1.Bölüm

1086 Words
Hayallerin başlangıcı güzel olur da sonlar her zaman beklenmedik bir şekilde değişir. Ben de hayallerimin azizliğine uğramıştım. Yıllar önce kurduğum hayallerim başıma yıkılmıştı. Oysa ne güzel başlamıştı. O güzel günlerden geriye saf acı kalmıştı. Acım bütün damarlarıma yayılmış beni yataklara düşürmüştü. Yıllar önceydi. İlk aşkım uğruna yıllarımı heba etmiştim. Eskiden akılsızdım onsuz nasıl yaşayacağımı bilmiyordum. Artık akıllandım onsuz çok da güzel yaşanılıyormuş. Onsuz nasıl yaşanılır biliyorum artık. En azından artık aklıma geldiği her an ağlamıyordum. Zihnim yine geçmişe sürüklenmek üzereydi. Bunu kontrolüm altına alarak uzandığım yatağımdan kalktım. Aşağıdan gelen seslerle annem ile ağabeyimin yine tartıştıklarını anlamam uzun sürmedi. Üzerimdeki pijamaları çıkarmadan aşağıya indiğimde annem ile ağabeyimi salonda buldum. Annem yerde oturarak sırtını koltuğa yaslamış, ağabeyim kafasını annemin kucağına bırakarak uzanmıştı. Yine bir kaç alma seansıydı. Yani bu demek oluyordu ki, ağabeyimin acılı çığlıkları ile annemin kız gibi bağırma sözleri yine havada uçuşuyordu. Annem beni fark etmeden bağırmaya devam ederken onları gülümseyerek izlyordum. "Sana kaç defa söylüyorum kız gibi bağırma! Erkeksin ulan sen! Orospi mi olacaksın başıma!" ağabeyimin tekrar bağırmasıyla annem ağabeyime vurarak onu kucağından ittirdi. "Berbere git! Uğraşamam seninle!" Dese bile ağabeyimin berbere gitmeyeceğini biliyordu. "Anne yavaş olsana, oğlun muyum, düşmanın mıyım belli değil!" "Sus konuşma!" Annem tekrar ağabeyimi kucağına çekerken ağabeyim durumundan gayet memnunmuş gibi güldü. "Günaydın," diyerek salona girdim. Annemin bakışları anında beni buldu. "Günaydın Mahira'm. Fırında poğaça var onu da masaya bırak maymun ağabeyinin kaşlarını almakla meşgulüm yanmasın." ağabeym bana bakarak göz kırptığında kafamla onayladım. "Aşk olsun anne, maymun muyum ben? Hani orispiydim." Diyerek anneme takıldı. Aynı anda annemden yine güzel bir tokat yediğinde yerine sindi bu duruma kıkırdayarak mutfağa geçtim. Fırını kapatarak kızaran poğaçaları çıkardım. Tabağa yerleştirdiğimde kısa bir süre sonra annemin hazırladığı masaya babamın ekmek alıp gelmesiyle birlikte oturduk. Küçük bir ailem vardı. Aslında soy olarak baya büyük ve karışık geniş aileye sahiptim ama babamın yıllar önce onlardan ayrılıp İstanbul'a yerleşmesinden dolayı bütün ailemden uzakta büyümüştüm. Küçükken ne kadar kalabalık bir ailede olduğumu hayal meyal hatırlıyordum. Çekirdek ailem annem babam ve benden sekiz yaş büyük abimden oluşuyordu. Dört kişilik güzel bir aileydik. Babam Ecevit Alaca emekli gardiyandı. Annem Ayşe Alaca ise sınıf öğretmenliğinden bu yıl emekli olmuştu. Abim Ferhan Alaca annemin izninden gitmiş sınıf öğretmeni olmuştu. Yıllar sonra kader abimin yüzüne gülmüş bizim mahallenin ilkokuluna atamıştı. Otuz bir yaşında taze bir öğretmendi. Ben ise hemşirelik okumuş bu yıl kpss'ye çalışıyordum. Sancılı geçen dört yılın sonunda nihayet hayallerime ulaşmama az kalmıştı. İstanbul'un en güzel mahallelerinden birinde yaşıyorduk. Küçük iki katlı ahşap bir evde yaşıyorduk. Evimizin hemen arka bahçesini ilkbaharları eker yazı ve sonbaharı hatta kışın bile bahçemizin organik meyve sebzelerinden tüketirdik. Babamın yıllardır sürdürdüğü gazete okuma geleneğiyle geçen güzel bir kahvaltıdan sonra abim ile babam birlikte dışarı çıkarken annem bulaşıkları bana yıkarak gün için altın almaya gitmişti. Küçük şirin mahallemizin geleneği olan altın günlerini küçüklüğümden beri hatılıyorum. Annem ile günlere gider o zaman altınların fiyatlarından yakınan kadınları hayal meyal hatırlıyordum. Şimdi hala altın fiyatlarından yakınanlara güler geçerdim. Mutfaktaki bulaşıkları bitirerek ikinci kattaki bana ait odama çıktım. Abim ile birlikte üst katta kalırken annem ile babam alt katta kalıyordu. Küçük şirin evimiz hepimize yeterliydi. Odalarımızı ayırdığımızda balkonlu odaya geçmem için abimle fazlasıyla tartışmış hatta ilk kez birbirimize saç baş girişmiştik. Tabii abimin ağır yumruğu yüzüme değer değmez burnum kanamış ve soluğu hastanede almıştık. Kavga sırasında abimin burnunu ısırdığımı hastaneye gittiğimizde fark etmiştim. Neyse ki babam bir çözüm bulmuş ve abimin geçeceği odaya da balkon eklemişti. Böylelikle ikimiz daha fazla kavga etmeden son bulmuştu. Odam mahalleye bakarken abimin odası arka bahçeye bakıyordu. Mahallede olan bitenleri keyifle izlerdim. Önce üstümü değiştirdim ardından çalışma masama geçerek test kitaplarıma gömüldüm. On yedi yaşımda aşık olduğumu sanarak hayırsız birinin peşine takılmış birkaç aydan sonra beni yarıyolda bırakıp gitmişti. Toparlanmam uzun sürmüştü. Üniversiteye hazırlandığım senem boşa gitmişti. İki yılımı değer hak etmeyen biri için mahvetmiştim. İki yılda toparlanmış ardından üniversiteyi istediğim bölümle kazanmıştım. Heba ettiğim iki yılın acısını hala yaşıyordum. Bazı insnlar hiçbir şeyi hak etmiyordu. Ve ben bunu geç de olsa anlamıştım. Eski defterimi kapatmış yeni bir sayfaya başlamıştım. Gözüm de gönlüm de artık aşktan yana değildi. Tek gayem mesleğime başlamamdı. Saatler sonra bütün bedenim kilitlenmiş gibi kitaplarımı kapatarak ayaklandığımda annemin çoktan eve geldiğini ve muhtemelen şu an gün için son hazırlıklarını yapıyordur. Mataramdaki suyu değiştirmek için aşağı indiğimde annemi kapı girişinde buldum. "Kızım ben Asiye'lere geçiyorum. Dolapta yemek var acıkırsan ısıtırsın," terliklerini çıkararak ayakkabılarını giydi. Aklına önemli bir şey gelmiş gibi bana döndü. "İlaçlarını yanından sakın ayırma. Bir şey olduğunda-" Sözünü bölerek anneme yaklaştım. "Bir şey olursa hemen seni arayacağım." Annem titreyen acı kahvelerini gözlerime dikti. Uzanıp saçımı okşadı. "Seni çok seviyorum yavrum." Yine gözleri doldu. Kollarımı bedenine sıkıca dolayarak yanağımı omzuna yasladım. "Anneciğim sadece astım hastasıyım. Hem merak etme ölmeyi düşünmüyorum." Annem söylediklerimle benden ayrılarak gözlerime öfkeyle baktı. "Deme öyle şeyler Mahira! Sana kaç defa diyorum öyle şeyler söyleyip de yüreğime indirme!" Terliğine uzanacakken kıkırdayarak annemden uzaklaştım. "Tamam tamam anne." Diyerek mutfağa kaçtığımda arkamdan bağırdı. "Koşma öyle işte!" "Tamam Ayşe sultan." Çıkmadan hemen önce ilaçlarım konusunda beni yine tembihlemeyi ihmal etmemişti. Ve ben, Mahira Alaca yirmi üç yaşında doğuştan beri gelen astım hastalığı olan biriydim. Bu hastalığım istediğim gibi yaşamama asla izin vermemişti. Küçüklüğümde birazcık koşsam hemen krize girerdim. Bu yüzden mahalledeki çocuklara pek katılmazdım. Büyüdüğümde peşimi bırakmayan bu hastalığım ailemin korkulur rüyası olmuştu. Hele ki son yıllarda artan şiddetli krizlerim onları daha da korkutmaya başlamışlardı. Halbuki bu hastalığım o kadar da ciddi değildi. Neyse ki artık iyiydim. Toparlanmış kendime daha iyi bakmaya başlamıştım. Kendime meyve tabağı hazırlayarak odama girdiğimde çalan telefonumu açtım. Açar açmaz öfkeyle bana bağıran sevgili arkadaşım yüzünden telefonu kendimden uzaklaştırarak durulmasını bekledim. "O lanet sınavı zaten geçeceksin! İstedğin puanın cebinde zaten ne diye odana kapanıp duruyorsun!" Biricik arkadaşım Meyra sonunda soluklanmak için durdu. "Nankör köpek! İki gün sonra evleniyorum farkında mısın? Hemen buraya gel ve bana yardım et!" Arkada gelen uğultulara sıkıntıyla iç çekip tekrar devam etti. "Geliyorum Beren. Sen de iki dakika içinde buraya gel." Deyip telefonu yüzüme kapattığında kapanan telefona bakakaldım. Meyra mahalleden arkadaşımdı. İki gün sonra evleniyordu ve şu an evini düzenliyordu. Ahmet ile liseden beri birlikteydiler. Zaten aynı mahallede yaşıyorduk. Bu yüzden aileleri buna hemen onay vermişlerdi. Meyve tabağımı masaya bırakarak telefonumu ile ilaçlarımın olduğu küçük el çantamı alarak evden ayrıldım. Anneme Meyra'ya yardım edeceğimi mesaj atarak hemen evimizin biraz ilerisinde oldan müstakil eve ilerledim. Eşyalar içeri taşınırken Ahmet beni görür görmez elindeki kutuyu başka birine vererek beni karşıladı. "Merhaba Mahira, nasılsın?" Tebessüm ederek yanıtladım. "İyiyim." Diyerek içeriye baktım. "İçeri gir istersen Meyra stresten deliye dönmüş." Meyra'dan bahsetmesi bile yüzünde gülücükler açtırmıştı. "Kolay gelsin," diyerek içeri girdiğimde etrafta onca kişiye rağmen beni hemen gören Meyra sinirle yanıma geldi.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD