11. Bölüm: Defne ve Küçük Oyunlar Adam önümde yürüyordu. Elimde silah, sessizce arkasından ilerliyordum. Her şey fazlasıyla kolay görünüyordu; bu yüzden içim içimi yiyordu. Sessizlik huzur değil, felaketin ayak sesiydi sanki. Her adımımda gözlerim sağa sola kayıyor, olası bir tuzağa karşı tetikte duruyordum. Bir kapının önünde durduk. Gri renkteydi, pas içinde... Soğuk ve yorgun bir demir parçası gibi duruyordu karşımda. “Aç,” dedim. Sesim sakin ama buyurgandı. “Yavaş ol. Sakin kal.” Adam kapıyı araladı. Önce o girdi. Ardından ben adımımı atar atmaz… her şey saniyeler içinde oldu. Bir el hızla silahımı aldı. Nefesimi bile hissedemeden soğuk bir namlu şakağıma dayandı. Donup kaldım. Burası küçük bir odaydı. Penceresizdi. Duvarlar nemliydi, ağır bir havası vardı. Ortada metalden bir mas

