46. Bölüm ( Kayıp )

1882 Words
Beren bana bakarken Cihangir abi herkesi içeri sokuyordu . Beren e yaklaşıp " Beren tim benim MİT ten olduğumu bilmiyor . Ben onlarla alaya giderken sende karargaha git ve ne olduğuna bak . " dediğimde kafasını sallayarak eve girdi . Silahlarını alacaktı muhtemelen . Beren gittikten sonra hızla timin yanına gittim. Cihangir abiye bakarak " Abi napıyoruz ? " dediğimde Kaya ab " Alaya geçiyoruz. Aysima , Kayra siz benimle gelin . Diğerleri de Cihangir binbaşı ile gitsin . " dediğinde onaylayarak arabalara bindik . Alaya kadar sessizce gitmiştik . Arabadan inip alay binasına doğru ilerlerken beni birinin aramasıyla hepsi durup bana baktı . Telefonuma baktığımda Beren in aradığını görmemle time " Ben 5 dakikaya geliyorum abi . Siz gidin . " dedim . Onlar onaylayıp ilerlemeye başladıklarında hemen telefonu açıp kulağıma koydum . " Evet Beren ne oldu ? " dediğimde Beren in telaşlı sesi doldu kulağıma . " Aysima Özcan başkan yok . Telefonuna ulaşamıyoruz. " dediğinde şokla ağzım açıldı . Anlamamış bir şekilde " Ne ? Ne diyorsun Beren ? Özcan başkan ne zamandır kayıp ? Helikopterler ne içinmiş ? " dedim . Özcan başkanı o kadar kolay alacaklarına inanmıyordum . Beren telaşlı sesiyle " Helikopterler bazı yakın karargahlara saldırı olmuş . Onlara destek göndermişler . Ama bizimle yeniden iletişime geçeceklerini söylüyorlar . MİT ekibi olarak alaya gelicez . Özcan başkanı kurtarmak için Süleyman albay uğraşıyor zaten diye . Onlara destek olucaz . Daha doğrusu onlar bize destek olacak . Neyse Aysima hazırlan . Üstlerden izin al istiyorsan . Time söylemek için . Çünkü orada MİT ekibinin başı olarak bulunacaksın . " dediğinde alaya doğru ilerleyen adımlarım durdu . " Nasıl yani Beren ? Ekibin bir lideri olmadığını hatırlatmama gerek var mı ? " dediğimde arkadan Metin abinin sesi geldi .Bir kaç hışırtıdan sonra telefon el değiştirirken Metin abi " Aysima aramızdaki en eğitimli sensin . Ayrıca kötü bir durumda sakin kalıp olayı çözmende iyi . En iyi sen lider olursun . " dedi. İtiraz ermek için " Abi ..." dediğimde Metin abi " Aysima itiraz etme . Biz de yoldayız . 3 dakikaya oradayız . Kapıya gelip içeri al bizi . " diyip suratıma kapattı . Niye herkes suratıma kapatıyor benim? Hızlıca telefondan Süleyman albaya bununla ilgili bir mesaj yazdım . Bir kaç dakika cevabı bekledikten sonra Süleyman albay onaylamıştı . Kapıya ilerlemeye başladım . Kapıya geldiğimde siyah bir minibüsün yanındaki askeri gördüm . Hâla yerinde duran askere " Kapıyı aç haberim var " dedim. Asker kapıyı açarken arabaya doğru ilerledim. Arabanın yanındaki askere dert anlatmaya çalışan Giray ı gördüğümde güler gibi oldum. Askerin omzuna elimi atıp " Tanıdığım . İzinleri var . " dediğimde asker onaylayıp çekildi yoldan . Ekip içeri girerken sakin adımlarla arkalarından ilerledim . Özcan başkan kaçırılmıştı . Ama bence tehlikede olan Özcan başkan değildi . Tehlikede olan kişiler kesinlikle kaçıran kişilerdi. Yanlarına ilerlediğimde ekipte arabadan inmişti . Ben önde onlar arkada alaya girdiğimizde herkes bize bakıyordu . Allahtan anlaşılmazdı . Onları Süleyman albaya götürdüğüm düşünülürdü muhtemelen . Harekat merkezine geldiğimizde kapıyı çalarak girdim . İçerideki Kılıç ve Yıldız timi bize bakarken Süleyman albay ile göz göze geldim . Kafasıyla beni onaylarken bir adım öne çıkıp timlere hitaben " Ben MİT ekibinin lideriyim . Zaten tanıyorsunuz. " diyip sırıttım . Ne yapacağımı şaşırmıştım. Tuhaf oluyordu böyle her şey. Derin bir nefes alıp ciddiyete bürünerek yerime oturdum . Ekipteki kızlar da yerlerine otururken erkekler arkamıza geçmişti . Albay ın onayıyla anlatmaya başladım. " Geçen yaptığımız operasyonda ele geçirilen Theo Clark ı size vermiştik biliyorsunuz ki. Bugün ise MİT müsteşarı kaçırıldı. Muhtemelen Theo karşılığında Özcan başkanı takas etmek isteyecekler. Ama maalesef Theo yu vermek söz konusu bile olamaz . Kendisi geçen hafta PÖH lere yapılan saldırıyı planlayan kişi . " dediğimde onayladılar . Kılıç timi hiç umursamamış gibiydiler . Bu halleri canımı yakmıştı . Bu umursamazlıklarının nedeni onlara söylememiş olmam mıydı? Yoksa şu an böyle önemli bir konu ortada olduğu için miydi? Süleyman albay bana bakarak " Bizden istediğiniz ne ? " dediğinde yüzüne baktım. Ne istediğimizi zaten biliyordu . Bana bile haber verilmeden önce Süleyman albaya ortak operasyon için bilgi gitmişti . Ama yinede ciddiyetimi bozmadan " Destek olmanız . Bizimle iletişim kuruşur kurulmaz size söyleyeceğiz . " dediğimde onayladı. Gerilmiştim. Arkamda bir ekibin lideri olup onlar adına konuşmak gerici bir şeydi . Süleyman albay onaylayıp " Üst mevkilerle iletişime geçiyorum. " diyip odadan çıktı . Biz bize kaldığımızda ben Kılıç timine bakmaya ve konuşmalarını beklemeye başladım . Ama konuşan Çağlar oldu . " Aysima ben teröristlere yardım ediyorsun sandığımda yardım ettiğin Beren miydi? " diye sorduğunda kafamla onayladım . Kılıç timinin konuşmayacağını anladığımdan ayağa kalkıp onlara doğru ilerlemeye başladım . Ne yapacağımı anlamış olacaklar ki onlarda ayağa kalkmıştı. Hepsinden önce Kaya abi yanıma gelip bana sımsıkı sarıldı. Gülerek " Zaten tahmin ediyordum. Ayrıca üstlerden izin olmadan bir şey söyleyemeyeceğin için seni suçlayamayız Aysima. Bunu düşünmem bile beni sinirlendirdi abim. " dediğinde güldüm . Asaf abi Kaya abiyi itip " Çiçeğim ya. Ben biliyordum sendeki bu ışığı. Ama gerçeği söyleyeyim ikisini bir arada yürütebileceğini düşünmemiştim. " dediğinde egolu bir şekilde toplu olan saçımı geriye attım. Bu halime Kayra gülerek yaklaşıp " Benim kankam ne kadar mükemmel biriymişte haberim yokmuş. " dediğinde gülerek " Ne sandın yar " derken ne dediğimi fark edip yalancı bir gülüşle " Yaprağım " diyip tamamladım. Cihangir abiye döndüğümde gülerek " Tabi ki haberim vardı fıstığım. " dediğinde Kayra " Aramızdaki hain bulundu. " diyerek işaret parmağıyla Cihangir abiyi işaret etti . Tabi bu hamlesinden sonra ensesine bir tokat yemişti . Kayra'nın bu haline Giray gülerken bende Cihangir abiyle sarılıyordum onu umursamadan . Zaten bizim timden kimse Kayra'nın dayak yemesini umursamamıştı. Mütemadiyen dayak yiyordu zaten bu mal. Cihangir abiyle ayrılmamı sağlayan telefonum olmuştu. Geri çekilip kimin aradığına bakmamla İbo'nun aradığını görmem bir olmuştu. Hızlıca açıp " Bir şey mi buldun İbo? Ya da iletişime mi geçtiler? " diye sordum . İbo " İletişime geçmediler ama Özcan başkanın telefonunun konumunu buldum. Onu haber verecektim. " dediğinde " Özcan başkanın yanında olma ihtimali kaç telefonun? " diye sordum. Aydın arkadan " Sana şöyle diyeyim Aysima. Sıfır sıfır sıfır. Elde var sıfır. Çünkü telefon yolum ortasında ve ilerlemiyor. Muhtemelen fırlattılar. " dediğinde yüzüm düştü. Telefonu kapattığımda herkes bana bakıyordu. Dudağımı büzüp omuz silkerek " Elde var sıfır . " dediğimde onlarında omuzları düştü . Herkes oldukları yere otururken ekipe bakıp " Bahçeye çıkıyorum. Hava alacağım. " dedim ve hareket merkezinden çıktım . Bir süre bahçede oturdum . İçeri girecekken yeniden çalan telefonumla olduğum yerde durdum. Telefona baktığımda Kübra halamı görmemle yutkundum. Telefonu açtığımda kulağıma gelen " Aysima , Özcan nerede ? Arıyorum arıyorum açmıyor. Ona bir şey olması değil mi? Kalbimde nedenini bilmediğim bir ağrı var? " demesiyle ne diyeceğimi bilemedim. Bir süre düşünsemde en sonunda hiç bir şey bilmemesinin daha iyi olacağına karar verip " Hala ne olsun? Hâla intikam peşindeyiz. Özcan başkan da çok yoğundu. Üstlerle toplantıdan toplantıya giriyor. Müsait olunca arar o seni. " dememle karşı taraftan derin bir nefes verme sesi duymuştum. Dediklerimle rahatlamış bir şekilde " Ohh, rahatladım şimdi. Bir şey oldu sanmıştım? " demesiyle Küboş göremesede kafamı eğdim. Halamın içini biraz daha rahatlatıp kapattığımda kafamı gökyüzüne kaldırdım. İnşallah Özcan başkan yalanımı ortaya çıkarmazdı. İnşallah halama dediğim gibi hiçbir şey olmadan bulurduk onu . Özcan başkanın ağzından; Arabayla karargahtan çıkıp eve giderken telefonum çaldı. Cebimden telefonumu çıkarıp baktığımda bilinmeyen numara ile kaşlarım çatıldı. Telefonu açıp kulağıma dayadığımda " Başkanım sizin peşinizdeler. Benim yeni haberim oldu. Theo'ya karşı sizi alacaklar. " diyen nefes nefese Asmin in sesi geldi kulağıma. Hiçbir şey olmamış gibi " Ben halledeceğim Aysima. Yarın bakarım. " diyerek yüzüne kapattım telefonu. Asmin benim böyle konuşmamla ne yapacağını anlamış olmalıydı. N eokur ne olmaz o telefondan kurtulacaktı. Bir süre sonra yavaşça arkama dönüp baktığımda gördüğüm arabayla şöföre döndüm . Sert sesimle " Ne zamandır bu araba bizi takip ediyor ? " dememle şöför gülümsemişti . Şöförde bu işin içindeydi demekki. Araba durduğunda etrafıma baktım. Yerleşim yerlerinden baya uzaktı. Yedek telefonuma yazdığım mesajı ana ekran fotoğrafı yapıp 5 saat sonra açılacak ve konum gösterecek şekilde şöför anlamadan arabaya sıkıştırdım. Kolumun iç tarafına Aysima nın bana aldığı bıçağı gizledim . Silahımı ise çıkarıp koltuğa bırakmıştım. Bu kadar adamın içinden kaçmam biraz zordu silahla. Çünkü bir durduktan 1 dakika sonra önümüze kesilmişti. Ben arabadan inerken diğer arabalardaki adamlarda çoktan inmiş ve silahlarını doğrultmuşlardı bana. Bunu çok umursamadan gülümseyerek " Buraya kadar zahmet ettiniz. Ben sizin ayağınıza gelirdim. Sahibinizde boşu boşuna köpeklerini yormazdı. " dediğimde adamların surat ifadeleri değişti. Bana doğru ilerleyen teröristlerden biri silahını doğrultarak yürü dediğinde omuz silktim. " İnsan gibi rica etmezsen gelmem. " dedim. Adamın buna sabrı yokmuş gibi bana doğru büyük adımlar atıp silahıyla bana vurmaya kalktı. Tabi ben silahını tutup kabza kısmını ona çarpana kadar bunu yapacağını sanmıştı. Acıyla yere düştüğünde elimdeki silahı yavaşça bırakıp üstümdeki hayali tozları alıyormuş gibi yaptım elimle. Yerde burnu kanıyan adam sinirle yerden kalkıp bana ilerlerken en başından beri benden gözlerini ayırmayan adam " Yerine dön gerizekalı. " dedi demin burnuna vurduğuma. Sonra bana dönüp " Lütfen sizde biner misiniz arabaya acaba? " dediğinde istediğimin olmasıyla gülümseyip abartılı bir kibarlıkla " Siz istersiniz de binmez miyim ? " diyerek arabaya ilerledim . Arabaya bindiğimde iki araçta işerlemeye başladı. Şöförü ise ölmeyecek şekilde bir yerinden vurup bırakmışlardı. Benim şöförün hain olduğunu anlamadığımı düşünmüşlerdi. Çünkü abartılı bir şekilde beni korumak için uğraşırken baya hırpalanmıştı. Arabalar giderken etrafı izlemeye başladım. Sonra bundan sıkılıp daha üsttün olana dönüp " Allah düşmanında zekisini ve gururlusunu versin. " dedikten sonra y ve l harflerine baskı yaparak " Eyyy mall! " dedim . " Ben şu an yanımdaki salağın belindeki silahı alıp sana ve bu yanımdaki salağa sıkıp sonra da öndeki ikiliyi öldürebilirim . Sonra da öndekiler anlamdan öne geçip arabayı farklı bir yere sürebilirim. Ayrıca bu nasıl insan kaçırma. İnsan bir el ayak bağlar. Gözü kapatır. Kaçırdıkları adamı filan bayıltır ya . Allah kaçıranında vizyonlusunu ve tecrübelisini versin. " dediğimde adamın yüz ifadesi değilmişti ve bu değişim benim çok hoşuma gitmişti . Yanımdaki ve karşımdaki telaşla ellerimi ve ayaklarımı bağlamaya başladı. Sonra gözümü kapatacak bir bez bulmak için etrafına baktı ama bulamayınca kendi üstüne uzanıp yırtmaya başladı . Bu hamlesiyle yüzümü buruşturup " Senin ter kokunu çekmek zorunda mıyım? Olmadı çorabınla bağla gözümü. " dediğimde bir süre düşünür gibi oldu. Ciddi ciddi düşünmesine bağlı ayaklarımla tekme atıp " Şaka yaptım it. Öyle bir şey yaparsan ellerimin açık olmasına gerek kalmadan can verirsin. " dedim . Adam yine bağlayacak bir şey bulamamış olacak ki camlardaki oedeleri uzanıp sökmeye çalıştı. Bu haline göz devirdim. Bu adam yüzünden hayatımda devirmediğim kadar göz devirmiştim bugün. Bıkkınlıkla oflayıp " Perdeyi sökerek gözlerime bağlayacağına onun yerine perdeyi çekerek dışarıyı görmemi engellesen? " dediğimde elleri durup hızla bana döndü. Dudak bükerek " Sadece bir öneriydi. " dediğimde mantıklı bulmuş olacak ki perdeyi sökmek yerine canları kapatmak için kullandı. Diğer adamlarda aynı şeyi yaparken ben sadece izliyordum. Nerdeyse 1 saattir yoldaydık. Ve benim uykum gelmişti. Esneyerek bağlı ayaklarımı karşımdaki adamın kucağına uzattım. Bu hareketimle ikiside bana dönerken kafamı da yanımdaki adamın omzuna koydum. Adamlar bana tuhaf tuhaf bakarken " Ne! Niye öyle bakıyorsunuz? Altı üstü uykum geldi. " dediğimde karşımdaki adam hızla ayağımı iterek yere düşmesini sağladı. Bu hamlesine kaşlarımı çatıp bir daha uzattım ayağımı. Ve o bir daha ittirdi. Bunu uzun süre devam ettirdiğimde en sonunda adam pes etmişti. Pes etmesiyle bende rahat bir nefes vererek yerimde iyice yerleştim. Uyku şarttı ne de olsa.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD