1

2233 Words
İstanbul için son anons yapılınca oturduğum koltuktan kalktım. Ruhumun yorgunluğu bedenime vurmuştu. Adımlarım birbirine dolanıyordu, sanki. Yere düşüp bayılmaktan korkuyordum. Hayat hangi ara beni bu hale getirmişti farkında bile değildim. Havaalanını camına yansıyan kendime baktım. Kahverengi gözlerim solmuş, tepeden sıkıca bağladığım saçlarım birkaç teli firar edip yüzüme dökülmüş. Kıvırcık saçlarımdan bu yüzden nefret ediyordum. Yüzüme gelen saç tellerini geri doğru toplamaya çalıştım, elimle. Gözlerimi kapatıp düşündüm, nasıl bu hale gelmiştim? Ruhum nasıl bu hale gelmişti? Zaten küçücük olan bedenim sanki minnacık kalmış gibi görünüyordu, gözüme. Oysa ben bütün acılarımdan kaçıp yabancı bir ülkeye gelmiştim ama şimdi de kendi ülkeme geri dönüyordum. Tam 4 yıldır Amerika'da yaşıyordum, başlarda çok zor olsa da şimdi ise çok alışmıştım, gitmek zor geliyordu. Bir yerden sonra insan kürkçü dükkanına geri dönüyordu, benim içinde öyle olsa gerek. Cristian'a haber bile vermedim. Görmeyeceğini bildiğim halde mesaj attım. Ülkeye geldiğimden kısa bir süre sonra sevgili olmuştuk. Aklıma onu ilk gördüğüm gün gelince dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Bir pop yıldızın sevgilisiydim. Ne kadarda doğru olamayan bir yanlışın içindeydim. Ben sıradan birisi o ise dünya starı, davul bile dengi dengine derler. Neden bu söz şimdi aklıma gelmişti ki, daha önce yoktu sanki. Ya da ben yok saydım. Benim için bu ülke sadece okuyup ve çalışıp para kazanacağım yeni yerdi. İyi bir eğitim için bu ülkeyi seçtim şimdi ise eğitimi yarıda bırakıp gidiyordum. Ne kadar da saçma bir durumdaydım. Oysa buradaki okulu kazanmak için ne kadar çok çalışıp emek vermiştim. Şimdi ise aşktan kaçmak için bu ülkeyi terk ediyordum. Kalbim bu aşkın yükünü artık kaldıramıyordu. Beni sevmeyen biri için sadece seksten ibaret olmak ne kadar da acı vericiydi. Ben onu deli gibi severken onun tek derdi zevkti. Onun zevki için daha fazla kalbimin paramparça olmasına izin veremezdim. Cristian ülke de tanınan küçük bir şarkıcı iken birden dünyaca ünlü bir pop yıldızı oldu. Bu kadar kısa süre de dünya çapında üne kavuşacağını kendi bile tahmin etmiyordu. Aslında Shakira ile yaptığı düetten sonra buna şasırmamam gerekti. Mesleğini çok iyi yapıyordu; Yakışıklıydı, yeşil gözleri, sarı saçları, kemikli yüz hatlarına sahipti. Bu kadar ünlü olmasını tabiki bir diğer sebebi sesiydi. Küçük bir gülüşü bile insanı etkisi altından bırakıyordu. Yüzü aklıma gelince bile onu terk etmek bana zor geliyordu. Hiçbir açıklama yapmadan onu bırakıp gidiyordum. Başlarda sadece öyle takılıyorduk, bedenlerimizi tatmin ediyorduk, bir zaman sonra kendimi ona teslim ettim. Ruhlarımız tatminiydi belki de. Zamanla Cristian'ı sevme başladım. Kalbim onun için bir başka atıyordu, onu görünce kelebek yutmuş gibi oluyordum. İçimde gezinen binlerce kelebek vardı, sanki. Christian beni sevsin istiyordum, belki de bencilce bir düşünceden ibaretti. Aramızdaki ilişkinin bu kadar yoğun olacağını nerden bilebilirdim ki. Bilseydim ondan uzaklara kaçardım. Belki de bu şehre hiç gelmezdim.. İnsan aşktan kaçabilir miydi ki? Benim şu yaptığım aşktan kaçmaktı, ne olacağını bilmeden nasıl yaşayacağımı bilmeden kaçıyordum. Bana karşı en ufak bir duygusu olduğu fark etseydim, onu asla terk etmezdim. Evde seksten başka bir şey yapmıyorduk. Her gece her saat belki de. Onu severken kalbim aşka boyanıyordu. Tenlerimiz her gece buluşuyordu. Kalbimin ona bu kadar bağlanacağını bilmiyordum. Etrafında çok fazla kişi vardı, benim ona bağlanmam doğru değildi. Belki de ona olan hislerimi öğrenince kahkahalara boğulurdu. Sevgili gibiydik, aynı evde yaşıyorduk. O çok fazla zengin olmuştu, ben ise okuldan arta kalan günlerimde bir kafede garsonluk yapmaktan öteye geçememiştim. Bazen çok yoğun çalışıyordu, gece geç saatlerde eve geliyor o zamanlarda buluşan biz değilde tenlerimiz oluyordu. Derin bir nefes aldım, gözlerimi açıp uçağın olduğu tarafa doğru ilerledim. Aklımdan olan düşünceler canımı yakıyordu. Cristian'ı düşünmek bana iyi gelmiyordu. Bu şehri geri de bıraktığım gibi onu da bırakmam gerekiyordu. Son kez geri doğru dönüp baktım. Geride bıraktığım sevdiğim adam için üzülüyordum. Gözlerim doldu, bu zaman kadar hiç yaşamadığım sevgiyi onunla yaşamıştım. Geri dönüp yürüme devam ettim. İnsanlar yanımdan hızla geçiyor, bazen omzuma çarpıyorlardı, sanki ben görünmez biriydim. "EDA!" adımın bağırılmasıyla aniden arkama döndüm. Karşımda Cristian'ı görmeyi beklemiyordum. İnsanlar durmuş Cristian'a bakıyorlardı. O ise hızlı adımlarla bana doğru geliyordu. Geri geri yürüdüm, beni tek bir kelimesiyle durdurmasını istemiyordum. Uzun adımlarla hemen geldi yanıma. Kolumdan tutup beni kendine çekti, sıkıca sarıldı. O koca kollarıyla sarıp sarmaladı, beni. Şaşırmıştım ilk defa bir topluğun içinde böyle bu bir durumdaydık. Bazı kişiler parmaklarıyla bizi gösteriyor bazıları ise telefonlarını eline almış bizi çekiyorlardı. Cristian'ın umrunda değildi. Belki de olanların farkında degildi. Yüzümü Cristian'ın göğsüne sakladım. "Delirdin mi sen? Herkes bize bakıyor, bırakır mısın beni, Cristian." göğsüne ellerimi koyup kendimden uzaklaştırdım. Boyum ondan kısa olduğu için bana yukardan bakıyordu. Boyu bile bana uzaktı. "Asıl sen delirdin mi? Beni bırakıp nereye gidiyorsun? Tek bir mesaj atıp çekip gidecektin öyle mi? Klip çekiminde olduğumu biliyordun." başımı aşağı yukarı salladım. İnsanlar etrafımızda çember oluşturmuştu, hepsi meraklı gözlerle bize bakıyordu. Başımda taktığım kasket için kendimi tebrik ettim. Kasketi yüzüme doğru çekiştirdim. "Cristian bırakır mısın beni? Uçak kalkacak birazdan." kolumu elleri arasından kurtarmaya çalıştım ama sıkıca tutuyordu. "Bu kadar kolay mı senin için gidebilmek? Tam 4 yıldır birlikteyiz, Eda. Ne oldu, neden gidiyorsun? Bilmiyorum bile." gözlerinde olan acıyı yeni fark etmiştim. Bana pişmanlıkla bakıyordu. Çekimden çıkıp buraya mı gelmişti? Oysa onun için çok önemli klip çekimi vardı. Bu kadar önemsiz bir detay için buraya gelmesi ne kadar doğruydu ki. Üzerinde takım elbise vardı. Saçları özenle geriye doğru taranmıştı. "Cristian konuşmak istemiyorum. Sana mesajda her şeyi açıkladım. Biz sevgili falan değiliz, sadece tenlerimizi tatmin ediyorduk." insanlar iyice üzerimize doğru yaklaşıyordu. Hepsi Cristian'la bir resim çektirmek istiyordu. Cristian sanki kimsenin sesini duymuyor, gibiydi. "Bu kadar kolay gidemezsin." kolumu cekiştirmeye başladı. "Cristian herkes bize bakıyor, yarın magazinlerde senin hakkında neler diyecekler kimbilir. Bıraksana benim uçağım kalkacak." kolumu bırakıp bana doğru döndü. Gözlerinden bu sefer öfke vardı. "Magazinde çıkacak olanlar umrumda bile değil. Uçağında öyle, bana bir açıklama yapmadan cehennemin dibine bile gidemezsin. Ya şimdi benimle kendi isteğiyle gelirsin ya da seni zorla götürürüm!" daha fazla kimseye rezil olmamak için yanından yürüme başladım. Başımdaki kasketi daha fazla yüzüme çektim. Yarın magazin sayfalarında boy göstermek istemiyordum. Cristian elimden küçük valizi aldı. Her şeyi böyle umursamaz olması sinirlerimi bozuyordu. Çekilen kameralardan kendimi saklamaya çalışıyordum. Yüzümü Cristian'nın göğsüne doğru çevirdim, elimle yüzümü kapatmaya çalışıyorum. Havaalanından çıkana kadar herkes elindeki telefonu bize doğru tutuyordu. Kapıda bizi bekleyen Cristian'ın aracına bindik, Cristian'ın menejeri Morgan'da arabaydı. "Sen delirmiş olmalısın." bana öfkeyle bakıyordu. "Hatta ikiniz de delirdiniz. Yarınki haberlere nasıl bir açıklama yapacaksınız siz düşünün." şoför arabanın kapısını kapattı. "Kes sesini! Eğer tek bir kelime daha edeceksen arabadan in. Şimdi senin sikik düşüncelerine cevap verecek değilim." Morgan şoför koltuğuna doğru döndü. "Sizin saçma tartışmanızı dinleyecek değilim. Kapıyı aç. Ne konuşacaksanız konuşun. Konuşman bitince de beni ara, Cristian. Halletmemiz gerek çok konu olacak." arabanın kapısı açıldı, Morgan hızla arabadan indi. "Gerekli açıklamayı mesajda anlatmıştım, aslında buraya gelmene gerek yoktu." karşımda oturan Cristian'a baktım. Sanki gözlerinden ateş fışkırıyordu. Bu kadar öfke dolu olmasına bir anlam veremiyordum. "4 yıldır olan aramızdaki şey bir tek mesajla mı bitirmek istedin. Bu kadar kolay mıydı senin için? Senin için bu kadar mı değersizim Eda." aksanıyla adım ağzından farklı çıkıyordu. "Aramızda olan seksden başka bir şey değildi. Bu kadar kolay olan ilişkimiz bu kadar kolay bitebilir. Senin yüzünden uçak biletim de gitti." Cristian başını sağa sola salladı. "Giden uçak paranı ben veririm. Bu kadar önemliyse." camdan dışarı baktım. Bu şehrin ışıkları çok fazlaydı. Benim şehrim değildi, bana göre değildi. "Aramızda aşk diye bir şey yok, Cristian. Neden bu kadar abartıyorsun?" ben seviyordum ama o bana karşı hiçbir şey hissetmiyordu. Eliyle yüzünü ovuşturdu. "İlk gecemizi hatırlıyor musun Eda?" şimdi durduk yere bu neden sormuştu ki. Aklıma o gece geldi. Bir barda tanışmıştı, daha ünlü değildi, bu bizim için daha kolaylık sağladı, aramızdaki çekim o kadar fazlaydı ki başımı dönüyordu, Cristian'nın yanında. Gözlerine baktım, çok öfkeliydi. Bu kadar öfkeli olmasını beklemiyordum. Çevresinde çok kadın vardı, elbette beni unutturacak birini bulurdu. "İlk gözlerine baktığımda gördüğüm şey sende gördün sanmıştım, yanılmışım." ne görmüştü ki? "Bakma bana öyle sana kızmaya kıyamıyorum. Ama şu an sana çok öfkeliylim. Bir anda birçok duyguyu yaşatıyorsun bana." ilk zamanlarda aramızda sadece sevişmeler ve dokunmalardan fazla ileri gitmemiştik. O gece içkinin etkisinden mi yoksa kendimizi çok fazla mı kaptırmıştık bilmiyordum. "O gece olan hiçbir şeyi ben unutmadım. Sen, o gece ilk kez benim olmak istediğini söylemiştin." sanki o geceyi bana hatırlatmak istiyordu. Oysa o gün dün gibi aklımdaydı. İlkimi ona vermiştim, nasıl unutabilirdim ki. Nefesi nefesime değdikçe beni tahrik ediyordu, o gün. Gözlerimi kapatınca o gün gözlerimin önüne geldi. Sadece birbirimizi tatmin ediyorduk, Cristian'ın elleri ilk kez kadınlığıma dokunmuştu, dudaklarım arasından küçük bir çığlık koptu. Cristian geri çekildi. "Canın mı yandı?" ondan başkası bu kadar yakınımda olamamıştı ki. "Bugün çok ileri gittik." elini kadınlığımın üzerinden çekmeye çalıştım, izin vermedi. "Ben artık daha fazlasın8 istiyorum. Dokunmalar bana yetmiyor." nefesi nefesimi kesiyordu. Bakışları dudakları üzerimdeydi. Eli kadınlığımı okşamaya devam ediyordu. İçimden bir şey süzülüyordu, dokunuşu hoşuma gidiyordu. Ona hayır diyecek halde değildim. Dokunuşları beni benden alıyordu. Dişlerimi dudaklarıma geçirdim. Zevkten altına kıvranıyordum. İçimde patlamaya hazır bir bomba vardı, sanki. Ne yapacağını gayet iyi biliyordu. "Artık ne yapacaksan yap. Dayanamıyorum." çok yavaş davranıyordu. İçimdeki ateşi bir an önce söndürsün diye bekliyordum. Çıplak sırtına tırnaklarımı bastırdım. Erkekliği kadınlığımın üzerindeydi. "Kadınlığın... Aman Tanrım! Çok sıkı ve çok sıcak." gözleri kadınlığımın üzerindeydi. Aç gözlerle bakıyordu, odanın içinde ışığı yandığına küfür ettim. Bu halde olmak beni utandırıyordu. "Ben... yani.... ilk defa...." Cristian bakışları beni buldu. Dediğim şey onu şaşırtmış gibiydi. "Bakire misin?" gözlerimi gözlerinden kaçırdım. "Daha önce olmadı." boşta olan sol elini çenemden tutup başımı kaldırdı. Gözlerim yeniden gözlerini buldu. Dediğime inanmıyor gibi bakıyordu. Bir süre sessizce yüzümü inceledi, ne demesi gerektiğini aklından ölçüyor gibiydi. Gözlerinde parlaklığı görebiliyordum, belki de onunda ilk deneyimi olacaktı, ilk defa bakire biriyle ilişkiye girmesi onu heyencalandırmış olmalıydı ki şu anki durumda kalmıştı. Kadınlığımda olan eli bile hareket etmiyordu, benim bakire olmam onu şok etmiş gibiydi. Yaklaşıp dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. Gözlerine koyulaşmıştı, nefeslerini sık alıp veriyordu. İşaret parmağını sutyenimin kupuna takıp yavaşça aşağı çekerek göğsümü özgür bıraktı. Ama sütyenin baleni ve kup kısmının kumaşı göğsümü yukarı doğru itiyordu. Parmağı diğer göğsüme kaydı ve aynı işlemi tekrarladı. Sabit bakışları altında gögüslerim şişmiş, göğüs uçlarım sertleşmişti. Kendi sütyenimle bağlanmıştım. Hayranlık dolu bir sesle, "Çok hoş, " diye fısıldayınca, gögüs uçlarım daha da sertleşti. Göğsüme yavaşça üflerken, elini diğer göğsüme kaydırdı. Başparmağıyla göğüs ucumu kıvırıp uzattı. Kasıklarıma kadar hissettiğim tatlı bir duyguyla inledim. Fena ıslanmıştım. Parmaklarım çarşafı daha sıkı kavrarken, içimden, Ah lütfen, diye yalvardım. Dudakları diğer göğsüme üstüne kıvrıldı ve ucunu çekince, neredeyse sarsıldım. "İlkin ve sonun olacağım, o halde. Benden başka birinin sana dokunmasına izin veremem bu saatten sonra." tenimi istediği için böyle diyordu, sonradan kararı değişecekti belki de. Erkekliğini kadınlığıma doğru ittirdi. Gözlerini bir an bile gözlerimden ayırmıyordu. Acıyla tırnaklarımı sırtına iyice bastırdım, o bu yaptığıma zevk alıyordu, ben ise acı çekiyordum. Daha penisin başı bile girmemişti bu kadar acı veriyor olması beni korkutuyordu. Acı çektiğini anlayınca durdu, bu gece ya çok nazik davranacaktı ya da çok sert olacaktı. Derin bir nefes verdiğimde yeninden penisi ittirdi, zorluyordu ama girmesi daha zor ve uzun olacak gibiydi. Belim kavislendirip başımı geri doğru çevirdim. "Eda!" gözlerimi Cristian'a çevirdim. "Bana bakmaya devam et. Böylece canın yandığında kendimi durdurayım." gözlerimle onayladım. Kendini bana doğru ittirdi, yeniden. Sırtında olan ellerimi daha fazla bastırdım. Kesinlikle tırnaklarım sırtında yara izleri oluşturmuştu. Kendini bir an bana dogru ittirdi. "Ahhh!" acıdan gözlerimden yaş geldi, belim kavislenip hafifçe kalktı. Erkekliği yarısını içinde hissedince derin bir nefes verdim. Daha yarısı girmişti ve canım çok yanıyordu. İçimden ılık bir şey aktığını hissediyordum. Bekaretimi ona vermiştim artık hemde daha yarısında. Ama pişman değildi, bunu yapmayı uzun zaman önce aklıma koymuştum. Bana zevk veren Cristian'la daha da ileriye gitmeyi düşünüyordum. Ve şu an ilerisi durumundaydık. Çok canımda yansa hareketleri çok nazik davrandığını işaretiydi. "Biraz durur musun?" çok fazla canım acıyordu. Gözlerine baktım, devam etmek için onay bekliyordu. Başımı hafifçe sallayınca erkekliğinin hepsini birden içime soktu. "AHHH!" acıyla gözlerimi kapattım, gözlerimden yeniden yaşlar akıyordu. "İyi misin bebeğim?" gözlerimi açtım. Derin bir nefes verdim. Koyulaşmış gözleriyle bana bakmaya devam ediyordu. İçimdeki doluluk artık zevk veriyordu. Ereksiyonunu yavaşça harekete ettirdi. "Ahh!" acını yanında büyük bir zevk dalgası eşlik ediyordu. Ağzımdan çıkan inlemelere engel olamıyordum. Cristian acıyla inlediğimi anlayıp durdu. "Canın yanıyorsa duralım." başımı sağa sola salladım, durmasını istemiyordum. Bunca zaman durmuştuk ama şimdi onunla yaşadığım acıyı zevke çevirmek istiyordum. Ve o zevk bedenimi çoktan ele geçirmişti. "Sadece biraz böyle durabilir misin?" başını olumlu bir şekilde salladı. Benim için ne kadar acıysa onun içinde bu halde durmak zordu, farkındaydım. İçimde acı dalgası geçiyor zevk dalgayı bütün bedenimi ele geçiriyordu. Ereksiyonunu içimde hissetmek içimdeki alev dalgasını daha da genişletiyordu. "Devam edebilirsin." yavaşça ereksiyonunu hareket ettirdi. Kasıkları, kadınlıgımığa değince zevkten kıvranıyordum. İçimde olan alev dalgası patlamak üzeriydi. Erkekliğini daha fazla hissetmek istiyordum. Artık acı bedenimi terk etmişti. Kendimi Cristian'a doğru ittiriyordum, kalçalarımı tutup beni kendine doğru bastırdı. O içimde hareket ederken bende bedenimi hareket ettirerek eşlik ediyordum. Usulca "Artık benimsin." diye kulağıma doğru fısıldadı, sözcükleri baştan çıkarıcıydı. Hızını arttırdı. İnledim, hızını gittikçe ve insafsızca artırarak, acımasız bir ritimle vurmayı sürdürüyordu ve ben de ona karşılık vererek ayak uydurdum. Başımı ellerinin arasına alıp beni sertçe öperken, dişleriyle alt dudağımı bir kez daha çekti. Hafifçe kayarken içimde, daha önce olduğu gibi, bir şeylerin oluştuğunu hissediyordum. O kendini içime itmeyi sürdürürken kasılmaya başladım. Vücudum titreyip yay gibi gerilirken, tenim bir ter tabakasıyla kaplanmıştı. Ah, böyle hissettireceğini hiç bilmiyordum... bu kadar iyi olabileceğini. Düşüncelerim darmadağınıktı. Sadece hissediyordum... Sadece o... Sadece ben... Ah lütfen... Kasıldım. "Benim için boşal bebeğim." nefes nefese kulağıma fısıldadı. Kelimeleriyle çözüldüm ve doruğa ulaşıp altında milyonlarca parçaya dağılarak erkekliğinin etrafında patladım. Boşalırken adımı haykırdı, sertçe abandı ve sonra içimde boşalırken kıpırdamadan durdu. İkimiz de aynı anda yatağa baktık. Çarşaflarda, kaybettiğim bekâretimin kanıtı kan vardı. Utanarak kızardım ve yatak örtüsüne daha sıkı sarıldı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD