BÖLÜM 4 – GÖLGELERİN ARASINDA

231 Words
Cezaevinde en küçük kıvılcım, büyük bir yangına dönüşebilir. Deniz bunu gecikmeden deneyimledi. Miraç, içeride yanlış kişilerden borç alan, sonra o borcu ödeyemeyip kavga çıkaran tiplerin başında gelirdi. Bir gün atölyeden dönerken Miraç’ın ağzı yüzü kan içinde koğuşa sürüklendiğini gördü. Deniz istemeden olayların içine çekildi. Miraç o gece ona fısıltıyla şöyle dedi: “Abi… beni öldürecekler… biliyorum. Sen atölyedesin diye iyisin, ama beni bırakmazlar…” Deniz bunu duyunca kararsız kaldı. Çünkü içeride birine yardım etmek, başka birinin hedefi olmak demekti. Fakat içindeki insanlık, onu geri çekmesine izin vermedi. İki gün sonra olan kavganın fitilini Miraç yaktı, patlamasını sağlayan ise Deniz oldu. Koğuşun en köşesinde başlayan kavga kısa sürede büyüdü. Deniz yıllardır içini kemiren öfkeyi ilk kez kontrolsüzce dışarı vurdu. Gardiyanlar geldiğinde koğuş savaş alanına dönmüştü. Deniz disipline gönderildi. Tek kişilik hücrede geçirdiği 5 gün, hayatının en uzun 5 günüydü. Karanlık, soğuk, nemli bir hücre… Bir insanın kendi iç sesinden bile kaçamadığı bir yer. O karanlıkta Deniz ilk kez yüzleşti: “Ben çıkınca ne olacağım? Aynı hataları mı yapacağım?” “Biri beni bekliyor mu? Hayır.” “Peki ben kimi bekliyorum?” Sorular çoğaldı. Cevaplar azaldı. Sonra aklına Kemal’in söylediği bir cümle geldi: “İnsan kendini yeniden yapabilir. Ahşap gibi… kırarsın, kazırsın, düzeltirsin. Yeter ki vazgeçme.” Deniz o karanlıkta bir karar verdi: Çıkarsa marangoz olacak. Ahşapla, kendi hayatını yeniden kuracak. Bu sefer hata yapmayacaktı. Ama çıkıp çıkmayacağı bile belli değildi. ---
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD