İçimdeki acıyı dökemedim ama ağlamak biraz olsun duygularımın üzerimdeki baskısını azaltmıştı. Hafiflemek yerine ağırlaşmış hissizleşmiştim fakat şu an benim için en iyi olan buydu. Azad’ın üzerine ince bir örtü serdiğim gibi onu ağır uykusunda yalnız bırakarak çadırama geçerek gözlerimi kapattım. Bu halde ne yemek yemeyi ne de bir iş düşünebilirdim. Gözlerimi kendi hiçliğime kapattım. . “Çok geç kaldık! Allah seni bildiği gibi yapsın Cevdet! Dağ başında da durmuyorsun!” Nurcan’ın sesiyle irkilerek gözlerimi açtım ve çadırın içinde gözlerimi dolaştırdım. Daha sabah saatleri olmalıydı. Yanı başımdaki hep yanıma almayı unuttuğum telefonu alıp saate baktım. Dokuzu çeyrek geçiriyordu. Kardelen bu saatte uyanmış olurdu. Aramadan önce kendime çeki düzen versem iyi olacaktı. Uza

