Yusuf… Yusuf’um bana sesleniyordu. İlk sözleri Ebruli’m olmuştu. Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda gözleri hala kapalıydı. ‘’Sevgilim… Yusuf’um beni duyuyor musun?’’ dedim büyük bir umutla. Gözlerim dolmuştu. Gözleri kapalıydı. Sanki sayıklar gibi ‘Ebruli’m’ diyordu sadece. Hemen dışarı attım kendimi. Bir doktor, bir hemşire bulmam lazımdı. ‘’Doktor… Hemşire!’’ diye sağa sola koşturdum. Az önce beni odaya sokan hemşireyle karşılaştım. ‘’Hanımefendi ne oldu?’’ diye sordu. Korkmuştu adamcağız da. ‘’Doktor hanım nerede? Eşim uyandı galiba. Benim adımı sayıklıyor.’’ ‘’Öyle mi? Ben hemen doktorumuza haber vereyim, siz şuraya oturup sakinleşin.’’ dedi. Sakinleş demesi kolaydı. Nasıl sakinleşebilirdim ki? Heyecandan ölüyordum resmen. Koridordaki sebilden bir bardak su doldurdum kendime. T

