Sarp Soylu İnatçı. Aç. Ve hasta. Parmaklarını yalayarak yediği etle dişlerimi sıktım. Herkesin içinde parmak yalamak mı? Sinirle başımı iki yana sallayıp közdeki patateslere gözlerimi diktim. Biz burada patates yerken küçük yılan kokusuyla başımızın döndüğü eti midesine indiriyordu. Hem de üstelerine baka baka eti kemiğinden ayırıp dolu dolu ağzına atarak.. Beni sinirlendirmemiş olsaydı bu inatçı haline gülerdim. Kızlara eğitim verdiğim sırada ne zaman bayılacak diye beklemiştim açıkçası. Kağıt gibi bembeyaz kesilmiş yüzü çukurlaşmış gözleri birkaç günde zayıflayan bedeniyle dik duramıyordu bile. Onu itip git demeseydim daha kötü olacaktı. Ama ormana doğru yürümesini beklemiyordum. Ormanda düşüp bayılacağını düşünürken kan içinde çıkıp elindeki tavşanı ateşe yerleştirme

