm ya, rabbime şükürler olsun!” Anam sevinçle konuşurken ablamla birbirimize baktık. “Roza, hazırsan geç olmadan amcanlara gidelim.” Anamla ablam, amcama isteme vaktinde gelip gelmeyeceğini sormak için amcamlara gideceklerdi. “Ana, ben de geleyim mi?” diye sordum. Anam başını sağa sola salladı. “Gelmene gerek yok. Roza’yla hemen gidip geliriz.” Başımı salladığımda ablam, hazır olduğunu söyledi. Beraber odadan çıkıp kapıya yürüdük. Anam kapıyı açıp bana döndü. “Biz dönene kadar da kimseye kapıyı açma!” demesiyle başımı salladım. Anamla ablam evden çıkınca kapıyı kilitleyip odaya geçtim. Döşeğe oturup dizlerimi kendime çektim. “Ablam, evlenince bu fakirlik bitecek.” Zayan Ağa, iyi birine benziyordu. Ablamı da severse her şey daha iyi olacaktı. Konağın kapıları bize açıldığında Rezvan Ağa’yı da görecektim. Dudaklarımı ısırıp yüzümü dizlerime gömdüm. “Rezvan!” diye sessizce fısıldadım. Kalbim heyecanla atarken aylar önce gördüğüm yüzü gözümün önüne geldi. Rezvan, benim için bir rüya, hayaldi. Zira ahalinin dediği gibi Rezvan, Yusuf Peygamber’in güzelliğini taşıyordu. Böyle bir güzellik bana zor nasip olurdu amma ablam, Zayan Ağa’yla evlenirse belki o vakit bir umudum olabilirdi. Başımı dizlerimde kaldırıp etrafıma baktım. “Ablam, umudum olacak.” diye kendi kendime konuştuğumda duyduğum kapı sesiyle başımı cama çevirdim amma kimseyi göremedim. “Her hâl bir şey unuttular.” Ayağa kalkıp odadan çıktım. Kapının önüne gelip kapıyı açtığımda karşımda orta yaşlarda bir kadın ve yanında bir erkek gördüm. “Selamünaleyküm.” “Aleykümselam.” Kadın, arkasını dönüp yanındaki adama ilerde beklemesini söyledi. Adam yanımızdan gidince kadın bana döndü. “Anan burada mı?” “Kimsiniz?” diye korkuyla sorduğumda gülümsedi. “Bizi Rezvan Ağa, yolladı. Anana diyeceklerim var.” Duyduğum isimle nefes alamadığımı hissettim. “Rezvan Ağa mı?” Başını sallayıp “Ananı çağır onla konuşayım.” dedi. Rezvan Ağa’nın anamla ne işi olabilir ki? “Anam, evde değil. Şimdi de gelmezler. Sen söyleyeceklerini bana söyle.” diye merakla konuştum. “Anan, ne zaman gelir?” diye direten kadınla önemli bir şey olduğunu anladım. “Anam, simdi gelmez. Ablamla çeyiz almaya çıktılar!” dedim. Kaşları çatılırken başını salladı. “Söyleyeceğini bana de!” dediğimde bana döndü. “İçeriye geçip konuşalım.” Kafamı sallayıp, kapıyı ardına kadar açtım. Kadın İçeriye girince kapıyı kapatıp onu odaya buyur ettim. Odaya geçtiğimizde su getirip buyur ettim. Suyu içip hiç beklemeden konuşmaya başladı. “Roza, sen misin?” Başımı sağa sola salladım. “Roza, ablamdır.” Başını sallayıp elindeki bardağı yere koydu. “Zayan Ağa, ablanı kendisine kuma istemiş!” dediğinde başımı salladım. “Zayan Ağa’nın karısı Berfin Hanımağa, Rezvan Ağa’nın halasının kızıdır!” demesiyle kalbim korkuyla atmaya başladı. “Rezvan Ağa, halasının kızının üzerine kuma gelmesine müsaadesi yoktur!” Durumu anlarken biraz olsun rahatladım. “Roza, kuma olmaktan vazgeçerse Rezvan Ağa, ona helal süt emmiş birini bulup evlendirecek. Her şeyi de kendi karşılayacak. Ablan asla ortada kalmayacak!” Geliş sebeplerini anlamıştım amma bu fırsatı geri itemezdim. Buradan kurtuluşumuz ablamla Zayan Ağa'nın evliliğidir! “Rezvan Ağa’yı anlarım amma ablam, kuma olmasa başkası olacak. O vakit Rezvan Ağa, onu da böyle durdurmaya mı kalkacak?” “Ben sade bana söyleneni iletmekle yükümlüyüm.” Konuşmayacağını anlayınca seslice nefes verdim. “Ablam, kuma da olsa Zayan Ağa’nın karısı olmaktan vazgeçmez!” Kaşları çatılırken “Anan gelsin onla konuşalım.” dedi. “Ablamın da anamın da cevabı hayırdır. Zira ablam, kuma olmasa başkası olacak. Ağa karısı olmak gibi bir kısmet daha eline gelmeyeceğinden Rezvan Ağa’nın teklifini kabul etmeyiz!” “Son sözün mü?” Başımı salladım. "Hem Berfin Hanımağa, Zayan Ağa'ya erkek çocuk verseydi bunlara gerek kalmazdı!" Sert sert yüzüme baktı. Korksam da bir şey demeyip ayağa kalkınca ben de ayağa kalktım. “O vakit, bana müsaade.” “Müsaade sizin.” Kapıya kadar kadına eşlik edip, yolcu ettim. Kapıyı kapatıp korkumu bastırmaya çalıştım. Dediklerimde yanlış yok. Ablam kuma olmasa başkası olacak. Biz niye bunu elimizin tersiyle itelim?..
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD