Sabaha kadar pencere önünde sandalye üzerinde oturmuştum. Aralarında sohbet edip, türkü söyleyenleri dinlemek beklemediğim kadar iyi gelmişti. Güneş doğarken sobanın önündeki odunlardan içine atıp kenarda gördüğüm battaniyeyi alıp koltuğun üzerine uzandım. Tamer’in kabuslarıyla dolu rüyalar arasında savrulurken kapının sesiyle havaya sıçrayarak uyanmıştım. İçerisi karanlıktı. Ben ne kadar uyumuştum? Yatarken güneş yeni doğuyordu ama içerisi hâlâ karanlıktı. Sadece birkaç dakika mı dalmıştım uykuya? Kapı tekrar tıklatıldığında yattığım yerden doğrulup kapıya yaklaştım. Yanındaki düğmeye bastığımda içerisi aydınlandı. Duvardaki saat sekizi gösteriyordu. Bütün gün uyumuş muydum? Küçük pencereden dışarı bakınca Saygın’ı görünce kapının kilidini açtım. “Özür dilerim uyuyakalmışım.” de

