4. ÇEKİLİŞ

1376 Words
Havaalanına geldiğimizde ön kontrol noktasını Adişlerimle geçtim. İkisinin de uçağı farklı yereydi ama saatleri aynıydı. Henüz zaman gelmediği için de diğer kontrol noktasını geçmeden kafeye girip oturduk ve birer kahve istedik. Kendi aramızda gülerek sohbetimize devam ederken Adil tuvalete gitmek için yanımızdan kalkmıştı. Başımı Adnan’ın omzuna yatırdım. ‘’Kız arkadaşınla aranız nasıl?’’ ‘’İyi de tatile ailesinin yanına gitti bir ay sonra dönecek ayrı kaldık.’’ Türkiye’de kız kalmamış gibi kendine çekik gözlü sevgili yapmıştı. Aynı iş yerinde çalıştıkları için birbirlerini bulmaları normaldi ama yine de garip geliyordu. ‘’Adil’i hiç gördü mü? Sizi ayırt edebiliyor mu? Malum biz onların ülkelerindeki birbirinden bağımsız olanları bile ayırt edemiyoruz.’’ Söylediğime gülmüştü ama bir önceki sevgilisinden Adil ile ayırt edemiyor diye ayrılmıştı. Seven insan hangimizin hangimiz olduğunu anlar diyordu. ‘’Gördü ve evet bizi ayırt edebiliyor. İzin aldığın bir ara yanıma gel sizi de tanıştırayım çünkü ciddi düşünüyorum.’’ ‘’Olur gelirim.’’ ‘’Maşallah maşallah!’’ diyerek bize bakan teyzeyi gördüm. ‘’Nasıl da benziyorsunuz birbirinize. Karı kocalar birbirine benzer derler ya doğru işte.’’ Adnan konuşacakken ondan önce davrandım. ‘’Değil mi teyzeciğim ikiz gibiyiz işte birbirimizin ruh eşi olduğumuz için yüzlerimiz bile benziyor.’’ Adişimin yanağını sulu sulu öptüm. ‘’Canım o benim canım.’’ Teyze gülerek gittiğinde biz de arkasından gülüyorduk. ‘’Azıcık büyü kızım.’’ dedi Adnan. ‘’Aman bir şey olmaz.’’ Adil geri geldiğinde bir süre daha oturduk sonra hesabı ödeyip kalktık. Kontrol noktasını geçeceklerinde ikisine de sıkı sıkı sarıldım. ‘’Sizi çok özleyeceğim.’’ dedim. ‘’Ama siz beni daha çok özleyin.’’ ‘’Uçağa bindiğim an seni unutacağım.’’ diyen Adil’e dil uzattım. ‘’Ben hatırlarım ama özlemem.’’ diyerek Adnan araya girdi. ‘’İkiniz de pisliksiniz ben de zaten üzülmemeniz için özleyeceğim diye yalan söylemiştim.’’ Adişlerimi yolcu ettiğimde evime geri döndüm. Sadece akşamları vakit geçirmiş olsak da yine de eğlenmiştik. Koltuğa uzandığımda televizyonu açtım ve bir yandan da telefonuma bakmaya başladım. Kaç gündür işte işi yetiştireyim evde Adişlerimle vakit geçireyim derken takipçilerimi ihmal etmiştim. Mesaj kutusuna girdiğimde Tamer’in dün attığı mesajı gördüm. ‘Tanışalım mı?’ Sadece bunu yazmıştı ve gerçekten mesajı atmak için üç gün beklemişti. Keyfim yerindeyse kabul ederim demiştim ve kardeşlerimle geçirdiğim günler keyfimi fazlasıyla yerine getirmişti. ‘Olur tanışalım.’ Yazıp gönderdim. Diğer takipçilerimin attığı mesajlara bakmaya başladım. Çekilişi ne zaman yapacağımı sorup durmuşlardı. Toplu cevap vermek için paylaşım yapıp çizimi bitirdikten sonra çekilişi yapacağımı belirttim. Mutfağa geçtiğimde içecek almak için buzdolabını açınca gözlerimi devirdim. Adişlerimden kalan yemeyeceğim birçok yiyecek vardı. Neyse bozulmadan İrem’e verirdim. İçeceği aldığımda kapağı geri kapattım. Bir tane de cips açıp kaseye boşalttım ve salona geri döndüm. Koltuğa geri uzandığımda ağzıma attığım cipsle telefonumu elime aldım. Tamer telefon numarasını göndermiş mesaj beklediğini açıkça söylemişti. ‘Buradan konuşalım sapık olmadığına emin olunca telefon numaramı veririm.’ diye cevap yazdım. ‘Yaktığım yetmedi bir de süründüreyim diyorsun yani?’ Sonuna bir sürü gülen emoji eklemişti. ‘Sürün kesinlikle umursamıyorum.’ Cipsimi yemeye devam ederken yeni bir mesaj attım. ‘Hesap verme zamanı; Kimsin sen?’ Mesajıma bir sürü gülen emoji atıp sonra uzun bir cevap yazdı. ‘Adım Tamer, Karadenizli değilim ama bence sayılırım. İlkokuldayken buraya taşınmıştık yani yıllardır buranın havasını soluyorum. Olduğun şehre bir arkadaşımın düğünü için gelmiştim. Sahibi olduğum bir kafe var deniz kenarında güzeldir gelirsen misafir ederim. Ev adresin olmak zorunda değil ulaşabileceğin herhangi bir adres verirsen de arkadaşının istediği çayı, fındığı gönderirim.’ İrem mesajı görse kesin kendi ev adresini verirdi. ‘Çayı, fındığı sonraya bırakalım ilerleyen zamanlarda duruma göre bakarız. Karadenizli olmadığına sevindim çekemem öyle sinirini, inadını. Profilimden ne işle uğraştığımı az çok anlamışsındır. Bir modaevinde çalışıyorum ama tabi bana ait değil.’ Mesajlaşmaya devam ederken bir yandan da çizim defterimi açtım ve tasarladığım elbisenin son dokunuşlarını yapmaya başladım. Muhabbeti sarmıştı, ağzı iyi laf yapıyordu ve eğlenceliydi. En son üniversitedeyken sevgili yapmıştım sonra anlaşamadığımız için ayrılmıştık ama hiç kimseye kör kütük aşık olmamıştım. Hoşlanıp, sevsem de aşk kısmına geçiş yapamamıştım. Belki ben de o duygu yoktu belki de doğru kişi karşıma çıkmamıştı. Elbisenin çizimini bitirdiğimde son halinin resmini çekip hesabımda paylaşıp altına açıklamamı yazdım. ‘Hazır yaz ayındayken düğünler devam ederken belki şanslı kişi nişanlanacak biri olur. Pamuk parmaklar klavyeye yapmanız gereken tek şey beni takip edip yoruma istiyorum yazmanız. Lütfen bir kez yazın çokça yazmanız size ek hak vermeyecek beni isimleri toplarken zorlamayın. Şimdiden söyleyeyim seçilen kişiden her ayrıntısıyla beden ölçülerini istiyorum ve kargo masrafını sizlere bırakıyorum. Aynı ilden biri kazanırsa birebir üzerinde deneyerek yaparım. Çekilişe katılmak için üç gününüz var.’ Paylaşımı yaptıktan bir dakika sonra Tamer mesajla, ‘Çekilişe ben de katılabiliyor muyum?’ yazıp sonuna gülücük eklemişti. ‘Hediye etmek istediğin biri varsa katıl.’ yazdım. Ciddi ciddi paylaşımın altına, ‘Ben de istiyorum.’ yazmıştı. Kız kardeşi olabilirdi ya da sevgilisi olabilirdi ama sevgilisi olsaydı benimle konuşmazdı diye düşünüyordum bu yüzden kız kardeşi olmalıydı. Mesajla açıkça sordum. ‘Kimin için istiyorsun?’ ‘Kuzenimin birkaç ay sonra nişanı var olursa ona veririm nişanlanacağı kıza hediye etsin ama kesinlikle torpil istemem.’ ‘Torpil yapmak mı? Hiç şansın yok!’ yazıp sonuna gülücük koydum. Saate baktığımda yatmak için oturduğum yerden kalktım. Cips kasesiyle, içecek bardağını koltuğun üzerinde bırakmıştım ve kulaklarımda Adişlerimin sesini duymaya başlamıştım. ‘Mutfağa götürmek çok mu zor?’ Valla zordu. Düz tembel bir insandım. O bardağa ve kaseye ihtiyacım olmadıkça da o koltuğun üzerinde kalırdı. ~~~~ Akşam eve geldiğimde karnımı doyurmak için patates kızartıp yanına cacık yaptım. Patatesleri içine batırıp yemeyi severdim. Mutfakta oturmuş yerken kapının zili çalınca gidip açtım. İrem gelmişti. ‘’Selam.’’ dediğinde içeri girdi. ‘’Hoş geldin, yemek yiyordum gel eşlik et.’’ dedim. Mutfağa geçmeden önce salonda biriken kaseleri ve bardakları görünce söylene söylene hepsini toplayıp mutfağa girdi. ‘’Kardeşlerinin ardından evi eski haline getirmen uzun sürmemiş.’’ ‘’Aman geldin topladın işte.’’ Elindekileri hızlıca bulaşık makinesine yerleştirip kendine tabak, çatal, kaşık alıp karşıma oturdu. ‘’Yakında içinde patatesler boy verecek.’’ Söylediğine gülüp omuz silktim. Karnımızı doyururken dizüstü bilgisayarını getirip açtım ve sosyal medya hesabıma girdim. ‘’Çekiliş saati bitti onu yapıp sonucu paylaşacağım.’’ ‘’Çekilişi bırak Tamer ile nasıl gidiyor?’’ ‘’Güzel, sohbet muhabbet takılıyoruz işte.’’ ‘’Var mı içinde bir kıpırtı?’’ diye sormaya devam etti. Ağzıma patates kızartması attığımda yüzümde tebessüm oluşmuştu. ‘’Bu kadar kısa sürede sadece mesajlaşarak sevgi olmaz tabi ama biraz hoşlanmış olabilirim. Konuşmaları güzel ve eğlenceli. Bir de dün; Gelsem yüz yüze görüşmeyi kabul eder misin? dedi ben de düşüneyim dedim ama adama daha telefon numaramı bile vermedim.’’ ‘’Hoşlandıysan söyle gelsin yüz yüze daha iyi tanırsın.’’ ‘’Bilmem bakalım.’’ dedikten sonra çekiliş için isimleri alıp uygulamaya kopyala yapıştır yaptım ve telefonumdan kameraya girip videoyu açtım. Çekilişi başlat dediğimde isimler bir süre döndü sonra kazananın ismi belirdi. Videoyu sonlandırdığımda şaşkınca ekrana bakıyordum. ‘’Yok artık şaka mı bu?’’ dediğimde İrem, ‘’Ne oldu?’’ diye dürtmeye başladı. ‘’Çekilişi Tamer kazandı.’’ ‘’Var ya kesin konuşmalarımızı dinliyor bu telefonlar, bilgisayarlar yoksa başka türlü olmazdı reklamlarda çıkıyor ya karşımıza öyle bir şeydir işte.’’ ‘’Öyle ya da değil şimdi torpil mi yaptın diyecek ama neyse ki videoya çektim.’’ Videoyu üzerine eklediğim ses efektiyle paylaştım ve altında ‘Kazanan kişi lütfen bana mesaj atarak ulaşsın.’ yazarak biraz resmi takıldım. Yediklerimizin tabaklarını bulaşık makinesine koydum. İçi tamamen dolduğu için çalıştırıp birer kahve hazırladım ve beraber salona geçtik. ‘’Bak bakalım mesaj atmış mı?’’ diyen İrem ile telefonumu geri aldım. Tabii ki atmıştı! ‘Umarım torpil yoktur?’ ‘Hayır tamamen şans senden yanaydı. Bana kızın beden ölçüleri gerekiyor.’ ‘’Kimin için istiyor demiştin unuttum?’’ ‘’Kuzeninin nişanlanacağı kız için.’’ dedim İrem’e ve gelen cevaba baktım. ‘Seninle aynı boyda muhtemelen elli, elli beş kilo civarı… Sen senin biraz daha kilolu haline göre yapsan da nişanlısına hiç sormasak sürpriz yapsa olmaz mı?’ Ölçü olmadan neye göre yapacaktım ki? Birebir üzerine oturmazdı ama geri çevirmek de istemiyordum. ‘Yaparım ama üzerine tam olmayabilir. Ben biraz büyük yapayım siz terzide tadilatını yaptırırsınız.’ ‘İşin ustası sensin olur diyorsan olur.’ Yazdıktan sonra bir mesaj daha attı. ‘Benim yanına gelmeme ne diyorsun?’ ‘’Kabul et.’’ İrem yandan dürtmeye başlamıştı. ‘’İyi.’’ dedim ve mesajı yazdım. ‘Tamam gel ama pazar gününe denk getir izinli olduğum tek gün o gün.’ Yüz yüze görüşmek dostumun da söylediği gibi daha iyi olurdu. Mesajlaşmaktan hoşlanmıştım ama yine de onu tanımam için yeterli değildi. ‘’Fındık ile çay getirir mi?’’ ‘’Ne taktın sen de fındıkla çaya istiyorsan ben alayım.’’ Gören de hiç bulamıyor sanırdı. İrem gülerek kahvesini içti. ‘’Öyle deme be oradakilerle burada satılanlar bir olmuyor.’’ ‘’Burada satılanlar nereden geliyor acaba?’’ dediğimde gülmüştüm.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD