Keyifli okumalar. ? Sabah başında korkunç bir ağrıyla açtı gözlerini Ali Asaf. Beyni yerinde parçalanmış gibi ağrıyordu. Eli başına gitti doğrulurken. Bir kolu Firuze'nin başı altındaydı ve üzerine abanmıştı kadınının. Ezmişti kadınını resmen. Beyni yavaş yavaş kendisine gelirken, göğsündeki o iki tepenin ortasındaki vadinin başına bir öpücük kondurdu. İçmişti dün. Hem de öyle böyle değil. Ama sonra ne olmuştu? Acaba ne söylemişti Firuze'ye? Normalde asla sarhoş olacak kadar içmezdi Ali Asaf Karadağlı; ancak bedeni olağan üstü hal ilan etmişti ve içindeki acıyı bastırmak için içkiye vurmuştu kendisini. Ne saçma! Onun ilâcı alkol değil, Firuze'ymişti oysa ki. Kadına sarılışını, o saçlarındaki huzur kokusunu içine çekişini, sonra kalbinin de bedeninin de bir rahatlamaya teslim oluşun

