Paris sabahı uyanmıştı ama Rafael’in malikânesi hâlâ geceydi.
Camdan süzülen ışık bile karartılmış perdelerle boğulmuştu.
Arya, siyah saten sabahlığıyla yürürken, çıplak teni ipeğe hükmediyor gibiydi.
Koridorun sonunda Rafael onu bekliyordu.
Beyaz gömleği yarıya kadar açık, bileklerinde zarif ama keskin hatlı bir saat.
Ellerinde siyah bir kutu taşıyordu.
Kutuyu Arya’ya uzattı.
> “İçinde ne olduğunu sorma.
Sadece giy.
Ve gel.
Bugün sana cezayı ben keseceğim.”
Arya kutuyu açtı. İçinde bir boyun tasması, bir diz üstü çorap, ve… tamamen transparan bir body vardı.
Altına hiçbir şey giyilmemesi gerekiyordu.
Hiçbir şey.
---
Oda: Taş Zeminli Gölge Odası
Zemin soğuktu. Duvarlar, zincir halkalarıyla çevriliydi.
Ortada yalnızca deri bir tabure vardı.
Ve tavanda… bir kanca.
Rafael, Arya içeri girdiğinde nefesini tuttu.
Kadının iç çamaşırsız, vücudu saten transparan içinde titriyordu ama gözleri meydan okuyordu.
> “Senin gözlerin çok fazla konuşuyor Arya,” dedi Rafael, yavaşça yaklaşıp yüzüne dokunarak.
“Ama bu gece, konuşmayacaksın.
Sadece hissedeceksin.
Ve benim istediğim zaman boşalacaksın.”
Arya'nın dudakları aralandı ama bir kelime çıkmadı.
Sanki dili susmuştu.
Ama vücudu... çoktan cevap veriyordu.
---
Rafael harekete geçti.
Onu tabureye oturttu.
Kollarını arkadan bağladı.
Bacaklarını iki yana ayırdı.
Gözlerini bağladı.
Artık Arya’nın dünyasında sadece Rafael’in sesi vardı.
> “Hazırlıklı ol,” dedi Rafael.
“Çünkü bu, sadece bir seks gecesi değil… teslimiyet gecesi.”
Önce dilini boynunda gezdirdi.
Sonra dişleriyle kulak memesini ısırdı.
Ardından… bir kırbaç sesi duyuldu.
Arya, ürperdi.
Kırbaç tenine inmedi — sadece havayı yırttı.
Ama ses… ıslak bir korkuyu tetikledi.
Sonra Rafael, bir parmağını Arya’nın kasığından içeri soktu.
Yavaşça girdi, sonra çıktı.
Ve tekrar…
> “Hazırsın. Ama hak etmedin.”
Arya, gözleri bağlı halde ağzını araladı.
> “Lütfen… Rafael…”
Kırbaç bu kez omzuna hafifçe indi.
Acı değil — uyarıydı.
Ve ardından Rafael’in dili... göğsünün ucunu emdi.
Sertleşen et, Rafael’in dişleri arasında kıvranıyordu.
Sonra Rafael onun üzerine çıktı.
Dizlerini kalçalarına yerleştirdi.
Penisini eline aldı.
Ve gözleri bağlı, kolları arkadan bağlı olan Arya’nın içine sert bir giriş yaptı.
Arya çığlık attı.
Hem hazdan… hem teslim olmaktan.
Rafael, her seferinde daha derin, daha hızlı girdi.
Onu içten parçalarken, yeniden birleştiriyordu.
Parmaklarıyla klitorisini bastırdı.
> “Henüz değil.”
Arya çırpındı, ama bağlıydı.
Ve Rafael’in sesi onu yönetiyordu.
Sadece Rafael’in izniyle boşalabilirdi.
> “Sadece adımı söyleyerek boşalabilirsin.
Adımı çığlıkla bağırmadan bitmeyecek bu.”
Arya, nefesi kesik kesikti.
Bacakları titriyordu.
İçinde kıvranıyordu.
> “RAFAEL!”
“Şimdi!”
“Boşalıyorum! Lütfen—!”
Ve Rafael, içeriye boşalırken, Arya da tüm bedeniyle, ruhuyla boşaldı.
Gözyaşı aktı. Ama bu… zevkten gelen bir gözyaşıydı.
Çünkü bu sefer, yalnızca bedenini değil, ruhunu da teslim etmişti.