Ecrin Ergani Unutmak için zaman ve biraz da yalnızlık gerekiyordu. Zaman yoktu çünkü geçmek bilmeyen artçı şokları içinde gözlerimi kapatıp dört saat sonra açmış ve kahvaltıya indiğim gibi otuz metre ilerdeki adamın bakışlarını yüzümün her yerinde hissedip bakmamak resmen kaçmıştım. Yoğundu. Tüylerim bile ürpermişti görmediğim adamın bakışlarını hissederken. Kahvaltımı onu hissetmemiş gibi yaparken lokmalarım boğazıma dizilmişti. Bir kere olsun yüzüne bakmadan çıkıp kızlarla poligana indik. Fakat kapıdan içeri girmesini beklediğim Tayfun üsteğmenin yanında Soylu yüzbaşını görerek bakışlarımı en uzağa diktim ve soğuk havayı içime çektim. Tayfun üsteğmen karşımıza geçip ellerini arkasına attı. “Günaydın asker!” “Sağ ol!” dedik kızlarla hep bir ağızdan. “Ra

