2

1562 Words
O gün aklıma gelince bacak aram sızladı. O gün yaşadığım acıyı ve zevki bedenim ve ruhumla birlikte hâlâ hatırlıyordum. Nasıl unutabilirdim ki o sekte bile harika bir adamdı. Tek bir kusuru bile yoktu. Cristian da o günü düşünüyordu. Neden o günü hatırlatmıştı hâlâ anlamıyordum. Gözlerini dikkatle bana dikmiş ne halde olduğumu izliyordu, vereceğim tepkiyi merak ediyor gibiydi. Bacaklarımı birbirine bastırdım. Cristian baştan çıkartan kokusu o gün.... bir an önce kendime gelmeliydim. Onu düşünmek bile kadınlığımın ıslanmasını sağlıyordu. "O gün sana ne demiştim? Sen bundan sonra benimsin dedim. Bunu cinsel anlamda demedim, Eda. 4 yıldır sadece cinsellik için mi beraberdik? Aramızdaki özel çekimin farkında değil misin? Sana olan hislerim çok fazla. Anlam veremediğim bir his. Belki de bunu seksden ileri götüremiyoruz. Ama ikimiz de her şeyin farkındayız. Sen de bu yüzden benden kaçıyorsun. Bana daha çok bağlanmaktan korkuyorsun. Aramızdaki olan şey seni korkutuyor." Cristian'ın anlam vermediği his neydi? O da benim gibi aşık mıydı yoksa? Gözlerine bakmaya korkuyordum. Bakışları içimden geçiyordu, kalbimden geçen her şeyi okuyordu, sanki. Kalbimdeki hisleri görecekti, bir bakışıyla. Kalbim gümbür gümbür atıyordu. "Aramızda olan bir şey yok, Cristian. Biteceğini zaten biliyorduk. Senin içinden geçen şey belki de alışkanlık. Başta öyle takılıyorduk, sen daha fazla tanınmaya başlayınca belki de ünün zedelenmesin diye benimle bu ilişkiyi devam ettirmek istedin. Başka birinin olmasından korktun, çünkü kimseye benim kadar güvenemezdin." sözlerim kalbimi acıtıyordu, bu cümlelerin ağzımdan çıkması yüzüme bir tokat gibi vuruyordu, adeta. "Böyle düşündüğüne inanmak istemiyorum." yeşil gözleri hüzünle bakıyordu. Ona aşık olmam benim suçumdu. Onun kalbime girmesinde bir hata yoktu, kendimi ben kaptırmıştım, Cristian kalbime ben kabul ettim. Cezasını çekmeye de hazırdım. "Bu konuları konuşmak boşuna, Cristian." araba aniden durunca inmek istedim, Cristian kolumdan tutup beni yanına çekti. "Jack arabadan in." şoför hemen arabadan indi. Kapısını sertçe kapanma sesi kulaklarımı inletti. Cristian öfke dolu gözleri bana döndü. "Demek senin için bu kadar önemsizdi." kolumu sıkıca kavramış eline baktım. Bütün öfkesini kolumu sıkarak çıkarıyordu. "Canımı acıtıyorsun." elini hemen gevşetti. Ellerini yüzüne koyup yüzünü ovdu. Çok öfkeli olması beni şaşırtıyordu. Çevresinden benden daha çok güzel kızlar vardı. Hepsi üzerine düşüyordu. Bu öfkesi nedendi? Terk edilme duygusu muydu onu bu kadar öfkelendiren? "Sadece tek bir gece daha birlikte olmak istiyorum. Ondan sonra gitmene izin vereceğim. Hatta uçak biletini bile ben alacağım." ağzım bir karış açık şaşkınlıkla dönüp Cristian baktım o ise bana bakmıyordu. "Bir şey değiştirmeyecek. Çevrende seni tatmin edecek çok kişi var." başını bana doğru çevirdi, yüzünde tek bir ifade bile yoktu. "Tek bir gece istedim, Eda. Ondan sonrası nereye gitmek istiyorsan, gidebilirsin." kalbim sanki göğüs kafesimin içinden ezilmiş, paramparça olmuştu. Arabadan indim, Cristian peşimden geldi. Karşımdaki büyük eve alayla baktım. Neydim ben Cristian için bir fahişe mi? İlk zamanlarda bir apartmandan kalıyorduk. Cristian ünlü olmaya başladığı zaman büyük bir eve geçmişti. O kocaman ev şu an karşımda duruyordu. Hızla eve doğru ilerledi. Son bir gece geçirmek onu unutmaya yetecek miydi? Kapıya ulaştığım da Cristian bekledim. Anahtarı evde bırakmıştım, ona ait tek bir tel dahi kalsın istemiyordum. Birden Cristian yanımda belirdi, pantolonun cebine elini sokup anahtarı çıkardı, kapıyı açıp girmem için elini içeri doğru uzattı. Yanından geçip içeri girdim. Evi ikimiz için çok büyüktü. Ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Eve ayakkabıyla girmek hoşuma gitmiyordu, Türk geleneklerden olsa gerek. Anne ve babamdan nasıl ne öğreniyorsan hayatta da bazen öğrendiklerini uyguluyorsun. Büyük salona geçip tekli koltuğa oturdum. Cristian elinde valizimle içeri girdi, bir köşeye bıraktı elindeki valizi. Başımı geri doğru yasladım. Tahmin ettiğinden çok fazla zorlanıyordum. Cristian bu kadar zorluk çıkmasını tahmin bile edemezdim. Derin bir nefes çektim. Gözlerimi karşıya sabitledim. Cristian elinde bir bardak viski almış gelip tam karşıma oturdu. "Yarın için uçak biletini alsan iyi edersin." elindeki içkiyi tek dikişte bitirdi, yüzünü buruşturdu. Bardağı önündeki masaya bıraktı. "Bu kadar çok mu gitmek istiyorsun. Oysa ben senin bir daha Türkiye'ye dönmezsin diye düşünüyordum. Aileni geride bırakıp buraya gelmiştin. Oradaki insanlar sana acıdan başka bir bir şey vermiyordu. Şimdi ne oldu, Eda?" ailemle aramda bütün sorunları anlatmıştım. Ailede ben sevilmeyen, dışlanan bir çocuktum. Daha 21 yaşımda yurt dışına çıkmak istediğim de hiçbir tek kelime bile etmedi. Bunca senedir ne arıyorlardı ne de soruyorlardı. Artık onların çocuğu olmadığımı düşünüyordum. Aile böyle olmazdı, etrafımda gördüğüm aileler en azından benim ailem gibi değildi. "Artık geri dönme vakti geldi. Ülkemi özledim. Hem ülkeme dönünce ailemin yanına dönmüş olmuyorum. Yine tek başıma olacağım." söylediğim kelimeler çok gücüme gidiyordu. Bir ailenin olması ama onların aslında yanımda olmaması çok acı. "Bu kadar ülkene gitmek istiyorsan tatil için birlikte gidebiliriz." ayağa kalkıp Cristian doğru ilerledim. Dizlerinin üzerine oturdum. Belimi tutup beni kendine çekti. "Beni bırakman böyle kolay olamaz." boynundaki kravatı çıkarmış gömleğini birkaç düğmesini açmıştı. Açıkta kalan göğsüne koydum, ellerimi. "Bir gün herkes ait olduğu yere geri döner. Ben bu ülkeye ait değilim." dudaklarına küçük bir öpücük bıraktım. Boşta olan eliyle yüzüme düşen saçlarımı geri doğru topladı. "Ait olduğun yer benim kalbim. Sana olan hislerimi görmeyecek kadar kör müsün?" bir gün bana karşı hissettiği her şey bitecekti. Gelip geçici bir seksti, bizimkisi. "Seninki sadece alışkanlık Cristian." uzanıp sertçe dudaklarıma yapıştı. Sanki dudaklarımı koparacakmış gibi öpüyordu. Alt dudağımı ısırınca geri çekildim. "Alışkanlık olsaydı eğer çoktan biterdi. Tam 4 yıldır niye birlikteyiz. Alışkanlıklar bu kadar uzun sürmez." göğsüne koyduğum elimi çektim. Açılmamış düğmeleri açmaya çalışırken Cristian elimi tuttu. "Seksten ibaret değiliz, Eda. Tenlerimiz birbirini doyuruyor ya, kalplerimiz?" "Kalbinde olan ne Cristian?" içinde olanları her zaman söylüyordu. Ama bana aşık olduğunu hiçbir zaman söylemiyordu. Sadece beni idare etmeye çalışıyordu. Sorduğum soruyla sessiz kaldı. Dizleri üzerinden kalktım. Salondan hızla çıkıp odama doğru ilerledim. Ne kadar çok birlikte uyusak da ayrı odalarda kalıyorduk, bazı günler. Odanın ışığını açıp yatağa oturdum. Bugün bitsin istiyordum. Artık ruhen çok yorulmuştum. Yorganı kaldırıp içine girdim. Dizlerimi kendime doğru çektim. Kendimi çok yalnız hissediyordum. Keşke ailem birazcık sevgilerini bana gösterseydi. Ya da annem bir kere saçlarımı okşaydı, babam dizlerinde bir kere uyuyabilseydim. Belki de bu kadar sevgiye aç birisi olmadım. Delice Cristian'ın beni sevmesini beklemezdim. Kalbim her defasında daha fazla kırılıyordu, gerçekler biliyor olmak değilde gerçeklerin yüzüme sert bir tokat vuruyor olması canımı daha fazla acıtıyordu. Odanın kapısı açılınca gözyaşılarımı sildim. Sırtım kapıya dönüktü, sırtımdan bir el hissedince kendimi geri çekti. "İçimde olanları anlatamıyorum. Sen de biliyorsun." yüzümü Cristian döndüm. Bu kadar yakışıklı olması şart mıydı? Keşke bir pop star olmasaydı. Etrafından çok fazla kadın olması bir gün onu kaybedeceğimin habercisiydi. Yavaşça ellerimden kayıp gidiyordu, belki de kendi bile farkında değildi. Oynadığı kliplerde her gün başka bir kadınla öpüşüyor olması beni sinir etmeye yetiyordu. Mesleği gereği bunu yapıyor olsa da benden başka kimse ona dokunsun istemiyordum. Birlikte bir kafede bile oturamıyorduk, insanlar 5 dakikada etrafını sarıyor 5 saniye içinden onu benden uzaklaştırıyorlardı. "İçindeki hisleri bilmemize gerek yok. Bitecek olan bir ilişki için konuşmak gereksiz. Son gece istedin, yarın çekip gideceğim. İstediğini yap." onunda birlikte olmayı bende istiyordum. Son kez vedalaşabilirdik. Bir vedayı ikimiz de hak ediyorduk, teni son kez tenime değsin istiyordum. Dudakları bedenimde son kez dolanmalıydı, derince bir nefes bıraktım. Yanına doğru yaklaşıp aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdim. Dudakları dudaklarıma değiyordu. "Senden vazgeçmeyeceğimi bil." dedi ama burdan gittikten sonra hayatına en kısa sürede biri girecekti. O zaman beni çoktan unuturdu. Kollarımdan tutup beni çevirdi, beni kendiyle yatak arasında sıkıştırdı. "Çok güzel kokuyorsun, Eda. Çok tatlı." Burnu kulağımı yalayıp boynuma kadar doğru kaydı, omzumu boydan boya yumuşak ve kuş tüyü hafifliğinde öpücüklere boğdu. Bu işte o kadar iyiydi ki. Bedenim tepki verdi ve dokunuşunun altında aheste aheste kıvranmaya başladım. Karınımın altındaki kaslar gerildi. Üzerimdeki kazağın iki yanından tutup çıkardı. Parmakları ustaca bedenimde dolanıyordu, gözlerini bir an olsun üzerimde ayırmıyordu, verdiğim tepkilerle tahrik oluyor gibiydi. Dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı, yüzümün her köşesine öpücükler konduruyordu. Aşağıya doğru indi, göbeğimin üzerinde durdu, dudakları. Dilini çıkartıp göbek deliğime sürttü. "Ahh" inlemelerime engel olamıyordum. Yatakta kıvranıyordum. Cristian bedenimle oyun oynuyordu. Yüzünü görmek için direklerinin üzerinenden destek alıp aşağıya doğru baktım, Cristian'ın delici bakışları beni buldu. Altında bir mum gibi eriyip gidiyordum. Daha fazlasını istiyordum, içimdeki yangını bir an önce söndürmesi gerekiyordu yoksa bu yangın ikimizi de küle çevirdi. "Ahh... Cris seni içimde istiyorum." dudakları alayla iki yana kıvrıldı. "Çok hızlı ilerlemeyi sevmediğimi sende biliyorsun." gayet iyi biliyordum. Beni istediği kıvama getirmeye çalışıyordu. Kadınlığım zonkluyordu, parmakları pantolonumun düğmeleri yavaşça açtı. Kalçalarımı kaldırdım, pantolonumu çekip çıkardı. Kilodumun üzerinden kadınlığım dokundu. Elimi yatağa bastırdım, küçük bir inleme kaçtı, dudaklarımdan. "Beni terk etmen bu kadar kolay olamaz. Bu zevk aynı zamanda kalbimizin simgesi." dediklerini aklım algılayamıyordu. Gözlerim bir an zevkle kapandı, kilodumu sıyırıp dudaklarını kadınlığıma dokundurdu. Gözlerimi hemen açtım, Cristian'ın izlemek bana daha büyük zevk veriyordu. Onun bana neler yaptığı izlemek beni fazlasıyla tatmin ediyordu. "Muhteşem kokun beni ne hale getiriyor öyle. Tadını seviyorum." Parmakları iç çamaşıma takıp kumaşı esneterek baş parmaklarıyla çekip parçaladı. "Sırılsıklamsın." bana yaklaştı, dudaklarımı dudaklarım üzerinde dolaşırdı, öpmüyor sadece dokunduruyordu. Ellerini sırtıma doğru götürdü, sütyenimin kopçasını çıkardı. Göğüslerimi serbest bıraktı, bakışları bir an göğüslerimi buldu. Gözlerimden bir an olsun gözlerini ayırmıyordu. Doğrulup üzerinde ki gömleği çıkarıp bir kenara attı. Sanki iki yabancı gibiydik, az önce birlikte olacağımızı konuştuğumuz için bunu yapıyor gibiydik. Sessizce onu izliyordum, belki binlerce kez vücudun görmüştüm ama her defasında ilk defa görüyormuşum gibi bakıyordum. Pantolonun düğmesini açtı. Üzerime doğru uzandı, ağırlığını vermiyordu. Ereksiyon tam göbeğimin üzerindeydi, sertliğini hissediyordum. Yatağın üzerinde çarşafa sıkıca tutunmuş elimi kaldırdım. Ereksiyonuna dokundum. "Ahhh..." ağzından küçük bir inilti çıktı. Gözlerini kapattı, pantolonunu aşağıya doğru çektim. Elini elimin üzerine koyup bana engel oldu. Dudaklarıma küçük küçük öpücükler bıraktı. Nefesi dudaklarıma değdikçe sanki içim alev alıyordu. Elleri göğüslerimi üzerinde durdu. Uçlarını okşuyor, sertçe sıkıyordu. Elimi saçlarına geçirdim. Diğer elim ise göğsü üzerindeydi. Pürüzsüz vücudu beni baştan çıkartmaya yetiyordu. Kapının sesiyle ikimiz de durduk.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD