Genç adam artık hayatında istediklerini gerçekleştirmek için sahip olması gereken paraya yarın akşam atacağı imza ile kavuşacaktı. O yüzden gelinin kuzenleri tarafından hazırlanan bekarlığa veda partisi zımbırtısına katlanıyordu. Onun dışında herkes zil zurna sarhoş ve kendinden geçmiş bir şekilde eğleniyordu ama damadımız onlara mukayyet olmakla uğraşıyordu. Kesinlikle dürüst bir adam olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz, aslında çapkınlıkta hepsinin alfa köpeği olurdu ama evleniyordu. Müstakbel karısı çok kıskanç olduğundan ve düğüne son gün kala; beş ay gibi bir süre performans göstermemişken şimdi tutupta bu gece bir saçmalık yapmanın bir alemi yoktu herhalde dimi? Sonuçta Boğaziçi bitirmese de bunu düşünemeyecek kadar da ahmak değildi herhalde. Tabii bilmiyordu ki barın önünde hayatını karartacak kadının olduğunu ve her bir kadehte evlilik hayallerine kara bir çizik attığını...
Nehir ise bugün sayısını unuttuğu kaçıncı sevgilisi tarafından terk edilmesini içerek kutlamaya ve evlilik fikrine veda etmeye gelmişti bu gece bara ama ne talihsizlikti ki görünüş olarak hayallerindeki insanın bekarlığa veda partisini kutluyordu. Bu ne büyük bir kadersizlikti. Üstelik adam eğlenmek yerine tamamen arkadaş grubuna mukayyet olmakla meşguldü. Bu gecede bile karısına ihanet etmeyip oldukça sıkıldığını belli eden tavırlar sergiliyordu. Ne şanslı kadınlar vardı, hem yakışıklı hem dürüst bir adamla evleniyordu.
Kendisi neden hayalindeki adamla karşılaşmıyordu? Oysaki Murat'ın onu sevdiğine gerçekten inanmıştı. Zengin ve güzel bir oyuncu tutup onun üzerine yem olarak attığında bu defa olduğuna o kadar emindi ki ne yazık ki, Murat'ın onu o kızla birlikte olarak aldatmasına kadar kız da tam bir kaltak çıkmış ve nişanlı bir adamı rolünü çok iyi yapmasının ötesinde ayartmıştı...
Nehir saat ilerledikçe daha çok içmişti ve zaten alkole dayanıklı olmayan vücudu daha fazla direnç gösteremiyordu. Geceden beri onu gözetleyen bakışlar ise kızın aşk acısı çektiğini anlamış ve onun iyice kıvama gelmesini beklemişti. Kız sarsak adımlarla tuvaletten çıkıp eve gitmek için masasına ulaştığındaysa avına yaklaşan bir kaplan sinsiliğiyle kıza yaklaşmış ve tam düşeceği anda belinden kavrayarak onu desteklemişti.
"Yardımcı olayım size."
Nehir ne kadar sarhoş olsa da sarhoşken bir erkeği yanına yaklaştırmaması gerektiğinin farkındaydı.
"Kendim halledebilirim" soğuk bir ses tonu ile kollarını kavrayan sıkı kollardan kurtuldu ama bir kez daha yalpalayınca aynı kollar tekrar daha sıkı bir şekilde varlığını hissettirdi.
İçinden kendine bu kadar içtiği için kızarken, adamın onun üzerinde kurduğu hayalleri belli eden erkeksi sesi kulaklarında tekrar canlandı.
"Hadi ama ikimiz birlikte çok eğlenebiliriz."
Nehir bir kaç saniye gücünü toplayıp ters bir hamle ile adamı ittirdi. Genç adam beklemiyor olacaktı ki arkasındaki masaya çarpıp yere yuvarlanmaktan son anda masalardan birine tutunarak kurtuldu. Nehir'in onu böyle ittirebilmesi çok iyi spor yapmasından kaynaklanıyordu. Ama adam bu defa öfke ile tekrar elini kavradı.
"Bana bak huysuzluğun sırası değil.''
Nehir kendini susturmayı bırakıp "S*ktir git seninle hiçbir yere gelmiyorum" demesinden sonra yan masadan yumruğunu sıkarak onu izleyen Tarık'ın artık kendine hakim olamayacağı ortadaydı.
Tarık ilk anda ikisini sevgili zannetse de kızın davranışlarından adamı tanımadığı ve başının belada olduğunu anlaması uzun sürmemişti. İçinden bir ses bırak ne hali varsa görsün bu kadar içmeseydi dese de o kadar vicdansız değildi ve adamın kıza sarf ettiği cümlelere tahammülü kalmamıştı.
"Bırak kızı!"
"Yürü git eğlenmene bak, yoksa yarınki düğününe damatlık smokini ve dağınık bir suratla çıkarsın."
"Sen mi dağıtacaksın." diyerek adamın üzerine yürüdü. İki tarafın arasında kalan Nehir şaşkınlıkla onlara baktı. İki adam onun için kavga edecekti, başına saplanan ağrıyı eli ile bastırıp etkisini azaltmaya çalışarak tekrar konuşmayı denedi.
"İkinize de ihtiyacım yok, defolun."
Kimse onu sallamamıştı çünkü bu iki erkek arasındaki kavga kız yüzünden çıkan bi kavgadan daha fazlasını yansıtıyordu. Kimse bana karışamaz yada kimse bana müdahale edemezdi ve aynı anda çıkan kavgada yumruklar birbirine karıştı...
Tarık adamı benzettiğinde, kızın masada hiçbir şeyden habersiz sızıp kaldığını görünce içinden kendine saydırmadan edemedi.
"Ulan kim derdi gecelerin hızlı adamı Tarık'ın bir kızı koruduğunu hatta bekarlığa veda partisinde böylesine seksi bir varlığa sadece yardımcı olduğunu. Bu evlilik denen olay gerçekten erkekleri değiştiriyordu."
Ayrıca Tarık bir kızı sadece yatağa atmak için iyilik yapardı. Bu gece arkasını dönüp gitmesi gerekirken nasıl oluyordu da haritaya dönmüş suratına ve Ceyda'ya nasıl hesap vereceğini düşünürken bu kıza arkasını dönüp gidememesini anlamıyordu.
Onca gürültüye rağmen uyanmayan kızı sert bir şekilde dürttü.
"Kalk bakalım kapatıyoruz, evine."
Kız yüzüne gelen siyah saçlarını geri atarak gözlerini ona diken mavilerin derinliğine çevirdi gözlerini. Ama onu dürten kişi garson değil yakışıklı bir adamdı ve suratında açılan yaraların ve dudağının kenarından sızan kanın bile gölgeleyemediği bir yakışıklılıkla ona bakıyordu.
"Ben giderim." dedi onu sarhoş kafayla iyice kendinden geçiren adama bakarak. Yerinden kalktığı anda ise yere gürültülü bir şekilde yıkılması bir oldu.
"Hay Allah'ım ya!" diye homurdanan Tarık, kızı yerden hiç de nazik olmayacak bir şekilde kaldırıp barın dışına çıkarttı.
Nehir'in yüzüne gelen soğuk hava ile midesindeki yangın çarpışınca içindeki bulantı yemek borusunu da yangınına dahil ederek yukarlara çıkıp kusturdu.
Tarık kızın üzerine yayılan kusmuğa bakıp öfkeyle saçlarını geri attı. "Başıma bela olmak için mi içtin bu kadar yalnız başına?" diye söylenip kızın üzerinde ki kusmuk olan kahve ceketi çıkardığında gözlerinin ferini oynatmaya yetmişti.
Kızın soluk yeşil büstiyerinin açıkta bıraktığı göğüs dekoltesinden göbeğine kadar uzanan kasın güzelliği karşısında aklı onu terk ederken düşüncesizce işaret parmağını o ince çizgide elinin tersi ile kat ederken alevlerin içinde kalmışçasına yandığını hissetti. Şu ana kadar seksilik adına her şeyi keşfettiğini zannederken bu, hayatında görüp görebileceği en seksi şey olarak hafızasında yer ediyordu. Gözlerini, gördüğü şeyin gerçekliğine inandırmak için birkaç kez kırpıştırdığında aklına gelen şey ile parmaklarını üzerinde tuttuğu ateşten uzaklaştırdı.
"Evleniyorsun yarın, ayrıca kız sarhoş." diye birkaç kez kendi kendine tekrarlayıp harekete geçen hormonlarının düzene girmesine izin vermek için bakışlarını güçlükle caddeye çevirdi.
Nehir ise tenine değen parmakların tenini parçalayıp midesine indiğini hissetmişti. Mavi gözlerin koyuluğa dönen her saniyesinde içinde şimdiye kadar varlığını dahi bilmediği bir arzu, adamın dudaklarına dokunma isteği ile kavrulmaya başlamıştı, ta ki ona bakan bakışların üzerinden kalkıp başka yöne çevrilinceye kadar. İşte o an hissettiği şey yüzünden büyük bir utanç duydu. Adam ona sadece yardım etmek isterken bu da nesiydi ki...
Onu tutan ellerin hapsinden çıkıp birkaç saniye olduğu yerde baş dönmesi ile mücadele etti ama adamdan yayılan koku temiz hava ile harmanlanıp midesindeki boşlukta çarpışıp ayakta durmasını zorlaştıran şiddetli bir vurguna yol açıyordu. Periyodik olarak bu tekrar ederken sadece dönen şeyin kendinden ibaret olmadığını bütün cisimlerin ve şekillerin bir kasırgaya kapılıp etrafında daireler çizerek ona doğru yaklaştığını ve birkaç saniye sonra onu da içine aldıktan sonra kasırganın karanlığında kaybolduğunu hissetti. Tarık dibindeki hareketliliğe başını çevirdiğinde kızın tekrar yerde olduğunu gördü.
"Offfff bu ne ya!" diye sinirle homurdanıp kızın yüzüne birkaç küçük tokat attı ama kız bayıldığı için hiçbir şeye yaramamıştı.
"Bir bu eksikti." diye söylendi. Ne yapacaktı şimdi? Eve götürse Ceyda onda olabilirdi, otele götürse birilerinin onu bu kızla görmesi her şeyi berbat ederdi. Sakinlikle birkaç kez gözlerini yumup açtığında kızın altından ucu gözüken çantasını gördü ve hemen çekip aldıktan sonra içinden telefonunu çıkardı. Şifre olmamasına dua ederken telefonun çalmaya başlaması bu gecenin tek iyi olayıydı.
Telefonu kulağına götürüp Lili çağrısını cevapladı.
"Alo!!!"
Karşıdan birkaç saniyelik sessizlikten sonra cevap geldi :
"Alo Nehir?"
"Merhaba hanımefendi, Nehir çok içtiği için sızıp kaldı. Onu evine bırakmam lazım adresini biliyor musunuz?"
Lili'den uzunca bir süre cevap gelmeyince Tarık tekrar konuştu:
"Alo!!!!"
"Şey siz kimsiniz, neredesiniz?" diye soran kıza tahammül etti tekrar Tarık.
"Ben Tarık, Reine Club'un önündeyiz. Şimdi arkadaşınızın adresini söyler misiniz? Yarın evlenecek bir adam olarak bu gece yeterince saçmalık yaşadım."
Lili arkadaşının adresini söylediğinde içi hiç rahat değildi. Birkaç kez telefonla arkadaşını aradı ama Tarık bu kızla ve telefonla uğraşmak istemediği için aramaları cevaplamadı.
Kızı arabasına atıp, arkadaşının tarif ettiği evin önüne geldiğinde çantasından anahtarları çıkarıp apartmandan içeriye girdi ve üst kata çıkıp küçük apartman dairesine kucağındaki kızla adımını attı ve elleri hiç yabancılık çekmeden düğmeye dokunup içeriyi aydınlattı.
Açık mutfaktan salonu ayıran mutfak tezgahının önünde iki tane bar taburesi vardı ve burası evi; salon ve mutfak olarak ikiye ayırıyordu. Kocaman televizyon ünitesinin etrafını kaplayan film dvdleri ve kitaplar ortadaki üçlü geniş koltuğa karşı kurulmuştu. İkili koltuk duvara dayandırılmış ve tekli koltuklar küçük salonda yan yana neredeyse bitişik olarak koyulmuştu. Her yer düzenli ve temizdi, sağa açılan ilk kapıyı açtığında evin banyo ve tuvaleti onu karşılayınca diğer kapıyı açmış ve tekli bir yatak ve giyinme dolabı, tuvalet aynasına yayılmış onlarca rujun canlılık kattığı odada kızı yatağına yatırmıştı. Renk renk rujların kızın kalın dudağına ne kadar yakışacağını düşündüğünde, içinde hiç sevmediği replik dudaklarından dökülmüştü:
"Çok güzel ve çok seksi ama fakir kız."
Bu replik ilk kez bi kıza yakışmamıştı. Hatta güzellik ve seksilik o kadar ağır basıyordu ki kızın fakirliğini gölgede bırakacak kadar fazlaydı bu ama Tarık bu düşünceleri de çok uzun zaman önce kilitlediği düşüncelerinin arasına koydu. Zaten her şey için de çok geçti yarından itibaren bu ülkenin en iyi şirketlerinden birinin varisi ile evlenecekti ve hayallerine bu kadar yakınken basit bir kız, üstelik sarhoş bir kız yüzünden aptal düşüncelere tekrar kapılmayacaktı.
Kızın, yatağında huysuzca kıpırdanıp söylediği cümle onun düşüncelerine kamçı vurmuştu adeta.
"Hepiniz aynı bokun soyusunuz, zengin kadın kolay hayat."
Tarık kıza yaklaşıp üzerine eğilerek tısladı:
"Bana bak kusmuklu üzerini çıkar ve yatağa gir her tarafın kusmuk, seni terk eden erkeklere bir bahane daha verme." dediğinde ondan uzaklaşmayı başarmıştı. Banyoya gidip elini yüzünü soğuk su ile yıkayan Tarık morarmaya yüz tutan yüzüne baktı bir süre. Ceyda'ya şimdi bir ton dil döküp derdini anlatması vardı.
Kapıyı kapatırken bir daha böyle küçük bir ev yüzü görmeyeceğini, içindeki sıkıntıları ve bu geceyi unutup yarın akşam evlenmek üzere her şeyi geride bırakıp çıkıp gittiğini zannediyordu, başına geleceklerden habersiz.....
**********
Nehir sabah açılmamak için direnen göz kapaklarını güçlükle de olsa araladığında, yatağında umutsuzca birkaç kez kımıldandı ama başı kazan gibi, bütün vücudu sızım sızım sızlarken kocaman bir of çekti.
"Bu kadar içecek ne vardı sanki." diye söylendiğinde üzerinde hiçbir şeyin olmaması ile çığlık çığlığa yerinden doğruldu.
Dün gece ne halt yemişti??
Yatağa baktığında gördükleri ile bütün yüzünü bir alevin kapladığını hissetti. Olamazdı dimi? Hatırlamadığı bir adamla birlikte olmuş olamazdı.
Hızla yataktan kalktı, birkaç kez odada turlayıp dün geceyi hatırlamaya çalıştı ama hiçbir şey hatırlayamayınca ayağına gelen çantaya tekme attı ve içinden düşen telefonun ekranında yazan 58 cevapsız çağrıyı gördü.
"Lili"
Hemen arkadaşının numarasını arayıp, tek seferde açılan çağrı sonrası telaşlı sesi dinledi...
"Alo Nehir iyi misin, o adam sana bir şey yapmadı dimi?"
Hangi adam, Lili neyden bahsediyordu ki?
"Ne adamı?" dedi korkarak. Arkadaşının ağzından dökülen her kelime onun için hayati önem taşıyordu şu anda.
"Senin telefonunu açan adam, adı Tarık olan. Bana bak sana bir şey yapmadı dimi?"
Nehir arkadaşına ne diyeceğini bilemiyordu hiçbir şey hatırlamazken.
"Bilmiyorum." dedi.
"Ne demek bilmiyorum?"
".........sabah kalktığımda da çıplaktım." dediğinde arkadaşının ona bir şeyler söylemesini bekledi ama Lili tek kelime bile söylemiyordu.
"Olmuş ve ben hiçbir şey hatırlamıyorum dimi?" dediğinde sinirle güldü.
"Kim olduğunu öğren." dedi Lili bir süre sonra "Madem hatırlamıyorsun git ve ne olduğunu ona sor." dediğinde çaresizce:
"Nasıl bulacağım?" dedi Nehir.
"Sosyal medya, Tarık ve bu gece evlenecekti." dedi Lili basit bir cevapla. ''Kesin yer bildirimi etiket falan yapmıştır oradan bulabilirsin." dediğinde Nehir heyecanla arkadaşına cevap verdi:
"Haklısın, sonra konuşalım." dedikten sonra vedalaşıp telefonu kapattı ve dün geceki kulübü ve etiketlemeleri inceledi. ''Tarık'ın bekarlığa vedası" tek bir Tarık vardı ve o yakışıklıydı.
Birkaç araştırmadan sonra bütün Türkiye'nin bildiği duyduğu hatta kendisinin de Nehir Yılmaz olarak davet edildiği düğünün olduğunu gördüğünde büyük bir hayal kırıklığı yaşadı. O çocukla birlikte olduysa bile adam bu gece evleniyordu. Ne yapacağını bilmez bir şekilde banyoya gidip ılık suyun altına bıraktı kendini. Duyularını biraz rahatlatıp sağlıklı düşünmesini sağlamasını temenni ederek...
*********
Tarık ise onu evde bekleyen Ceyda'ya derdini anlatmakla meşguldü.
"Bir kadının yanından gelmiyorum Ceyda, hayatıma sen girdikten sonra kimse olmadı." dedi bezgince.
Karşısında dudaklarını büzmüş sarışın kadına baktı. Doğru söylüyordu, hayatında kimse yoktu ve Ceyda'nın kıskançlıkları onu germekten başka hiçbir şey yapmıyordu her zamanki gibi.
Ceyda Tarık'ın somurtan yüzünden abarttığını anlayınca sevgilisinin kucağına girip ondan her zamanki gibi özür dileme yoluna koyulmuştu...
******
Nehir bütün gün evden dışarı çıkmasa da bir şekilde Tarık'a ulaşmanın yollarını aramıştı ama adamın telefonu kapalıydı ve o yüzden içini rahatlatacak o kelimeleri duyamadığı için içi içini yiyordu...
Hızla üzerini giyinip o adamın gözlerinin içine bakarak, evlenmesine bir gün kala hem nişanlısını aldatmanın hem de sarhoş bir kadından faydalanmanın hesabını soracaktı...
Düğünün yapılacağı tarihi boğaz köşkünün içerisine adım attığında asansörle damadın odasının olacağı kata çıkıp kapının önüne geldi ve cesaretini toplamak için birkaç saniye orada durduğunda az ileriden duyduğu konuşmalar kulağına ulaştı.
"Ne diyorsun oğlum?"
"Sorma birader, o karın kası hayatımda görüp göreceğim en seksi çizgiydi."
Nehir'e ses tanıdıktı ve ona dün geceyi hatırlatmıştı.
"Bana bak kusmuklu üzerini çıkar ve yatağa gir." gerisini hatırlamıyordu. Şerefsize bak resmen onunla birlikte olmuştu ve utanmadan gelip arkadaşına anlatıyordu bir de..
Düğün salonuna inip gelin ve damadın girmesini beklemeye başladı ve onlarda gelip nikah masasına oturduklarında koridorun ortasında durup haykırdı:
"Dün gece benimle birlikte olan bu adamla evlenecek misin?"
Bütün salona soğuk hava hakim olurken Tarık kızın söylediği cümlelere herkesten daha çok şaşkındı...