1.Bölüm {DOĞUMLA GELEN ÖLÜM}

1156 Words
Yıllar nasılda geçiyor Poyraz'la tanışalı 7 yıl olmuştu tam 7 yıl sonra aile olacaktık ardık. Hamileydim onun bebeğini taşıyordum. Ona ait bir parça. Hamile olduğunu öğrendiği ilk gün gelmişki kadının aklına o zamanlar bir olduğunu sandığı çocuk sayısı iki idi biri kız biri erkek. Oysa yıllar önce ailesini reddedecek kadar sevmişti kocasını halada ilk günki gibi seviyordu. Aklına gelen anılarla gözlerinden yaşlar dökülmeye başladı. kafası karma karışıktı ne yapacağını bilemiyordu. Bu korkunun, endişenin kaynağının hamilelikten dolayı hormonsal duygu atağı olduğunu sandı fakat bilmiyordu gerçekleri henüz. 2018'in Kasım ayında babasının sevdiği adamdan vaz geçmesi için yaptığı pilanları anladığı anda evden hiçbir şey almadan sevdiği adama Poyraz Kara'nın yanına gitmişti. Sevdiğinin görev yaptığı şehirin otogarına gelene kadar bekledi ondan sonra sevdiğini aradı. İkinci çalışta açmıştı adam sevdiğinin telefonunu saat sabaha karsı 4 dü. endişeli bir sesle "Ne oldu Elfida'm bu saatte neden aradın, bir şey olmadı demi sen iyisin." kadın adamın endişe dolu sesini duyunca ne diyeceğini kestiremedi ufak ama derin bir nefes alıp verdi ve "Poyraz ben otogardagım beni alabilirmisin? ya da adres verebilirmisin ben taksiyle gele bilirim." adam düydüğü kelimelerle afallamıştı bir an "Sevdam ne otogarı nerdesin sen " kadın uyku sersemi sevgilinin halime kıkırdadı "Senin haberin yok Poyraz Bey ben sana kaçtım. Sen hala uyu bakalım." adam sevdiği kadının dediğini duyunca yataktan kalkmaya çalışırken yorgan ayağına dolanı yerel duşup kafasını komidine çarptı. kadın duyduğu boğuşma gibi olan seslerden panikledi ve "POYRAZ NE OLDU İYİ MİSİN SEN ?" Adam duyduğu acı ile "aırzını siktiğimin yorganj ayağıma dolandı yataktan düştüm ardında hangi şerefsiz koyduysa şu komidini kafam girdi köşesine amına koyuyum beynim delindi resmen" kadın ufak bir kahkaha attı ve "Ah benim sakar sevdiğim allahtan silah kullanırkn sakarlığın tutmuyor yoksa kendini vurursun sen." adam kadının dedikleriyle suratını biraz buruşturdu "Neyse bekle beni ben seni almaya geliyorum en geç 20 dakkaya ordayım. Seni seviyorum görüşürüz." diyerek telefonu kapattı. kadı aklına gelen evden kaçtığı gün ile buruk bir tebessüm etti . Kocasından tam bir haftadır haber alamadığı aklına geldi kadının. Hiç bu kadar uzun bir araları olmamıştin en fazla üç ya da dört gün haber alamadığı olmuştu ama bu zaman çok uzamış içine bir huzursuzluk çökmüştü. Tam hazırladığı yemeği yemek üzereydi ki kapı alacaklı gibi çalındı titrek adımlarla kapıya ilerledi "Kim o? "diye seslendi,"Benim Ömer yenge Poyrazın bir kaç emanetini getirdim." kadır tereddüt etmeden kapıyı açtı her zaman salardı kocası ona mektup. Ömerin elinde tutuğu mektupları aldı ama bir terslik vardı kendine değil kardeşi ve kaynınaydı bu mektuplar. "Yenge nereye saklana biliyorsan saklan birazdan buraya baskın olacak kendine ve çocuklara çok dikkat et." kadını bir şey demesine izin vermeden oradan uzaklaşmıştı çoktan. Kadın kendine gelip hemen kapıları kapattı tam odasına giderken kapı zorlanmaya başlamıştı. Hemen odasına girdi aşağıdan gelen seslera aldırış etmeden kız kardeşinin numarasını tuşlayıp kendini banyoya kiyitledi elindeki mektupları sıkıca tuttu anlamıştı kadın orada öleceğini çocuklarını yıllardır görmemiş olsada kız kardeşine emanet edecekti. Aklına gelen bir ton anıyı düşündü o kısacık zamanda evlenirken evet diye haykırdığı, hamile olduğunu öğrendığı günü, kocasına yaptığı sürprizleri, kocası yaralandığında hastanedeki hallerini, kocasının ona temaslarını, çocukları için ettikleri kavgaları ve daha nice anılarını. Sadece 10 saniyede bu kadar anı gelmişti aklına ne kadar çok şey sığdırmıştı 34 yıllık hayatına aslında ama en dolu zamanları kocasıyla karşılaştıktan sonraki evreydi. YAĞMUR'UN ANLATIMI Ablamın yıllar sonra beni araması ile dövdüğüm adamın üzerinden kalktım ve telefonumu açtım." Efendim Elfida Hanım sen beni arar mıydın." -Yağmur bana yardım et. "Alo abla ne oldu. Buna hemen nerede olduğunu söyle abla ve telefonu sakın kapama tamam mı?" -Tamam ama çabuk ol Yağmur ben evdeyim. Bana bir şey olursa yiyenlerin sana emanet seni anneleri olarak bilsinler onlara benim yapamayacağım anneliği yap." Deyi demez bana bir kal geldi ne yiyenlerin mi vardı benim. Ablamla görüşmeyeli 6 yıl olmuştu bir askerle evlenmek istediği zaman babam evlatlıktan ret etmişti iyi hoş babamdan önce ablam ailesini reddetmişti. Sonuçta babam yer altı camiasının tanınmış isimlerinden ve enişte beye sıkıntı çıkarmaması için ablam bizi ret etti. Ben bu düşüncelerle boğuşur iken adamlara komut vermiştim bile ablamın evinin yolunu tutmuştum. Her ne kadar görüşmesek bile evinin adresini neyini bilirdim yola çıkalı nerede ise 30 dakika olmuştu aklıma gelen çocukluk anılarım ile boğuşmaya başlamıştım bile . "Yağmur ablacım in o ağacın üstünden düşeceksin bak, hafi söz dinle sana bir şey olursa benim canım yanıyor ablacım hadi bak lütfen." küçük Yağmur ablasının söylediklerine kıkırdayarak inmişti o ağaçtan aklına başka bir anı geldi ablasının evden kaçtığı gün ilk yağmurun yanına uğramıştı "Yağmur ablacım hadi kalk sana bir şey demem lazım" Uyku sersemliği ile "Ne var ya bir uyutmadın gene ne oldu sevgilinlemi tartıştın ." ablam dediğim laflara alınmıştı sanırım hiç bözüntüya vermeden "Ben evden gidiyorum ablacım gitmeden seni görmek istedim" duduğum sözle afallamıştım ilk "Ne nereye gitmesi ne saçmalıyorun abla" hayal kırıklarıyla baş edememişti duyduğum cümlelerden sonra ablama çok kırılmıştım beni bu cehennemde yalnız bırakıp gidecekti. "Esat Güneş benim babam değil bu saatten sonra ben sevdiiim adama gidiyorum 28 yıldır ilk defa sevildiğimi hissettim sen şu an ne dediğimi anlamıyorsun derlerinden ve babamın seni sokmaya çalıştığı kalıptan başka bir şey bilmiyorsun eğer bir gün biri seni karşılıksız severse anlarsın ablacım şimdi ben gidiyorum sabaha kadar odanda dur bildiğini bilmesinler" cevap dahi vermeme izin vermeden gitmişti ablam bana kal gelmişti resmen ne uyuyabiliyor ne ağlaya biliyordum öylece duvara bakıyordum hayatımdan o zaman lar memnundum ya da ben öyle sanıyordum 15 dakikalık yolumuz daha varken ablamın çığlığını duydum telefondan; -Yağmur kapıyı kırdılar ben ben bizim odadaki banyoya kilitledim kendimi ama doğumum başladı dayanamıyorum çabuk gel ne olur. "ABLA KOCAN NEREDE NEDEN ONU ARAMADIN " ş-Yağmur Poyraz dan bir haftadır haber yok göreve gitti gidiş o gidiş ne arayan ne soran var. Adamlar kapıda bir şey dediler kocanı yanına yollayacağız seni yenge merak etme dediler bide mektuplar var. Poyrazın bir arkadaşı gelip bıraktı, biri sana biri Poyraz'ın kardeşi Bulut'a." Ablam tam konuşurken bir daha çığlık attı ve bir silah sesi duyuldu ardından telefonun kırılma sesi ablamdan bir daha ses gelmedi. Eve geldiğimizde konuşmamızın üzerinden 10 dakika geçti ya da geçmedi polisler evin önündeydi eve girmeye çabaladım ama pek başarılı olamadım ambulans geldiğinde yanlarına giderek doktor olduğumu ve içerideki hastanın durumuna bakmak istediğimi söyledim. Ambulans doktoruyla beraber yukarı çıkmam ile ölmek istedim ablam tam kalbinin üzerinden, omuzlarından ve bacak bölgesinden baya bir mermi yemiş genede kalbi atıyordu nasıl mutlu oldum ablamın yaşadığını görünce Ama bebeği sezaryen ile almalıydık annenin hayatını kurtara bilmek için. Hemen orada ise koyuldum ambulans doktoru bana; -Ne yapıyorsunuz burada olmaz steril bir ortam değil - dese de adama kükredim. "Eğer çocuğu bir an önce sezeryanla almaz isek çocuğun hayati tehlikeye girecek dedim ve direk ablamın karnını kestim. Ben bir çocuk beklerken iki tane çıktı biri kız biri erkek. Tam o anda ablam; -Çocuklarım sana emanet onlara iyi bak anneleri ol onların -dedi kesik kesik ve kalbi durdu ne yapsam etsem dönmedi hayata bir köşeye yıkılıp kaldım. Taki ambulans doktoru -çocukları hastaneye götürüyoruz gelmek isterseniz deyince onunla birlikte ayağa kalktım güçlü olmalıydım artık iki tane bakmakla hükümlü olduğum küçük insanlar vardı. Tam ablama son kez bakıyım derken elindeki mektuplara gözüm takıldı.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD