5.DOKTOR RAPORU

1726 Words
Gürhan odasında oturmuş kara kara düşünürken yeğeni Yunus kapıdan başını uzattı. ‘’Gelebilir miyim?’’ ‘’Gel.’’ diyen amcasıyla odaya girdi. Yanına oturduğunda sigarasını çıkarıp uzattı. ‘’Sıkma canını bu kadar amca.’’ Gürhan uzatılan paketten bir dal sigara alıp uzatılan ateşle yaktı. ‘’Sen bu yaşta sigaramı içiyorsun?’’ dedi. ‘’Yeni başladım. Babam birkaç kez ona eşlik edeyim diye verdi öyle alıştım.’’ Genç adamın dudaklarından alaycı bir ses çıkmıştı. ‘’Tabi ağabeyimden sonra ailenin başına sen geçeceksin ona hazırlıyor. Silah da verdi mi bari eline?’’ ‘’Onu babam değil de annemin babası olan dedem verdi. Laz Temel’i bilirsin işte.’’ ‘’Bilirim.’’ demişti Gürhan. ‘’Annende gram akıl yok. Karadeniz’den kalk buraya ağabeyime eş olarak gel. Aklını muhlamayla yemiş.’’ ‘’Sevmişler evlenmişler işte senin gibi zorunlu evlilik mi yapsaydılar?’’ Yunus sözlerinin üzerine başına bir şaplak yemişti. ‘’Yenge hanımı hiç gördün mü? Görmediysen nasıl olduğunu anlatayım.’’ ‘’Görmedim nasıl biri?’’ diye sordu Gürhan, yeğenine. Yunus ciddiyete bürünmüş öyle konuşmuştu. ‘’Yüzünün her yanında büyük et benleri var bir de o benlerden çıkan tüyler. Bıyıkları senin bıyıklarından fazladır. Bir kere konuşurken gördüm ön dişlerinden biri yoktu diğerleri çürümüştü. Sonuçta o yaşa kadar boşuna bekar kalmamış. Giyimi de erkek gibi ama daha çok sokaklarda yaşayan bir erkek gibi.’’ Gürhan kusmamak için eliyle ağzını kapatmıştı. ‘’Yeter.’’ dediğinde öğürmesini bastırmaya çalışıyordu. Onun bu haliyle Yunus kahkahayı basmıştı. ‘’Yüzünün halini görmen lazım amca.’’ dediğinde Gürhan bu defa kafasına daha sert vurmuştu. ‘’Ulan hamsi kafalı ben de ciddi ciddi seni dinliyorum hangi deliğe kaçsam diye düşünüyorum.’’ ‘’Valla yengem olacak kadını görmedim ama etrafta konuşulan bazı dedikoduları duydum. Babasını ağalık meselesi için kendi akrabalarından biri vurmuş Alanur dedikleri bu kadın da bütün aşiretini evinde toplamış ihanet edene yapacaklarımı görün diye kefen ile bir fincan kan ikram etmiş.’’ Gürhan, yeğeninin yüzüne bakıp yine dalga geçip geçmediğini anlamaya çalışıyordu. ‘’Bu da şaka değil mi? Anlattığını tek başına bir kadın yapmış olamaz!’’ ‘’Etrafta dolaşan dedikodular bunlar ben onların yalancısıyım.’’ ‘’Dedenden de babandan da nefret ediyorum.’’ demişti genç adam. Yunus oturduğu yerden kalktı. ‘’Benim dedem senin baban, babam da ağabeyin istediğin kadar nefret edebilirsin bana koymaz.’’ Gürhan odasında bir kez daha yalnız kaldığında kendini yatağa sırtüstü bıraktı. ‘’Ben bu işten nasıl kurtulacağım!’’ dediğinde aklında kaçma planları dönüp duruyordu. Parasız adım atamayacağını biliyordu ama parayı nereden bulacağını bilmiyordu. Ha deyince yurtdışındaki hesabından parada çekemezdi. Öğle yemeğine gitmemişti ailesi de tek kelime etmemişti. Yatağında depresyon kapısının önünde yatarken bir süre sonra odanın kapısı açıldı ve Behram ağabeyi, ‘’Gidiyoruz.’’ dedi. ‘’Gelmiyorum git kendin muayene ol.’’ dediğinde Behram’ın bir işaretiyle Mirza ile Ferman kollarından tutup zorla kaldırmışlardı. Sürükleyerek avludaki arabaya kadar götürdüler. ‘’Sizin bu yaptığınızın kanunda cezası olduğuna eminim.’’ diyen Gürhan’ı dinlemek yerine yaka paça arabaya bindirip yola çıktılar. Arkalarından bakan Asiye iç çekmişti. ‘’Uyy damat olup gideyu hamşi kuşim.’’ Hastane önünde duran arabayla Behram, kardeşinin yüzüne baktı. ‘’Bana bak içeride zorluk çıkarırsan yeminim olsun seni inek sağar gibi sağar o tahlili kendi ellerimle alırım.’’ ‘’İstemiyorum diyorum neden anlamıyorsunuz? O kadar meraklıysanız kendi oğullarınızdan birini gönderin iç güveysi diye.’’ ‘’Ağabey bu belli işleri yokuşa sürecek şurada alalım tahlili bitsin gitsin.’’ diyen Kıvanç, genç adamın pantolonunun kemerine el atınca Gürhan geri itmişti. ‘’Aklından bile geçirme ağabey.’’ ‘’O zaman sen de konuşup durma da ne diyorsak onu yap.’’ Mirza arabadan indiğinde diğerleri de inince Gürhan da onlarla gitmeye mecbur kalmıştı. Doktorun polikliniğinin önünde beklerlerken sıkıntıyla manikürlü tırnaklarını yemeye başlamıştı. Adı ekranda yandığında Behram ağabeyi tek bırakmayıp içeriye yanında girdi. ‘’Doktor Bey, kardeşimizin çocuğu olmasına engel bir durum var mı yok mu onu öğrenmek istiyoruz.’’ dedi. ‘’Arkaya sedyeye geçin önce muayene edeyim.’’ diyen Doktor ile Behram, kardeşinin kolunu hafifçe sıkıp sessizce uyarısını gönderdi. Gürhan içinden söylene söylene gösterilen sedyeye geçip pantolonunun kemerini çözüp fermuarını açarak aşağıya indirdi. Doktor muayene ederken sakin kalmak için bütün iradesini kullanıyordu. Bittiğinde hızlıca pantolonunu geri çekti. ‘’Normal muayenede bir sıkıntı yok ama bir de sperm tahlili isteyeceğim.’’ Bilgisayardan alınan çıktıyı uzattı. ‘’Üçüncü kata servise çıkın orada yardımcı olacaklar.’’ Behram uzatılan yazılı kâğıtları aldı. ‘’Teşekkür ederiz.’’ diyerek kardeşiyle beraber poliklinikten çıktı. ‘’Aile değil düşman.’’ Gürhan söylene söylene yürüyüp asansörlerin olduğu yere ilerledi. ‘’Hayır kaçıp gitsem ne yapacaksınız acaba?’’ Söylenene karşılığı Ferman ağabeyi verdi. ‘’Cebinde beş kuruş paran yokken kaçmayacağını hepimiz iyi biliyoruz ne de olsa çalışmak sana beş beden büyük kalıyor.’’ Üçüncü kata çıktıklarında hemşire numune kabını Gürhan’a vermişti ve koridorun sonundaki odaya götürmüştü. Genel bilgileri verip gittiğinde genç adam derin nefesler alıp veriyordu. İstedikleri örneği verecekti ama içine onu bozacak bir şeyler karıştıracaktı böylece evlilikten kurtulacaktı. Behram poliklinikte yaptığı gibi kardeşinin kolundan tutup odaya sokup kapıyı arkasından kapattı. ‘’Başla hadi.’’ dediğinde Gürhan duyduklarına tam anlayamamış halde ağabeyine baktı. ‘’Anlamadım ağabey neye başlayayım?’’ ‘’Soyumuzu devam ettirecek spermlerini elindeki kaba akıtmaya başla.’’ ‘’Ay yok gerçekten kafayı yedin. Çık dışarı önünde böyle bir şeyi ölsem yapmam.’’ Behram kenardaki masanın üzerinde duran dergiyi alıp kardeşinin kollarına fırlattı. ‘’Yardımcı olacaksa al istediğin gibi bak yeterli olmaz diyorsan video için tablette var beni yok sayıp rahatça takıl.’’ ‘’Ağabey dışarı çık bu şekilde yapamam.’’ ‘’Ben bu kapıdan çıkarsam sen o tahlili bozmak için kim bilir neler yaparsın! Artık içine mi tükürürsün, su mu karıştırırsın bilmem ama mutlaka bir şey yaparsın. Elimde büyüdün lan o aklından geçenleri daha sen düşünmeden ben biliyorum kimi kandırıyorsun! Şimdi ya başla ya da ben senin yerine yapayım.’’ Gürhan üzerine gelen ağabeyiyle geri adımladı. ‘’Tamam uzak dur benden.’’ ‘’Başla o zaman.’’ ‘’Ağabey ben senin kardeşinim damızlık boğa değilim biraz öyle davransan olur mu?’’ Behram kapıya dayandığı yerden sert bakışlarla bakıyordu. ‘’Damızlık boğa değil damızlık öküzsün. Kaç yaşına geldin adam olamadın. Konuşmada başla hadi sanki zamanında bilgisayarından izlediğin videoları hiç yakalamadım da şimdi utanıyorsun.’’ ‘’Hatırlatma eskiyi.’’ diyen Gürhan zorlansa da bir kez daha pantolonunu indirmişti. Belki üzerindeki gerginliği atar diye eline aldığı tabletteki videolara bakıyordu. ‘’Sen bakarken olmuyor.’’ dedi ağabeyine. ‘’Oldur o zaman.’’ diyen Behram, kardeşini göz hapsinde tutmaya devam ediyordu. Genç adamın tahlili vermesi için oldukça uzun süre uğraşması gerekmişti. Ağabeyinin gözü üzerindeyken rahatlamakta zorlanmıştı. En sonunda elindeki numune kabını verip hastaneden çıkmayı başarmıştı ama ağabeyinin dalga geçmesinden kurtulamamıştı. ‘’Sen de bu performans varken karın iki güne koyar kapının önüne.’’ ‘’Ağabey o anları aklımdan silmek istiyorum tamam mı? Yanımda beklemeseydin hızlıca hallederdim ama diktin gözünü üzerime kasıldım kaldım.’’ Kıvanç gülerek kardeşinin boynuna kolunu sardı. ‘’Oğlum beceremiyorsan Behram ağabeyim öğretsin ne de olsa bugüne bugün beş erkek çocuk babası.’’ ‘’İstemem kalsın.’’ diyen Gürhan sitemle arabanın kapısını açıp oturdu. Eve geldiklerinde kimsenin yüzüne bakmadan odasına kapandı. Vereceği tahlili bozmak ilk planıydı ama ağabeyi başında beklediği için yapamamıştı. Yeni ve işe yarar bir plan bulmalıydı. Bu evlilikten ne olursa olsun kurtulması gerekiyordu. ~~~~ Bir araya toplanmış dört kardeş yanlarında oğullarıyla beraber hararetli bir tartışmanın içindeydi. ‘’Evleneceği adam soyadımızı alsa da reddederiz ama eğer erkek çocukları olursa Alanur yerini yıkamayacağımız şekilde sağlamlaştırır.’’ dedi Adem. ‘’Ne yapacağız?’’ diye sordu küçük amcalarının büyük oğlu İsa. ‘’Engel olmanın bir yolu olmalı.’’ diyen Adem’in kardeşi Akif’ti. Ailenin en küçük kız çocuğundan dünyaya gelen ve on dokuz yaşında olan Emir araya girdi. ‘’Hadi amcam ile Adem ağabeyin bu ağalık yarışındaki hırsını anlıyorum da sizlere ne oluyor?’’ dediğinde diğer amcası, halası ve annesine bakmıştı. ‘’Ne siz ne de oğullarınız ağa olamayacak, bu ailenin başına geçemeyecek tabi niyetiniz Halis amcam ile Alanur’u yok ettikten sonra Ömer amcamı ve onun üç oğlunu öldürmek değilse. Her aile kendi çocuğu için kendinden öncekileri mi katledecek? Bizler aileyiz aile, dışarıdaki düşman yerine neden birbirimizle savaşıyoruz?’’ Ömer Bey’in sesi yükseldi. ‘’Ne yani aileyiz diye asırlardır süregelen töreyi yıkıp başımıza bir kadını mı geçirelim? Ne Alanur’un ne de kız kardeşlerinin o başta söz hakkı yok olmayacak da.’’ Emir oturduğu yerden kalkıp annesini de zorla kaldırdı. ‘’Sen de bu ailenin kız çocuğusun bu yüzden söz hakkın yok. Yürü eve gidiyoruz.’’ diyerek olduğu yerden uzaklaştırmıştı. Arabaya binip eve doğru ilerlerken Emine Hanım oğluna sitem etti. ‘’Oğlum yapma böyle, doğru tarafı seçmezsek biz de yok oluruz. Halis ağabeyim tek başına diğer ağabeylerime karşı koyamaz Adem’i de bilirsin başa geçtiği an siz de onların yanında durdunuz der akan suyumuzu keser beş parasız kalırız ortada. Babanın ailesinden köyde birkaç tarla dışında mirası yok durumlar ortada. Hadi bizi düşünmüyorsun ablanları düşün.’’ Emir arabayı durdurduğunda derin bir nefes aldı. ‘’Anne iş doğru tarafı seçmekle olacaksa ben Alanur ablanın yanında durmayı tercih ederim ama tek sorun bu değil. Kadınını, erkeğini bir kenara bırak Adem ağabey başa geçerse herkese kan kusturur ama Alanur abla onun aksine adaletli, anlayışlı. Adem ağabeye boyun eğip kölesi olacağıma Alanur abla ile batarım sonra yerleşirim köye babamın o beğenmediğin tarlalarını eker biçer size de ablalarıma da bakarım. Yaşım kuzenlerimden küçük olabilir ama çok şükür aklımı kullanmayı biliyorum.’’ Tekrar arabayı çalıştırıp yola koyuldu. Adem oturduğu yerde yaktığı sigaranın dumanını havaya üfledi. ‘’İsteyen istediği tarafı desteklemekte özgür ama bugün yanımda olmayan başa geçtikten sonra kapımı çalmasın.’’ Herkes kendi evine dağıldığında ailenin üç numaralı erkek çocuğu Artun Bey’in on yedi yaşındaki en küçük oğlu Sencer yalnız kalır kalmaz Emir’i aramıştı. ‘’Ağabey görüşelim.’’ deyip anlaştıkları yerde bir araya gelmişlerdi. ‘’Benimle ne görüşeceksin?’’ diye sordu Emir yanındakine. ‘’Adem ağabeyin başa geçmesini istemiyorum.’’ dedi Sencer. ‘’Ağzımı açıp tek kelime ettiğimde ağabeyim de babam da sen küçüksün aklın basmaz deyip susturuyorlar.’’ ‘’Doğru diyorlar Sencer senin önceliğin bu iç savaş değil okulun olmalı.’’ ‘’Aramızda sadece iki yaş var.’’ diye sitem etti genç adam. Emir gülerek Sencer’in sırtına vurdu. ‘’Benimle kendini kıyaslama. Ben liseyi bitirdim aile işleriyle ilgilenirken üniversiteyi de yandan okuyorum ama senin oturup üniversiteyi kazanmak için sınava çalışman gerekiyor. Kafanı bunlarla yormak yapman gereken bir iş değil.’’ ‘’İyi de beni sustururken yapılan bütün toplantılara da erkeğim diye yanlarında sürüklüyorlar ister istemez dahil oluyorum.’’ Emir bir süre sessiz kalmıştı. ‘’Sen şimdi eve git yarına kadar dinlen. Sabah uyandığında kararın değişmemişse bana haber ver ama bunu yaparsan bil ki babana, ağabeyine baş kaldırmış olacaksın. Bunun geri dönüşü yok iyi düşün. Eğer kaybeden taraf olursak sonun evlatlıktan reddedilmeye kadar gider.’’ ‘’Kararımın değişeceğini sanmıyorum ama bir gece sen söylediğin için düşüneceğim. Adem ağabey yüzüme baktığında kendimi karşısında aşağılık biriymiş gibi hissediyorum ama Alanur abla öyle değil. Babamın yaptıklarına rağmen ne zaman bir araya gelsek yüzüme sadece gülümseyerek, sevgi dolu bakıyor ve kendimi olduğum yere ait hissediyorum.’’ ‘’Çünkü o Adem iblisinin aksine gerçek bir insan.’’ dedi Emir ve Sencer’in yanından ayrılıp gitti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD