"Ben ona bir şey yapmadım...Ben bunu hak edecek ne yaptım?" Hıçkırıklarım sözümü keserken iç çekişlerim dudaklarıma asıldı. "Bunu bana neden yaptı?" Ne diyeceğini bilemez halde bana bakıyordu kadın. Ne diyebilirdi? Sahi oğlu adına özür mü dilemeliydi? Özürle geçer miydi? Kadının gözlerinden inci taneleri kadar parlak yaşlar, toplu bir şekilde akmaya başladığında kollarını bana sarıp, saçlarımı okşadı. Omuzlarına binen yüklerin arasına bende karışmıştım. Kadın kızını kaybetmişti, kim bilir daha neler yaşamıştı, şimdi bir de benim ağıtlarım bir apolet misali asılmıştı omuzlarına. Uzun bir süre sonra Alaz'ın annesinin göğsüne başımı yaslamış, iç çekerken buldum kendimi. Kadın yorulsa bile belli etmemiş ağır başımı taşımış ve saçlarımı okşayan ellerini üzerimden bir saniye olsun eksik

