📖 13. BÖLÜM – “MOLA YERİNDE KADERİN İLK ADIMI”
Otobüs nihayet fren yapınca herkes aynı anda ayağa kalktı.
Sanki Kapadokya’ya varmışlar gibi bir çığlık yükseldi:
“MOOOLAAAAA!!!”
Derya zaten çoktan koridora fırlamıştı:
“BEN SUCUK EKMEK YİYORUM!
KİMSE DURDURAMAZ!”
Derin koltuğundan kalktı ama gülmekten yürüyemiyordu:
“Derya, molayı sen mi organize ettin?”
Derya ciddiyetle:
“Hayır ama ben yöneteceğim.”
Kübra arkalarında paniğe kapılmış hâlde:
“Derya!
Efe de indi… Bana bir şey söylemem lazım!
Ama ne söyleyeceğimi bilmiyorum!”
Derya kolunu Kübra’nın omzuna attı:
“Kübracım…
Bir kızın mola yerinde kaderle buluşması için tek cümle yeter.”
Kübra heyecanla:
“Ne???”
Derya parmağını kaldırdı:
“‘Merhaba Efe, burada ne yiyorsun?’”
Derin kahkahaya boğuldu.
Kübra’nın yüzü kıpkırmızı oldu:
“Yapamam ben onu!”
Derya ittirerek:
“YAPACAKSIN!
KADERDEN KAÇAMAZSIN!”
MOLA YERİNDE KARŞILAŞMA
Sıcak ekmek kokusu, çay buharı, bağırışlar…
Herkes bir şeyler almanın peşindeydi.
Efe tek başına su alıyordu.
Kübra’nın kalbi yerinden çıkacak gibiydi.
Derya ittirince kız az daha düşüyordu:
“Git! Git Kübra!”
Kübra yutkundu,
1 metre ileri gitti,
Efe’nin yanına yaklaştı…
Ve kaderin o büyük cümlesini kurdu:
“Merhaba… şey…
Su… içiyor musun?”
Derya arkadan saçını yoldu:
“NE DİYORSUN KÜBRAAA!”
Efe güldü:
“Evet içiyorum. Sen?”
Kübra daha beter battı:
“Ben… bazen içiyorum.”
Efe tatlı bir şekilde:
“Su içmeyen var mı ki?”
Kübra sırıttı:
“Ben olabilirim…”
Efe kahkaha attı:
“Sen komiksin ha.”
Uzaktan izleyenler:
Derin: “Bence tatlı oldu…”
Derya: “BAŞLADIK!
Aşkta ilk adım: Absürt konuşma!”
Alp: “Efe’nin zevki iyiymiş.”
Deniz: “Ben de su içiyorum bu arada!”
Derya: “DENİZ! Sen karışma!”
DERİN – ALP SAHNESİ
Derin büfeye doğru yürürken Alp arkasından yetişti:
“Derin… Ayran ister misin?”
Derin şaşkındı:
“Ayran mı?”
Alp gülümsedi:
“Evet… Çünkü göbek atarken çok enerji harcadın.”
Derin:
“Ben oynamadım ki!”
Alp:
“Hı hı… Tabii.”
Derin utandı, gözlerini kaçırdı.
Alp eğildi:
“Düşmeyesin diye… ben bakarım sana.”
Derin’in yüzü kıpkırmızı oldu.
Uzaktan Derya bağırdı:
“ALP!
KIZI UTANDIRMAYI BIRAK!”
Deniz alkışladı:
“Harika iş çıkarıyorsunuz!”
DERYA’NIN KRİZ ANLARI
Derya birden çantasını kurcaladı:
“Ayyy hayır hayır hayır!”
Derin koştu:
“Ne oldu?!”
Derya panikle:
“Ben jalapeno cipsimi otobüste bırakmışım!!!”
Derin sakin:
“Biz sucuk ekmek almaya geldik?”
Derya gözleri doldu:
“Cips benim ruhumdu…”
Alp elinde tabakla geldi:
“Derya, sana sucuk ekmek aldım.”
Derya bir anda dirildi:
“ALP!
Sen meleksin!”
Alp:
“Gitmiyorum ki, Derin burada zaten.”
Derya çığlık attı:
“ALP!!!
DERİN’LE ARAMDAKİ GÖRÜNMEZ DUVARA SAYGI DUY!”
Deniz yerlere yattı:
“Bu ekip… tarihe geçer!”
OTOBÜSE GERİ DÖNÜŞ
Öğretmen bağırdı:
“GENÇLER TOPLANIN!
10 SANİYEDE OTOBÜSE!”
Derya:
“KOŞUN!
KADERİMİZ BEKLEMEZ!”
Kübra yanlarına geldi, yüzü kıpkırmızı:
“Kızlar…
Efe bana ‘komiksin’ dedi.”
Derya sevinçten havaya zıpladı:
“BU AŞK BAŞLAR!
KÜBRA–EFE GEMİSİNE BİNDİK!”
Derin:
“Kübra çok tatlıydın…”
Kübra:
“Ay kızlar ben ne yapacağım…”
Derya sarıldı:
“KADERİNİ YAŞAYACAKSIN!”
Otobüse binerken Alp Derin’e eğildi:
“Ayranı içtin mi?”
Derin:
“Evet.”
Alp:
“Tamam…
Yolda uyursan başın benim omzuma düşebilir.”
Derin şaşkın:
“Niye düşsün?”
Alp:
“Bilmem…
Ben isterim sanki.”
Derin’in kalbi hızlandı.
Derya arkadan bağırdı:
“ALP!
BİRAZ DA BENİ DÜŞÜN!”
Otobüs tekrar hareket etti.
Herkes sakinleşti… ama kalpler değil.
Derin camdan dışarı baktı ve fısıldadı:
“Bu gezinin bir sonu var…
Ama bazı başlangıçlar daha yeni yapılıyor.”
Ve Kapadokya yolu,
o delilik dolu otobüsü
usulca içine doğru çekmeye devam etti.
“Mola Yerinde Kaderin İkinci Adımı”
Otobüse dönmeye çalışan kalabalığın arasından geçerken Derin, bir an Derya’nın çığlık attığını duydu:
“BEKLEEEEYYİİN!
Fotoğraf çekilmeden mola bitmez!”
Derin başını iki yana salladı:
“Derya yine başlıyor…”
Gerçekten de Derya çoktan bir grup öğrenciyi toplamış, eline telefonunu almıştı.
“HERKES SIRAYA!
‘Kapadokya Yolcusu’ pozu vereceğiz.
Kübra sen ortaya, çünkü AŞIKSIN!”
Kübra yerin dibine geçti:
“Deryaaa yeter… lütfen.”
Derya kolundan çekti:
“Sen bu aşkı yaşayacaksın diyorum!
Ben bir şeyi hissedersem olur!”
Derin kahkahayı bastı:
“Derya’nın hissiyat departmanı yine aktif.”
Tam o sırada Efe arkadan yaklaştı.
Kübra’nın nefesi kesildi.
Efe gülümsedi:
“Fotoğraf mı çekilecek?
Ben de geleyim o zaman.”
Kübra’nın elleri titredi.
Derin fısıldadı:
“Kader resmen üzerine düşüyor kızım, kaçma artık.”
Derya onlara baktı, kollarını iki yana açtı:
“Bakın!
Evren ayarlıyor, ben değilim!”
Gamze’nin yerine Derya olduğu için sahne daha da komikti.
Derya kendini sahne yönetmeni sanıyordu:
“Efe sen Kübra’nın yanına, biraz daha yakın…
Hayır hayır o kadar değil, yarım adım!
Evet evet! ŞİMDİ OLDU!”
Kübra kıpkırmızı:
“Derya dur, çocuk rahatsız olacak!”
Efe tatlı bir gülümsemeyle:
“Yok ya, sıkıntı yok.
Hatta… böyle daha iyi oldu.”
Kübra’nın gözleri yuvalarından fırlayacak gibiydi.
Derya sevinçten zıplayacaktı.
Derin fotoğrafı çekti.
Efe, Kübra’ya eğilip fısıldadı:
“Eğer istersen… dönüşte bir tane de ikimiz çekeriz.”
Kübra’nın sesi çıktı çıkmadı:
“Olur…”
Derya sessiz sedasız Derin’in kolunu sıktı:
“BU KIZ GİTTİ!
KÜBRA GİTTİ!
AŞK BAŞLADI!”
Derin kahkaha attı:
“Dur bir sakin nefes al…”
Ama Derya’nın nefes alacak hâli yoktu.
Kıza her şey romantik komedi gibiydi.
DERİN – ALP YAKIN SAHNE
Derin fotoğraf çekerken bir anda omzuna hafif bir dokunuş hissetti.
Arkasını döndü.
Alp.
Elinde iki tane sıcak çay vardı.
“Biri senin.
Soğukta üşüme diye.”
Derin şaşırdı:
“Ben çay sevmem dememiş miydim?”
Alp göz kırptı:
“Sevmesen de içersin.
Çünkü veren benim.”
Derin hem utandı hem güldü.
Derya uzaktan bağırmaya başladı:
“ALP!
KIZI ROMANTİĞE BOĞMAAAA!
DÖNERDE BOĞ!”
Herkes kahkaha attı.
Alp Derin’e doğru eğilip fısıldadı:
“O seni çok koruyor.”
Derin omuz silkti:
“Evet…
Ama bazen fazla.”
Alp yüzüne dikkatle baktı:
“Fazla koruyan güzel insanlar iyidir.
Seni yanlarında güvende hissettirir.”
Derin’in kalbi bir an hızlı attı.
ÖĞRETMENİN SABIR TAŞI ÇATLAR
Tam herkes gülerken öğretmen megafonla bağırdı:
“GENÇLER!
OTOBÜSÜN ÖNÜNDE KÜME OLMAK YASAK!
HAYDİ HERKES İÇERİ!”
Derya alaycı bir selam verdi:
“BAŞÜSTÜNE KOMUTANIM!”
Öğretmen gözlüğünü düzeltti:
“Derya…
Benim sabrım çok doldu.”
Derya gülümsedi:
“Sabrınız doluysa…
bizimle paylaşıp boşaltabilirsiniz hocam!”
Öğretmen brezilya cevizi gibi patlayacak gibiydi.
Derin fısıldadı:
“Derya sus… sus lütfen.”
Derya:
“Tamam sustum.”
…2 saniye sonra:
“Hocam ama—”
Derin ağzını kapattı:
“Hadi yürü!”
OTOBÜSE BİNİŞ – DUYGUSAL AN
Herkes sırayla otobüse dönerken, Derin merdivene adım attığında Alp arkasından seslendi:
“Hey…
İstersen cam kenarı senin olsun.”
Derin döndü:
“Neden?”
Alp hafifçe gülümsedi:
“Güzel şeyleri dışarıdan izlersin ya…
Belki Kapadokya’yı ilk sen görürsün.”
Derin bir an dondu.
Derya uzaktan fısıldadı:
“BU ÇOCUK AŞIK!
BEN RESMEN GÖRÜYORUM!”
Derin otururken kalbi hafifçe kıpırdadı.
Derya yanına oturup omzuna kafasını koydu:
“Kanka…
Ben hissettim.
Bu gezi herkesin kaderini bir tık sallayacak.”
Derin gülerek cevap verdi:
“Derya, sen kaderi sallamayı seviyorsun.”
Derya:
“Kader de beni seviyor bebeğim.”
BÖLÜMÜN SOFT KAPANIŞI
Otobüs tekrar hareket etti.
Işıklar hafifçe loşlaştı.
Herkes sessizleşti.
Efe arkadan Kübra’ya seslendi:
“Dönüşte…
yan yana oturmak istersen haber ver.”
Kübra’nın kalbi gümbür gümbür attı.
Derin bunu duydu, gülümsedi:
“Kübra’nın hikâyesi başladı…”
Sonra camdan dışarı baktı.
Gökyüzü turuncu-mavi bir çizgiyle ufka karışıyordu.
Derin içinden fısıldadı:
“Bu yol…
hepimizi başka biri yapacak gibi.”
Ve otobüs, yavaşça Kapadokya’ya doğru ilerlerken
herkes kendi sessiz kaderine doğru küçük bir adım daha atıyordu.