Ateş biraz önce duyduklarının kötü bir şaka olduğundan ve Korkmaz’ın sadece Yılmaz’a oyun oynadığından oldukça emindi. Kardeş olmaları imkânsızdı. Başını eğerek yumruk yaptığı ellerine baktı. Yılmaz’a olan öfkesi şaşkınlığının gerisinde kalmıştı. Buraya Yılmaz’a dersini vermek için gelmişti ama şimdi kendisini bir ağacın sırtına yaslanmış, biraz önce duyduklarının gerçek olmaması için dua ederken bulmuştu. Korkmaz’ın yalan söylemiş olmasını diliyor, içinde ona karşı büyüyen öfkeyi dizginlenmeye çabalıyordu. Korkmaz, onu yıllardır kandırıyor olamazdı. Delirmiş gibi babasını aradığı dönemlerde yanında olanlardan biriydi Korkmaz. Çaresizliğini, öfkesini, çırpınışları ilk elden biliyordu. Bilmesine rağmen susmuş, köşesine çekilmiş ve Ateş’i çırpınırken izlemiş olamazdı. Tanıdığı Korkmaz asla o

