Tüy Gibi

854 Words
ŞİMDİKİ ZAMAN Tuvalette dedikodu mu yapmaya devam ederlerken telefonu cebime yerleştirip kabinden çıktım. Ceyda ve Şeyda denen yılanlar aynanın karşısında makyaj yaparken beni görmeleriyle şok oldular. Benim hakkımda konuşurken bana yakalanmış olmaları şaşırtmalıydı tabi ki. Kendilerini hızlıca toparlayıp işlerine geri döndüler. Tek fark sus pus olmalarıydı. Omuzlarımı dikleştirdim, ellerimi kuaş pantolonumun ceplerine yerleştirdim. Kızların yanına iki adımda varıp musluğu açıp ellerimi yıkadım. Musluğu kapattıktan sonra yandan peçete çekip ellerimi kurulayıp ıslanmış peçeteyi çöpe attım. Aynadan yansımamı kontrol edip saten gömleğimi düzeltip " Birincilikle bitirdim. " dedim. Kızlar anlamaz gözlerle aynadan bana baktılar ve " Neyi " dediler aynı anda. Bu iki kız gerçekten de tam bir baş belasıydı. İkisi de aynı zeka geriliğine sahipti eminim. " Bölümümü birincilikle bitirdim. Sandığınız gibi patronun sürtük kızı değilim." dedim yana dönerek onları baştan ayağı süzdüm. Bir kez bile onların giydiği kısalıkta etekler giymemiştim. Olabildiğince bedenimi saklamaya çalışmıştım. Bunu yaparken zarif ve şık parçalar kullanmıştım. Hala da böyleydim çünkü ben mahremiyetime değer veriyordum. " Ceyda her sabah müdürün sandelyesinin önünde diz çöküp ona sakso çekmene rağmen yükselemediysen eğer ağzını sikmesine gerek yok demektir. Demek ki işe yaramıyor. " Sinirden mora dönen yanakları ve ateş saçan gözleri günümü şenlendirdi doğrusu. Sonra yanındakini süzüdüm ve " Şeyda, sözde en yakın iki arkadaşsınız ama o müdüre sabahları sakso çekerken sen akşamları masasında domalıp seni becermesine izin veriyorsun. Sen de hala yükselemediğine göre demek ki sende işini iyi yapamıyorsun." dedim ve elinden düşen rujun fayansa çarpıp yuvarlanmasını izlerken çıkardığı sesin tadına vardım. Aferim bana... İyi ettim. Çok iyi ettim... Normalde arkamdan konuşulanları duysam da sesimi çıkarmazdım. Duymazdan gelmek benim için mantıklı olanıydı. Çünkü ne dersem diyeyim insanlar konuşmaktan vazgeçmeyecekti. Benimle alakalı akıllarında çizdikleri bir profil vardı. Haliyle ön yargıları da... Ben patron kızıydım ve torpille bu şirketteydim. Ne kadar çalıştığımı anlatsam da değişmeyecekti düşünceleri. Bunu bildiğim için benim hakkımda ki düşüncelerini önemsemeyi yıllar önce bırakmıştım. Uzunca bir zamandır kimsenin ne konuştuğu da ne hissettiği de önemli değildi benim için. Aslında bugünde umursamazca davranabilirdim ama Yıldırım denen piçin gelişi beni etkilemiş olmalı. Onu son gördüğümde beni ağlatmıştı. Hala inanamıyorum beni gerçekten ağlatmıştı. Hakkımda yaptığı doğru bir yorum kalbimi kor bıçakla oymuştu sanki. Gözlerimden akan yaşlar beni aciz hissettirmiş, yıllarca saklamaya çalıştığım gerçeklerin yabancı biri tarafından ortaya dökülmesi öfkelendirmişti. Yabancı ve kendini bilmez puştun teki benimle ilgili nokta atışı yorumlar yapmış ve kalbimi kırmıştı. Yıllardır etrafıma ötdüğüm setleri tek dabede yıkmıştı ya helal olsundu... Tuvaletten çıktığımda rahatladığımı hissediyordum. İlk defa birine cevap vermiş daha doğrusu yerin dibine sokmuştum ve bu bana kendimi tüy kadar hafiflemiş hissettirmişti. Oysa ki çizgimi bozmadan sessiz kalmalıydım. Ama itiraf etmeliydim ki rahatlamıştım. Hatta yaptığım ilk laf sokuşumdan heyecan bile duymuştum. Demek ki insanın kendini kısıtlamadan davranması böylesine müthiş duygulara sürüküyormuş, öğrenmiş oldum. Tüm gün masa başında parmaklarım tuşlarda sıkıntıdan patlayacakken saatleri sayıyordum. Alkım'la buluşmalı ve olanları ondan dinlemeliydim. Yıldırım denen dürzünün neden döndüğünü, hastanelerinde ne işi olduğunu deli gibi merak ediyordum. Sonunda saat altı olduğunda hızla bilgisayarı kapatıp, çantamı alıp ayaklandım. Hızla ofisimden çıkıp asansüre yöneldim. Otoparka inip arabama atladım ve otoparktan çıktım. Alkım'ı aradım. Telefonu açmasını beklerken sabırsızdım ve hız yaptığımın farkında değildim. Sonunda telefon açıldığında konuşmasına izin vermeden " Buluşuyoruz. Ben işten çıktım seni alamaya geliyorum." dedim. Alkım'ın kıkırtısı kulağıma ulaştığında gözlerimi devirdim. Eğlenecek yeni konusu vardı tabi hiç kaçırır mıydı ? " Meraktan ölüyorsun değil mi ? " diye sordu gülerken. Evet arkadaşım beni gerçekten çok iyi tanıyordu. Ne de olsa benim gerçek karakterimi sadece o görüyordu. " Evet seni sürtük. Deli gibi merak ediyorum oldu mu ? Şimdi o bedenine göre fazla geniş olan kasanı kaldır ve aşağı in." dedim ve telefonu yüzüne kapattım. Gülme sırası bendeydi çünkü Alkım suratına telefon kapatılmasından nefret ediyordu. Eminim şuan gün yüzü görmemiş küfürler ediyordu bana. Kimin umrundaydı ki ? Oh olsundu... Hastanenin önüne geldiğimde Alkım bir koluna çantasını takmış, kollarını göğsünün altında birleştirmiş, bir ayağını öne atmış topuklularının gücünü kullanarak yeri döver haldeydi. Tırsmadım desem yalan olur. Yine de üste çıkacaktım... Arabayı önünde durdurduğum da çalım sata sata arbaya bindi. Kızın arkaşıydım ama sevgilisi gibi trip yiyordum. " Bir daha suratıma telefon kapatırsan eğer seni fena yaparım zilli." dedi yalancı bir öfkeyle. Arabayı çalıştırıp yola koyulduğumda aklımda Yıldırım denen dürzü dönüp duruyordu. " Bırak şimdi bunları neden gelmiş." diye sordum. Alkım " Seni pek özlemiş ondan gelmiş yunan tanrısı." dedi gözlerini baya baya. " Sana şimdi elimin tersiyle bir arparım amele sümüğü gibi cama yapışırsın " dedim. Alkım yüzünü buruşturup kusar gibi yaptı. Aman pek de naif hanfendi. " İğrençsin." dedi. ve devam etti." Bizim hastanenin siber güvenliği ile ilgili yardıma gelmiş. Babam pek övdü. İnan dilinden düşmüyor sabahtan beri. Hele annem.." başını cama yaslayıp " Sabahtan beri Yıldırım dinlemekten kusacağım artık." dedi. Ben de sonunda Alkım'ı köşeye sıkıştıracağım anı yakalamışken saldırdım " Sinan o gelmiş mi ?" Suratı asılınca endişeyle arabayı kenara çekip dörtlüleri yaktım. Başımı Alkım'a çevirip cevabını bekledim. " Gelmez olaydı Lavinya. Gelir gelmez kadınlar tuvaletinde kadının birini becerdi ve ben oradaydım. İnanabiliyor musun ? Tuvalette biri var mı diye bakma gereği duymadan kadını fayansa yaslayıp becerdi. " dedi yanağını göz yaşları ıslatırken. Gözlerimi sımsıkı yumup koltuğa yayıldım. Alkım'a nasıl yardımcı olacağımı bilmiyordum. Yıllardır Sinan denen adamı unutamamıştı ve ne kadar adamla çıkarsa çıksın yapamıyordu...
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD