Çok tatlı bir uykudan yavaş yavaş uyanıyordum. Uzun zaman sonra ilk defa bu kadar güzel ve derin bir uyku çekmiştim. Bütün kemiklerim, kaslarım gevşemiş gibiydi. Tenim bile kendiliğinden ipek gibiydi sanki. Hiç bu kadar dinlenmiş ve yenilenmiş hissetmemiştim kendimi. Bilincim ufak ufak yerine gelirken, saçlarımı okşayan elle yeniden kendimden geçiyordum sanki. Başımın üstüne ara ara kondurulan öpücüklerle beraber içimdeki kelebekler aheste aheste kanatlarını çırpıyordu. Gözlerimi yavaşça aralayıp, kollarımın arasındaki bedenden birkaç milim uzaklaşarak gerindim. Sonra tekrar kollarımın arasına alıp, başımı hafif yukarı kaldırarak saçlarımı okşayan elin sahibiyle göz göze geldim. ‘’Günaydın…’’ dedim nazlı nazlı sonra da çenesine bir öpücük bıraktım. Dudaklarım çene kemiğinin olduğu hattı

