Buradaki oyun kurucu bendim. Ve ben ne dersem o şekilde hareket etmek zorundaydı herkes. Küçük yılan bunun farkında değilse bile çok geçmeden farkına varıp benim emrim altında titreyecekti. Yalnız kaldığımız ringde dalga geçercesine yumruklarımı savurmaya başladım. Geri adım atıp hücumda bulunmak için an kollayan taktiğini daha ilk adımında fark etmiştim. Ona göre karşılık verip bacaklarımla bacaklarına vurarak engel oldum bir süre. Yumruklarının agresifleşmesini ve o kusursuz kontrolünü yerle bir etmek için sabırla bekliyordum. Bunun için de baya zaman geçmesi gerekecekti. Öğlen yemeği saati gelene kadar kedinin fareyle oynadığı gibi oynadım. Saat tam o iki olunca salondaki kızlara bağırdım. “Herkes çıksın ders bitti.” dedim karşımda ter içinde kalmış küçük yılanın

