Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte odaya bir sessizlik hâkimdi ama bu sessizlik içimdeki fırtınayı dindirmiyordu. Gözyaşlarım hiç durmamıştı. Gözlerim kıpkırmızı, şişmiş ve yanıyordu. Ama içimdeki korku, acı ve çaresizlik, ağlamaktan daha güçlüydü. Vladimir’den hiçbir haber alamamak, içimi kemiren bir kurt gibi beni yiyip bitiriyordu. Kızımın da hissettiğini biliyordum. Bütün gece huzursuzdu. Minik ağlamaları, kıvranmaları, onun da babasının yokluğunu ve benim ruh halimi hissettiğini açıkça belli ediyordu. Nagihan mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu ama yüzünden endişe okunuyordu. Her an bana bakıyor, göz ucuyla beni kontrol ediyordu. Koltuğa çöküp kalmıştım. Kızım kucağımda, huzursuzca kıpırdanıyordu. Gözlerimi bir noktaya dikmiş, hareketsizce Vladimir’i düşünüyordum. Neredeydi? Ne durumdayd

