Aklımla kalbim ikisi de birbirine zıt yönde gidiyorlar. Hangisini dinleyeceğimi hiç bilmiyorum. Kafam çok karışık bu duygular bana çok fazla.
İçeride bi kaç kişinin konuşmasından başka ses yoktu.
Anıl abinin o sözleri kafamı karıştırıyor, oysa bu zamana kadar benden nefret ettiğini düşünüyordum. Bana sarıldı en önemlisi kokun beni sakinleştiriyor dedi. Bunu sevgililer birbirlerine demezler miydi? Anıl abi neden bana söyledi.
Kardeşi gibi gördüğü birine o şekilde söylenir mi ki? Off off bu işler de bu kadar acemi olmak çokça aptallık.
Beste' nin soru işaretlerle dolu bakışları, bi kaç kişinin bana şaşkın bakışları, neden geldim ki ben buraya kalbim hâlâ çok hızlı atıyor. Burada bayılırsam şaşırmayın.
Anıl abinin o sözlerinden sonra koşar adım ondan uzaklaşarak içeri girdim. Ne diyecektim ki, seni kardeşim gibi görüyorum o yüzden sana o sözleri söyledim derse ne diyecektim. En iyisi kaçmaktı.
Beste' nin koluma çimdik atmasıyla hızlıca ona dönüp “ napıyorsun kızım, canımı acıttın.”
“ Daha çok acır o canın, delirtme beni Anıl abiyle noldu öyle dışarıda ne konuştunuz siz. Eniştem aşkını itiraf mı etti yoksa ” sonlara doğru sesini yükseltince masanın altından bacağına tekme attım. Bazı kişilerin bakışları bize döndü. Hiç bakmak istemesem bile onun da bakışları bizdeydi, daha doğrusu bende.
Bişey mi vardı yüzümde acaba neden bu kadar dikkatli bakıyordu. Bi anda benim bu hareketimle dudaklarında hafif tebessüm oluştu.
Anıl ilk defa bana tebessüm etti. Ne ara benim de dudaklarımda tebessüm oluştu. Bakışları dudaklarıma kayınca aniden utanarak kafamı başka yöne çevirdim.
Sıla' nın beni öldürmek isteyen bakışlarıyla karşılaştım.
O da Anıl'ı seviyordu. Daha doğrusu ona takıntılıydı.
Onun bakışlarını önemsemeyip yanımdaki hain arkadaşıma öldürücü bakışlarımı attım. “ Sen napıyorsun Beste, ya Anıl duyduysa hiç mi beni düşünmüyorsun sen” diyerek tripli şekilde kollarımı birbirine bağladım.
“ Ya saçmalama Işık, bi anda sesim yükseldi. Hem sen biricik Beste kuşuna trip atamazsın.” diyip, yanaklarımı öptü. Deli kız, bazen gıcıkta olsam çok seviyordum. “ bir daha olmasın. Yoksa biliyorsun tribimi”
“ Bilmez miyim, senin trip attığın kişiye Allah sabır versin.”
"Amin amin ” etrafa şöyle göz gezdirince bu yaşlıların içinde biz ne arıyoruz. Ama Anıl yaşlı değil, en çok yaşlı Sıla hiç sevemem kendisini.
Zaman o kadar yavaş geçiyordu ki, herkes eğleniyordu. Beste bile bi süre sonra hepsiyle kaynaşmaya başlamıştı. Benim yaptığım ise sadece somurtmak. Ne yapayım sevmediğim ortamda sahte de olsa gülücükler saçamazdım etrafa.
Anıl ' ın yanındaki kız bi kaç gün önce ona sarıldığı kızdı. Sonradan gelmişti. O gelince Anıl' ın gülümseyerek ‘ hoşgeldin güzelim’ demesiyle ve o kızın yanağını öpmesiyle, içimdeki bazı kırıklar kaburgama battı.
Çok acıdı..
O gelince bütün hevesim kaçtı. O kız geldikten sonra Anıl hiç bana bakmadı. Sürekli onun yanında gülümsüyordu ve beraber sanki buradan soyutlaşmış gibi sohbet ediyorlardı.
Bu sadece benim değil masadaki herkesin dikkatini çekti. Kendi aralarında bir kaç kişi ikisini çok yakıştırdıklarını konuşmaları. Bunu ben duyduysam herkesin duyması ve Anıl' ın tepkisiz, hiç bir şey söylememesi..
Beste' nin bana destek vermek istercesine elimi okşaması.. İyi ki vardı, yoksa buradan giderdim. Bilerek canımın yakıyorum. Hâlâ burada durmam bile yanlıştı.
Telefonumun bildirim sesi yükselince masadaki bakışlar bana döndü. Bu gece de herkes çıt çıksa o kişiye bakıyor.
Anıl' ın o kız geldiğinden beri bana bakmayan bakışı bile benden tarafa döndü. Umarım bir gün sevgim nefrete dönüşmez.
Tanımadığım bi numardan gelen mesaj ve numarası gizli.
Bilinmeyen numara: Gülümse, herkese inat gülümse, sana yakışanı gizleme.
Kimdi bu?
Masadaki bakışlar benden çekilince, hemen bilinmeyen numaraya yazdım. Eğer bunu buradan biri yazdıysa telefonuna bildirim sesi gelecekti.
"Kimsin?" diyerek aniden buradaki kişilere baktım. Ve o an da masa da bildirim sesi yükseldi. Biliyordum, bana yazarak ve salaklık yaparak bildirimleri kapatmadığını. Kafamı aniden bildirim sesinin geldiği yere çevirdim.
Ve o an asla beklemediğim kişinin telefonuydu.
Bu nasıl olur onun bana bunu yazması kadar saçma birşey yok. Şaşırarak ona baktım. Aynı şekilde o da bana baktı.
Anlamaz bakışlarla ona bakıyordum. Ama o beni pek umursamıyormuş, gibi bakıyordu. Sanki o mesajı kendisinin atmadığını ispatlar gibi..
Bu Işık patrondan kaçar mı çocuğum. Sen beni saf bişey mi sandın. Senin bilinmeyen numaradan attığın mesajı nasıl da çözdüm hemen. Çok zekiyim kız.
Yine masa da telefon bildirim sesi yükselince, o tarafa baktım. Ama bu nasıl olur, bana mesaj attığını düşündüğüm kişi sen değil misin?
Yok arkadaşlar benden dedektif falan olmaz. Bu ne böyle kafam allak bullak oldu.
Ama içimdeki bir ses masadan birinin yazdığını söylüyor. Ama kim o kişi. Gözlerimi kısarak masadakilere baktım. Ve o an simsiyah bakışlarla karşılaştım. Ona inat bende gözlerimi gözlerinden çekmedim. Niye bakıyordu ki, yanında kızla ilgilensin bana neden bakıyordu.
Kaşlarımı çatarak ona bakıyordum hâlâ, ben kaşlarımı çatınca tek kaşını kaldırdı. Gıcık adam, benim yapamadığımı biliyor zaten o yüzden yapıyor.
Bakışlarımı ondan çekip bütün ilgimi telefonuma verdim. Acaba kimdi bana bilinmeyen numaradan yazan kişi.
Sonunda gecenin sonuna gelmiş bulunmaktayız. Şükür Allah'ım.
Asıl sorun dışarıda yağmur yağması, biz nasıl gidecektik. Besteyle birbirimize ne yapacağız der gibi bakıyorduk salak salak.
Baran abinin yanımıza gelip “ kızlar dışarıda baya yağmur yağıyor sizi ben bırakayım.” Beste hemen lafa atlayıp “ tabi olur Baran abi.” demesiyle ikisinin bakışları bana döndü. Olur anlamda kafamı salladım.
Baran abiye karşı içimde şüphe vardı. Bana mesajı onun attığını düşünüyordum. Ama neden öyle bir şey yazsın ki bana.
“ Hadi gidelim kızlar ”
Tam çıkacakken arkamızdan sert bi ses “ Işık benimle geliyor" dedi.
Bu Anıl abinin sesiydi. Kafamı ona çevirip “ neden” diyerek kaşlarımı çattım.
“ Baban aradı, seni eve bırakmamı söyledi.”
Şuan tek şaşırdığım şey babamın Anıl la ne alakası olduğu ve Anıl'ın kimsenin sözünü dinlemeyip babamın sözünü dinlemesi. Ve ayrıca evlerimiz zıt yönlerdeydi.
Baran abinin “ ben bırakırım evlerimiz yakın.” demsiyle “ sen karışma Baran Işık benimle geliyor" dedi Anıl.
Işık kim? Bunlar kimden bahsediyor. Benden bahsetmedikleri kesin çünkü benim hakkımda kimse karar veremez. Verdirmem arkadaşım, sevdiğim adam da olsa kimse bana karışamaz.
“ Hayırdır Anıl abi, benim hakkımdaki kararları artık sen mi veriyorsun.”
Sert bakışlarıyla “ karşımdaki çocuk olunca ben veriyorum." “ öyle mi?”
“ Öyle, uzatma baban bu gece bana emanet etti seni, sağ salim evine seni ben bırakıcam.”
Ne ara yanıma geldiğini bilmediğim bedenine bakıp yanında hızlıca omzuna vurarak geçtim. Kısık sesle çocuk dediğini duydum. Kimmiş çocuk göstericem ben ona, beni çok hafife alıyor.
Bekle Anıl Yılmaz bu çocuk senin aklını başından alacak.
Arabasının yanına gelince yanındaki kız da bizimle geleceğini belli ederek Anıl la yan yana yürüyerek arabanın yanına geldiler.
Kesinlikle bu gece bitmeli, sevdiğim adam sevgilisiyle beni eve bırakacak. Allah'ım sen bana çokça sabır ver. Çünkü benim baya ihtiyacım olacak eve gidesiye kadar.
Yanındaki kız gülümseyerek “ tatlım merhaba, tanışamadık bugün ben Eda.”
“ Işık bende ” diyerek uzattığı elini sıktım. Yağmur hızını arttırmaya başlayınca arka kapıyı açıp oturacakken aniden Eda “ benim bacaklarım ağrıyo uzatıcam sen öne otur.” diyerek bişey dememe müsade etmeden arkaya geçti.
Ya sabır!
Ön kapıyı açıp oturdum. Birazcık ta heyecanlanmış olabilirim. İlk defa Anıl'ın arabasına bindim. Babamın arabasından çokça rahat. Anıl da arabaya binip bana bakmadan “ kemerini tak " dedi.
Kaşlarımı çatarak kemerimi taktım. Ben bu adam yüzünden erkenden yaşlanıcam.
Arabayı çalıştırıp yanımda sabır çektiğini duydum. Duymamazlıktan gelip dışarıyı izlemeye başladım. Beni istemiyordu, babam istediği için götürüyordu. Oysa onun o sözlerinden sonra bana karşı hislerinin olduğunu düşünmüştüm bir anlık.
Araba da sessizlik devam ederken Eda ' nın “ kaç yaşındasın Işıkcım? ” sorusuyla hayal dünyamdan çıktım. “on dokuz sen?”
“25 bende, sen baya küçükmüşsün ” demesiyle sinirlensemde bir şey demedim " öyle Eda abla ” diyerek tepkisine bakmak için kafamı ondan tarafa çevirdim.
Suratı aniden renk değiştirdi. Kızdığını anladığım halde belli etmeyerek “ ne ablası canım o kadar değil sadece Eda de bana”
Anıl ' ın sadece tepkisizce bizi dinlemesi nedense hoşuma gitti. Yanımda onunla vıcık vıcık olmasını hiç istemem zaten. Anıl' ı o şekilde düşünemiyorum bile.
“ Peki sadece saygıdan dolayı abla demek istemiştim." “ Olsun sorun değil sadece ismimi söylersen daha mutlu olurum." “peki.”
Başka bir şey konuşmayarak, Anıl' ın ilk Eda’ yı bırakacağını söylemesiyle içimde tedirginlik oluştu.
Baş başa kalacaktık.
Eda' nın evinin yanında arabayı durdurup kafasını Eda' nın tarafına çevirdi. Yumuşak sesle “ iyi geceler güzelim, bi sorun olursa ara beni ” dedi.
Güzelim bana bir kere bile söylemedi.
“ Tamam Anıl'ım yarın konuşuruz iyi geceler” diyerek Anıl'ın yanağını öpüp bana da gülümseyerek arabadan indi.
Yanağını öptü..
Hayır şimdi değil, eve gidince istediğin kadar ağla Işık ama şimdi olmaz.
Gözlerim dolarak kafamı camdan tarafa çevirdim. Arabayı çalıştırıp, müzik açtı. Şuan hangi müzik çaldığını bile bilmiyordum. Aklım, kalbimi eziyordu. Her zaman kalbimin yanında olan beni de enkazın altında bırakıyordu.
Gözlerimi kapatıp düşünmemeye çalıştım. Yoksa kafayı yerdim. Bu zaman kadar bu şekilde sabırlı kalmam da kesinlikle iyi değildi.
Arabadaki sıcaklık ve müziğin hafif sesi beni uykuya teslim ediyordu. Düşünmemek için uyumak kaçış noktam. Gözlerimi kapatıp hiç bir şey düşünmemeye çalışarak uyudum.
Bedenim bir an da biri tarafından kendine çekilince uyku sersemiyle mırıldandım. “ şşş uyu küçüğüm uyu..”
Tanıdık gelen sesi zor algılıyordum.
Dışarıdaki soğuk rüzgar üşümeme sebep olunca kafamı boynuna gömdüm. Bu koku, beni taşıyan kişi, ses tonu hepsi sana çıkıyor. Umarım rüya değildir.
“ Ahh be miniğim, o kadar körsün ki bana karşı, göremiyorsun beni mahvettiğini...