15. Bölüm ( Elçilik )

1820 Words
Ellerim arkadayken son bir umut koluma bitişik kıyafetimin içinde olan çakıya ulaşmaya çalıştım . Parmaklarım soğuk metale değerken hızla parmağımın kesilmesini umursamadan tuttum ve ipi kestim . Hâla ipte dengede kalırken dışarıdan gelen silah sesleriyle gülümsedim tabi bu gülümseme yeniden gözüm aktarırken silindi ve hızla üstteki ipi kestim . Yere düşerken yine dengemi sağlayıp tek dizimin üstüne düşmüştüm . Dışardaki silah seslerinden dolayı afallamışlardı . İçerde olan 3 kişiden biri olan Şirvan a elimdeki çakıyı fırlattım . Hızla attığım çakı tam kalbine sağlandığında yavaşça arkaya düştü cansız bedeni . Dilimde olan adamın elindeki silahı kendime alıp kafasına sıktığımda sonuncusu yani Şirvan ın sağ koluna döndüm . Elimdeki silahı ona doğrulttuğumda hiç kımıldamadı yerinden . Dışardan gelen sesler azalırken hâla ona bakıyordum . Gözüne kitlenmiş gibi bakıyordum . Mavi gözleri beni kendine çekmişti . Daha dikkatli onu incelerken yavaşça elimdeki silah indi . Arkadan Asel in " Aysima vursana " diyen sitemli sesini duymuştum ama umrumda değildi şuan . Gözlerim dolarken onun da gülümsediğini hissettim . Yüzü tam gözükmüyordu . Sadece gözü gözüküyordu ama onu gözünden bile tanıyabilirdim . Dışardaki sesler iyice azaldığında hızla ona koşup sarıldım . O da kollarını bana sardığında kulağıma fısıldadı . " Gözümün önünde asılcaksın diye o kadar korktum ki güzelim . Bir de seni o ipe asan ben olunca ayrı bir ağırlık bindi üstüme . Şu 2 dakika da aklımdan bin tane şey geçti . Hep ikilemde kaldım ama neyi seçeceğim belliydi . Allahtan senin her zaman planın var . " diyip yerdeki Şirvanın göğsündeki hançere baktı . Gözlerime bakarak fısıltılı bir sesle " Bakıyorum da benim aldığım hançeri yanından ayırmıyorsun " dediğinde kıkırdadım . Gözlerimin dolmasını umursamadan " Asla . O ve ben bir bütünüz . " dediğimde yine bana sarıldı . Ayrıldığında " Seni görmek çok güzel Aysima. Ama mutluluktan dahi olsa ağlama " dediğinde gülümsemem arttı . Silah sesleri kesilip buraya doğru ayak sesleri geldiğinde saçımı öptü " Gitmem lazım " diyip bana baktığında kafamı hafifle salladım . Bunu üstüne o da arkasını dönüp koşmaya başladı . Bir kaç saniye içinde gözden kaybolduğunda hâla aynı yere bakıyordum . Arkadan gelen sesleri fark ettiğimde onlara döndüm . Alperen ve Beyza hem rahatlamış hem de meraklı gözlerle bakarken merak ettikleri şeyin hatta akıllarında olan cümlenin direk ' O adam kim ? ' olduğuna yemin edebilirdim . Timde aynı şekilde bakıyordu . Ama Çağlar ın gözlerinde gördüğüm şüphe bu çocuğun asla akıllanmayacağını bana bizzat anlatmıştı . Ayaklarımın sızısıyla yerdeki Şirvan ın cesedinin üstünde özel işlemeler olan çakımı aldım . Duvarın dizine oturup ayaklarımı salarken daha fazla sızlamaya başladılar . Önümden Çağlar ın " Az önce bir teröristi mi serbest bıraktı ? Yoksa ben mi yanlış gördüm ? " dediğinde kaldım . Bu çocuk akıllanmıyordu . Asla ama asla akıllanmıyordu. İşin tuhaf yanı yaptığı şakaysa komik değil , şaka değilse çok komikti . Kafamı kaldırıp Çağlar a baktığımda Asel " Çağlar kabul edelim . Yanıldık . Hemde çok büyük yanıldık . O da büyük ihtimalle tanıdığı istihbaharatçılardan biridir . " dediğinde kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalktı . Asel e hitaben şaşkın çıkarttığım sesimle " Asel sen çıkartıp kenara koyduğun beynini eski yerine mi koydun ? Yoksa sonunda beynini kullanmaya mı başladın ? " dedim . Sonra Çağlar a dönüp " Darısı Çağlar ın başına . " dedim önüne dönerken sonra bir şey hatırlamış gibi yapıp tekrar Çağlar a bakıp " Ha bu arada demin dediğin şey şakaysa hiç komik değil , ciddiysen çok komik " diyip sinir bozucu bir kahkaha attım . Çağlar cevap vermek için ağzını açtığında Kenan yüzbaşı " Çağlar kes sesini . Ben şuan kesemiyorum ama yoksa ilk fırsatta kökten kesicem " dedi mahcup olduğunu belli eden ama yinede sert ses tonuyla . Bunun üstüne herkes sessizleşirken bende kafamı eğip elime baktım . Çakıyı siyah kabzasının üstünden tutarak elimde döndürüp yeniden incelemeye başladım . Mat simsiyah bir hançerdi . Üstümdeki çıkıntılı ay ve yıldız işlemeleri çok güzel duruyordu . Bıçak kısmıda aynı şekilde simsiyahtı . Ortası eritilmiş ve demirle Gölge yazılmıştı . Benim için çok değerli bir hediyeydi . Ben ve onun dışında kimseye dokundurtmazdım . Yandan gelen sesle oraya dönüp baktım . İçeri giren mit mensublarını görünce rahatladım . Biri yanıma gelirken diğerleri de timin , Alperen in ve Beyza nın zincirlerini çözüyorlardı . Yanımda duran kişiye dönüp onu inceledim . Esmer teni , siyah saçları ve yeşil gözleri vardı . Anladığım kadarıyla en yetkili kişiydi . Yanımıza yandaki adamlardan biri battaniye ve su getirip benim yanımdaki adama uzattı . Adam alıp suyun kapağını açıp ağzıma tuttuğunda yavaşça içtim . Ellerimin hâla titriyordu . Kan kaybından uzun süren nefessizlikten vücudumun dengesi bozulmuştu . Ayrıca boğazım acıyordu. Ama boynumun kırılmaması bile bir mucizeydi . Dengemi kaybetmediğim için kırılmamıştı boynum . Dengemi kaybetseydim ayağımda ki buzu hızla itmeleriyle boynum kırılırdı . Bana su içiren adam " Ben MİT mensubu Hakan BOZKURT . İyi misiniz ? " dediğinde tebessüm ettim . Kafamı hafif sallayıp " Sizin sayenizde evet . " dediğimde o da tebessüm etti . Yandaki adamdan battaniyeyi alıp bacaklarıma örtüp ayaklarıma sardı . Bana bakıp gözleriyle izin istedi . " Ayaklarınızın durumu kötü . İzin veriyorsanız yere basmayın bende sizi taşıyayım ? " dedi sorar bir sesle . Tebessüm edip " Sorun değil " dediğimde kucağına alıp kulaklığa doğru " Çevre güvenliği alın . Dışarı çıkıyoruz " dedi . Hızla kucağında benimle dışarı çıkarken beni bir aracın içine oturttu . Beyza ve Alperen de yanıma otururken tim diğer araca binmişti . Hakan da bizim arabaya binip yandakine sürmesini söyledi . Bana dönüp " Sizi konsolosluğa bırakıcaz . Oradan alıcaklar sizi . Sizin için en güvenli yer orası . " dedi güven verir bir sesle . Ona dönüp gülümseyerek " Her şey için teşekkürler Hakan . Siz olmasaydınız çoktan diğer tarafı boylamıştım ." dediğimde o da güldü . Yani kendimi ipten almış olsamda dediğim gibi tam anlamıyla ipten almıştım . Ama gerisi yoktu. O depodan onlar olmadan çıkamazdık . Araba ile konsolosluğa giderken Hakanla uzunca sohbet etmiştik . 5 yaşından bir kızı olduğundan bahsetmişti . Ayrıca beni tanıdığını da söylemişti . Sağ olsun Özcan başkan beni ona hep övermiş . Bir de zaten onunla kesin bir karar geldiğinde bir operasyona çıkıcağımızdan bahsetmişti . Ama sadece bahsetmişti çünkü Alperen ve Beyza burada olduğu için Detaylı bir şekilde anlatamamıştı . Konsolosluğa geldiğimizde bizi buradaki vekil karşıladı ve hepimize oda verdi . Ben odada kısa bir banyo yapıp çıktım . Havluyla yatağımın üstüne oturmadan yanıma ilk yardım setini aldım . İlk önce ayaklarıma pansuman yapıp sardım . Sonra vücudumda önemli ve ağır yaralara pansuman yapıp üstümü giyindim . Ortak salona gitmek için ayağa kalktığımda ayağımın acımasıyla yüzüm buruştu . Odaya kadar Hakan kucağında getirmişti . Banyomuda oturarak almıştım . Olabildiğince az basıyordum . Ama yinede ağrısı hiç dinmemişti . Tam bir adım daha atıcakken kapım çaldı . Kapıya dönüp " Gelebilirsin " dediğimde içeri Alperen girdi . Ayaklarımın üzerine bastığını görünce hızla yanıma gelip beni kucağına aldı . Gözlerimi pörtletip ona bakarken beni umursamayıp yatağa ilerlemeye başladı . " Alperen evlenmeden olmaz koçum . Önce nikah ama korkma evde kalmazsın ben seni alırım . " dediğimde bana ne diyor bu değişik bakışları atıyordu . Bende ne söylediğimi düşünce kızarmaya başladım . Toparlamak amacıyla " Ben şeyden bahsettim ... şimdi yatağa ilerledin ya ondan yanlış anlama yani " dediğimde kafamı eğdim . Allahım düzeltim derken daha fazla rezil olmuştum . Allah beni kahretmesin . Ağlar gibi bir ses çıkarıp ona baktım . Neyse utanmam geçti . Benim zaten utanmam en fazla 1 dakika . Hayatında görebileceği en utanmaz , arlanmaz , akıllanmaz kişi olabilirim . Yüzünde mutlu olmuş bir gülümseme varken ben o sırada neyden mutlu olduğunu düşünüyordum . Ona gözlerimi kısarak bakıp " Bakıyorum çok mutlusun . Madem mutlusun beni ortak salona götür . " diyip ayaklarımı sallamaya başladım . Ortak salona doğru ilerlerken bende onun saçlarıyla oynayıp konuşuyordum . " Ne kadar güzel saçların var ama hiç yumuşak değil biz sana yumuşatan yağlardan alalım . " diyip saçıyla oynamaya devam ederken Alperen birden durdu . Bana baktığında gözlerinin parladığını görmüştüm . Nedenini anlamayarak hareket etmesi için " İlerle köle . Hadi hadi taşı beni . Ayrıca beni düşürürsen yumruğumdan nasibini alırsın . " diyip yine ayaklarımı salladım . O da ilerlemeye devam etti . Çoğu kişiye göre çok çocukça davranıyordum ama bu benim kendimi gizlene tarzımdı . Hayatının her yerinde ciddi olmayı sevmezdim . İnsanları germek yerine yanımda eğlensinler isterdim . Çoğu zaman üzülsemde , canım acısada gülerek gösterirdim bunu . Daha doğrusu göstermezdim . Ortak salona gidene kadar her gelip geçen bize bakmıştı ama benim umrumda olduğu söylenmezdi . Ortak salona girdiğimizde Alperen derin bir nefes aldı . Bu hareketiyle ona gözlerimi kısarak " Ne oldu ağır mı geldim ? Yorulmuş gibisin " dediğimde kafasını evet anlamında salladı . Bütün herkesin bana baktığını biliyordum ama umrumda değildi . Dediğini umursamayarak " Tamam o zaman indir " dedim . O da yavaşça indirmek için ayaklarımı yere indirmeye başlarken beni konuşmaya devam ettim . " Bende beni taşıyacak başka bir kumral bulurum " dedim sırıtarak . Birden beni sıkıca kavrayıp sinirle bakmaya başladı . Ben hâla sırıtırken o sinirli gibiydi . Bana bakıp " Hangi kumral ? " dedi . " Bilmem daha bir seçenek yok ama ben bulurum " deyip kıkırdadım . Birden ne olduğunu anlamadan Alperen koltuğa oturdu . Alperenin koltuğa oturması kadar normal ne var diyebilirsiniz . Ama sıkıntı bu değil zaten . Sıkıntı benimle oturması . Benimle . Koltuk oturmak . Alperen . Bende devreler yandı . Alperenin kucağında oturuyordum bildiğin . Alperene baktığımda yüzünde memnun olmuş olduğuna dair bir sırıtma vardı . Kalbim daha hızlı çarpmaya başlarken nefes alış verişimi düzenli tutmaya çalışıyorum . Başarıyordum da allahtan . Tabiki salak insanlar gibi şey demicem . Kalbim çok hızlı atıyor . Doktora görünmem lazım . Yani bunun nedeni heyecanlanmam olması daha muhtemel . Ortak salondan çıt çıkmadığını fark edince etrafıma baktım . Herkes başka taraflara bakmaya çalışarak bize bakıyorduk . Zeki şeyler sizi . Aferin öyle yapın da utanmasın benim müstakbel eşim . Alperene bakıp her zamanki utanmazlığımı konuşturdum . Sen misin benimle oynayan . Benimle oynanmamasını gerektiğini öğrenmesi lazım dimi " Seni de anlıyorum Alperen bana dayanamıyorsun ama çok fazla insan içindeyiz . Ama diyorsan ki dayanamam gel odama . Hemen kalk odana gidelim " diyip kolumu boynuna sardım . Alperenin gözleri irileşirken ben sırıtıyordum . Etraftan gülmemek için tuhaf sesler gelirken bu durumdan en çok eğlenen kişinin Beyza olduğunu adım gibi emindim . Alperen iyice kızarırken gülmem arttı . Alperen e göz kırparak " Ne oldu aslan parçası ? Bir kızardın sanki " dediğimde iyice kızardı . Artık kendilerini tutamayıp herkes gülerken Mete yere düşmüştü . Herkes düşen Mete yle daha da gülerken Alperen in kucağından kalktım ve Beyzanın yanına oturup dizine uzandım . Beyza saçımı okşamaya başlarken ben mayışmıştım . Üstüme bir örtünün örtüldüğünü hissederken vücudumdaki ağrıların hafiflemesi ve ağrıları unutmak için uyumaya çalışıyordum . Tabi bunu düşünüp uyuyamasamda Beyza nın saçımı okşaması ve üstümdeki örtü sayesinde ısınmam iyice mayışmamı sağladı . Bilincim kapanırken odadaki hiç kimsenin konuşmaması dikkatimi çekmişti .
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD