İstediği olmuştu. Sevdiğim adamın başkasıyla nişanlanıyor olması canımı yakmıştı.
Onun başkasıyla evli olduğunu düşünmek, başkasına gülümsemesini düşünmek dahi istemiyordum.
Neden bana bu kadar imkansızsın Anıl?
Şaşkındı bakışları, kaşları çatık bir halde bana bakıyordu.
Gülümsedim, ben herşeye rağmen ona gülümsedim. Bu beklemediği kesindi. Daha çok şaşırdı. Ona gülümsemesi beklemiyordu.
Kızamıyordum, beni sevmek zorunluluğu yoktu. Kendi canımı kendim yaktım. Bir imkansızın peşinde kül oldum.
Masadakilerin bakışları ikisindeydi. Bazıları şaşkın bazıları tebrik ediyordu. Bense sadece ona bakıyordum. Beste yanındayım dermiş gibi elimi tuttu.
Onun bana bu şekil de güç vermesi şuan en çok istediğim şeydi.
Canım yana yana ikisine gülümseyerek tebrik ettim.
“ Tebrik ederim Anıl abi” dedim. Eda gülümseyerek “ sağol canım ” dedi. Sanki biliyordu benim Anıl 'ı sevdiğimi. Öyle hissettim. Bakışlarındaki küçümseyici tavrı bunu gösteriyordu.
Anıl hiç bir şey demedi. Sadece baktı. Onu sevdiğimi biliyordu artık. Kaçmayacaktım.
Ben bu kadar korkak olamazdım.
Sevgimin, aşkımın arkasında durup çabalamam gerekiyordu. Ama olmadı.
Nihayet bende olan bakışlarını çekip kızgın bakışlarının hedefi kardeşi oldu.
“ Ne yaptığını sanıyorsun sen, bana sormadan nasıl açıklarsın.” Kardeşini herkesin için de azarladı. Ayşegül bunu beklemiyordu. Gözleri dolu dolu “ abi bak açık... ”
“ Kes sesini, evde görüşeceğiz seninle” bağırmasıyla korkmuştum.
Bir iki adım geri gittim.
Ondan korktuğumu fark etmişti. Hem onu severken hem de ondan nasıl korkuyor olabilirdim.
Eda'nın “ sakin olur musun Anıl? Kız mutlu olduğu için paylaşmak istedi.” demesiyle Ayşegül fırsattan istifade “ evet abicim, kızma lütfen bana. Annem söyleyince çok mutlu oldum. Burada dostlarımıza paylaşmak istedim.” dedi.
Bu olanları sadece izliyordum. Elimden hiç bir şey gelmiyordu. Onu zorlayamazdım.
Anıl cevap vermeyip hiç bir açıklama da bulunmadan yerine oturdu. Tam karşımdaydı.
Bir anda sanki bu haber hiç olmamış gibi herkes kendi halinde takılmaya başladı. Burada daha fazla durmanın anlamı yoktu.
Sandalyemi çekip yerimden kalktım. Çoğunun bakışları bana dönünce, kendimi açıklama gereği duydum.
“ Ablamın yanına gitmem gerekiyor. Sonra yine telafi ederiz ” dedim Bir ablam bir de küçük erkek kardeşim vardı. Ablam evliydi bir tane prenses yeğenim vardı.
Baran da kalkıp “ seni ben bırakayım hem benim de bir kaç işim var ” dedi. Tam ona olur diyecekken onun sesini duydum.
“ Işık benimle geliyor ” demesiyle ona baktım. Sürekli aynı şeyi yaşamaktan bıktım artık. Geçen geceki gibi olmasını istemediğim için “olur Anıl abi ” dedim.
Onaylamamı beklemiyordu. Surat ifadesinden belliydi. Baran ’ ın suratı düştü. Tekrardan yerine oturup hiç bir şey demedi. Onun üzüleceğini düşünmemiştim. Tam ona açıklama yapma gereği duyacakken o benden önce konuştu.
“ Unutmuşum, çarşı da olan işim yarındı. Anıl seni bıraksın sorun değil Işık ” dedi.
İnandırıcı gelmedi.
Bir şey diyemedim de sandalye de olan ceketimi giyip masadaki eşyalarımı toparladım.
Beste de kalktı . “ Ben de geleyim.” dediğinde “ olmaz ” dedim. Onun benim yüzümden moralinin bozulmasını buradaki sohbetini bölmesini istemedim.
“ Ama olmaz ki ” deyince “ lütfen Beste ısrar etme” dedim. Sesim cansız çıkmıştı. Israr etmemesini vurgular tondaydı. Tamam deyince gülümsedim zoraki şekilde. Yanağından öptüm.
Bakışlarım Eda ve Ayşegül'ü bulunca ikisinin de bana nefretle bakmasını beklemiyordum. Ama bir yandan da bekliyordum.
Eda da ayaklanınca “ bende geliyorum canım ” dedi. “Eda sen kal. Işığı bırakıp geri gelicem” dedi.
Işık o hep Eda ya gidecek. Vazgeç artık.
İç sesim haklıydı. Ama kalbim bir türlü aklımı yeniyordu. Bir gün umarım her şey için geç olmazdı. Aklım kalbimi yendiği an çıkmaza girerdim.
Ben bana kırgındım. Ona kırgın olamıyordum.
Beraber dışarı çıktık. Tekrardan baş başa kalacak olmamız beni heyecanlandırdı. Her şeye rağmen onu hâlâ seviyor olmama şaşırıyordum. İlk defa bir erkekte yaşıyordum bunları, galiba benim ilkim olduğu için ondan vazgeçmiyordum.
Benim onu sevdiğimi bile bile yalnız kalıyorduk. Belki de bana hesap soracaktı.
Ya da kızacaktı.
Ya da dalga geçecekti.
Işık Anıl seninle dalga geçecek biri değil hem duygularınla asla dalga geçmez.
İç sesime hak verdim. Anıl öyle biri değil. Benim onu sevmemi normal karşılar ama onun beni sevmeyeceğini söyler.
Ön koltuğa oturup emniyet kemerimi taktım. O da aynı şekilde emniyet kemerini takıp arabayı çalıştırdı. Radyoya basıp slow şarkı çalmaya başladı.
Konuşmadı, konuşmadım.
Soramadım, sormadım.
Ona sormak istediğim o kadar çok şey varken sessiz kaldım, aynı onun gibi.
Ablamın evinin ters istikametine doğru sürdü arabayı.
“ Anıl abi yanlış yola girdin. Diğer taraftan gidecektik. ” dedim. Yol da olan bakışlarını bana çevirip cevap vermeden tekrardan önüne döndü.
“ Cevap ver ” dedim. Ses tonum emir nitelikteydi. Kaşlarını çatıp “ emir verme bana ” dedi. “ Sen de bana cevap ver o zaman ” dedim.
Arabayı durdurdu. Emniyet kemerini çözüp bedenini benden tarafa çevirdi.
“ Ne istiyorsun?” Sorusunu anlamamıştım. “ Anlamadım ” deyince sadece baktı. Kahve gözleri beni adeta kendine çekiyordu. Kiraz gibi dudaklarını öpmek istiyordum. Ben onda soluklanmak istiyordum.
Edepsiz düşüncelerimi duysaydı eğer bir dakika bile yanım da durmazdı. Beni kardeşi gibi görüyordu.
Bu gerçek her zaman önümdeki duvar gibiydi. Aşamıyordum.
“ Işık kendimi kaybetmeme az kaldı ” dedi. Neyden bahsediyordu. Kendini zor tutuyormuş gibi bir hali vardı.
“ Cidden anlamıyorum Anıl abi, ne demek istiyorsun ” dedim. Bir an da “ abini sikiyim ” deyince şok oldum.
Ne kadar kaba bir adam da olsa ağzından bu zamana kadar hiç küfür duymamıştım. Açıkçası beklemiyordum.
Beni kendine çekmesiyle gözlerimi kırptım. Benim bu hareketimle ellerini yüzüme koyup dudağımın üstündeki beni okşadı.
Şuan kalbimin amansız mücadelesi içindeydim. Kalbim yavaşladı. Normal de hızlanması gerekmiyor muydu?
Yoksa ben mi yanlış tespitte bulunuyordum. Kalbim yavaşladı sanki duracak gibiydi.
Anıl bana iyi gelmiyordu hem de hiç.
Gözlerim gözlerin de bana olan bakışlarını çözmeye çalışıyordum.
Derin bakıyordu sanki seviyormuş gibi.
Ama imkansız değil miydi? Onun beni sevmesi benim açımdan imkansızdı.
‘ imkansız diye bir şey yok Işık, bir bakarsın imkansız dediğin şey gerçek olmuş olur.’
Bu sefer haklı değildi iç sesim çünkü o evlenecekti haftaya nişanı varmış hem.
Tekrardan bunları hatırlamam hiç iyi olmadı. Yüzümü geri çektim.
Benden bunu beklemiyordu.
“ Bana bu kadar yakın olman iyi değil Anıl abi ” dedim. “ Deme şu kelimeyi ” ses tonu kızgın çıkmıştı.
“ Hangi kelimeyi ” diye sordum. Sorunun cevabını bildiğim halde sormuştum. Yine cevap vermedi. Şaşırmadım bu sefer. İşine gelenlere cevap veriyordu. O öyle yapıyorsa aynı şekil de ben de yapardım.
“ İyi cevap verme ” dedim. Sanki sevgilim de ben de ona trip atıyormuş gibi oldu.
Benim bu hareketime güldü.
“ Boşuna çocuk demiyorum ” dedi. Cevap vermedim. Bakmadım da ona bana baktığını bildiğim halde.
“ Küsüyor musun yoksa” dedi. Ses benimle eğlendiğini belli ediyordu. Yine cevap vermedim.
En sonunda “ sen ciddidin” dedi. Yine cevap vermedim.
Bir an da yüzümü tutup ona bakmamı sağladı. Gözlerinin içine baktım. Onu sevdiğimi bildiği halde sessiz kalıyordu.
Kabul etmek istemiyordu.
“ Beni bu şekilde sınama ” dedi. “ Hangi şekil de ” dedim.
“ Sesini benden mahrum bırakma” deyince şaşkın şaşkın ona baktım. Ben ona o şekilde bakınca “ bu şekil de bakmaya devam edersen yapmam dediğim şeyi yaptıracaksın” dedi.
Bugün Anıl çok tuhaf davranıyordu. Onun kollarında, bu şekil de olmamız bana tuhaf geliyordu. Aramızda hiç bir şey yokken yan yana gelince birbirimize çekiliyorduk.
Sormadım. Yapmam dediği şey belki de beni öpmekti. Beni öpmesini ölesiye kadar istiyordum. Ama bir yandan da istemiyordum. Beni öpüp başkasıyla nişanlanacak olması her zaman engel oluyordu.
“ Yapamazsın zaten ” dedim. Güldü, hafif dudağının kenarındaki gamzeye dokunmamak için direndim.
“ ımmm kışkırtma ” dedi. Hafif çıkan sakallarını okşamak istedim.
Göz kırparak “ yaparım güzelim, buna kimse karışmaz ” dedi. “ Yapamazsın ” dedim. Onu kışkırtmak istedim. Nereye kadar gidecek merak ediyorum.
Güldü. Bugün ne çok gülmüştü. Onu güldürmek beni mutlu etti. Siyah saçlarını karıştırıp bana baktı.
Onun bana olan bakışları beni titretti. Güzel bakıyordu ama sevmiyordu.
“ üşüyor musun? " Diye sorunca. Olumsuz anlamda kafa salladım. Ellerimi tuttu aniden , neye uğradığımı şaşırdım.
“ Ellerin çok soğuk” diyerek ellerinin arasına aldı ellerimi. Bana bu şekil de yapması farklı anlamlar yükletiyordu.
“ Ellerim hep soğuktur ” dedim.
“Ellerin ellerimde ısınır” dedi.
Ne yapmaya çalıştığını anlamayarak gözlerine baktım. Her seferinde bana bakıyor olması beni utandırdı. Çok dikkatli bakıyordu. Yüzümde bir şey mi vardı acaba.
“ Yüzümde bir şey mi var? ” diye sordum. “ anlamadım ” dedi.
“ Çok dikkatli bakıyorsun Anıl abi yüzümde bir şey mi var ?” diye sordum.
“ Bakamaz mıyım? ” diye sordu. “ Bakarsın da çok dikkatli bakıyorsun yüzümde bir şey var gibi” dedim.
Benim soruma cevap vermedi. Hâlâ dikkatlice yüzüme bakıyordu. Gerildim. Ellerini ellerimden çekmeden dudaklarına götürdü. Isınması için üfledi. Bu hareketiyle kalbim sıcacık oldu.
Beklemediğim harekette bulundu.
Ellerimi öptü.
Anıl Abi ellerimi öpüyordu. Beni kardeşi gibi gördüğü Işığın ellerini öpüyordu. Kalbim ritmi değişti. Heyecandan ellerim titriyordu. Bunun o da farkına vardı. Sanki sakinleşmem için dudaklarındaki ellerimi dudağından çekip okşadı.
Bugün unutulmaz bir gündü. İlk defa Anıl la bu kadar yakınlaşıyorduk.
“ Işık ne yapıyorsun sen bana böyle ” tatlı bir isyanda bulundu.
“ Ne yapıyorum Anıl abi ” dedim. Hâlâ abi diyordum. Çünkü bu şekilde olmamız bile yanlıştı. Ben ne yapıyordum. Onun haftaya nişanı vardı ve ben onunla neredeyse iç içeydik. Yanlıştı bu, onu bekleyen sevdiği vardı.
Ellerimi çektim , ondan uzaklaştım. Bu hoşuna gitmemişe benziyordu. En doğrusu buydu.
“ Lütfen Anıl abi, bu kadar yakın olmamız doğru değil. ” dedim.
“ Doğru olmayan ne Işık ” dedi. Ona abi dememden rahatsız olmuştu. Ama yine de bir şey demedi.
Kendimi zorladım. “ Sevdiğin kadın seni beklerken bu şekil de olmamız yanlış ” dedim.
Hafif kaşlarını çattı. “ Sevdiğim kadın kim? ” diye sordu. “ Eda abla seni bekliyor lütfen arabayı çalıştırır mısın? Gidelim artık ” dedim.
“ Eda' yı sevmiyorum Işık. Benim zaten aklımla oynayan hâlâ büyümeyen bir kız çocuğu var.” dedi.