Sarp Soylu Kapıdan içeri adımımı atar atmaz kesif bir karanlık çarptı yüzüme. Dışarıdaki sokak lambalarının soluk ışıkları altından geçip yer altındaki dünyaya ayak bastığımız gibi boku yediğimizi anladık. Tabii Tayfun ve Gümş dışında. Onlar ıslık çalarak akmışlardı. Biz üç sefil ise görmemiş gibi kulübü inceliyorduk. Benim kızlarla pek işim yoktu Gurur babasının eline koz vermemek için gelmemişti Bilal ise anasının hayırlı evladıydı. Tavandan sarkan mor ve kırmızı neonlu şeylerin altından geçip oturacak bir yer bakmak için yürüdük. Neon ışıklar duvarlara dalgalı gölgeler yansıtırken her şeyi bulanık, hareketli bir rüyaya dönüştürüyordu. Kulaklarımı davulun ritmiyle titreyen basslar doldurdu. Müzik göğsüme bir ağırlık gibi çöktü; buraya ne bok yemeye geldim ben? Sağı

