3.Bölüm Lale mi? Leyla mı?

1270 Words
“Lale, seni bekliyoruz.” Bu cümleyi duyar duymaz donakaldım. Ne yapmam gerektiğini, nasıl hareket etmem gerektiğini bilmiyordum. Kulaklarımda Baran’ın sesi yankılanıyordu: “Geri çekil! Geri çekil!” Ama ben geri çekilmek istemiyorum. Gözlük Cemile, kulaklıktan fısıltı hâlinde uyarıyordu: “Uzaklaş, ifşa oldun.” Tüm bu karmaşanın ortasında kadını baştan aşağı süzdüm. Taş gibi bir hatundu. Demek Baran’ın benden önceki ortağı oydu. İçimden, “O başardıysa ben neden yapamıyorum ?” diye geçirdim. Omuzlarımı dikleştirdim, gözlerinin içine cesurca bakarak: “Çok bekletmedim, umarım,” dedim. Sözlerim onu hazırlıksız yakaladı. Böyle bir çıkışı beklemiyordu. Aldığım onca eğitim boşa gitmemeliydi. Bu işin üstesinden gelirdim, Baran’ın da dikkatini çekebilirim. Hedefim netti: Ingrid’in elinden dosyayı almak ve teşkilata ulaştırmak. Odaklanabilmek için gözlüğümü ve kulaklığımı çıkardım. İçimden kendime telkin veriyordum: “Kızım, bunu başarırsan tamam. Başaramazsan rezillik.” Kadın tavırlarım dan etkilenmiş olmalı ki koluma girdi, sanat galerisinde benimle gezmeye başladı. İki eski dost gibi konuşmak istiyordu. “Baran seni boşuna takip etme miş,” dedi. “Ama seni yalnızca o izlemiyordu. O başladığında ben de seni araştırdım. Yaş tahtaya basmaz. Bir kere bastı, onda da... Neyse.” Sonra doğrudan gözlerime bakarak devam etti: “Ne için geldiğini biliyorum. Dosya bende. Ama onu sana vermem için bana tek bir sebep söyle.” Tavırları ve bakışları her şeyi anlatıyordu. Baran’dan hoşlandığını fark etmiştim. Ama duygularının karşılıksız olduğunu anlayacak kadar eğitimlidim. Dosyaları bana vermek zorunda değildi. Eninde sonunda biri gelip onlardan alacaktı. Ama ona şöyle dedim: “Eğer dosyaları bana verirsen, Baran’a bir adım yaklaşmış olursun.” Kadının gözleri aniden parladı. Artık onu nereden vuracağı mı biliyordum. “Nasıl yani?” diye sordu. “Çok basit,” dedim. “Dosyayı bana vereceksin, ama devamı olduğunu söyleyeceksin. Sadece benimle iletişim kurmak istediğini belirtecek sin. Ben de bunu hem teşkilata hem de Baran’a aktaracağım. Senden korktuğum için Baran’dan beni korumasını isteyeceğim. Böylece nereye gidersek, onunla birlikte gideceğiz.” Gözlerini kaçırdı. “Ben aslında isteyerek girmedim bu işe… Koşullar, mecburiyetler...” “Hiçbir koşul vatana ihanet etmeye bahane olamaz,” dedim. “Büyük konuşma,” dedi fısıltıyla. O an kafamın içinde o şarkı çalmaya başladı: ‘Vay gidi seni Lale Lale, Nerden düştün bu hale…’ Kendi iç sesi mi susturmaya çalıştım çok geveze , benden bile geveze idi. En iyisi gözlüğümü takıp Cemile’yi devreye sokmak. Cemile, gözlüğümdeki yapay zekâ, anında aktif hale geldi. “Ortam taranıyor… İyi iş çıkarmışsın, Lale,” dedi. “İlk operasyonunda dosyayı ele geçirmiş gibi görünüyorsun. Karşı tarafın sana olan güveni %60. Bu iş olacak gibi.” Allah’ım, uluslararası bir operasyonda ortağım aşırı yakışıklı ve karizma düşmanım sexsi ve İngrid ama gözlük Cemile oldu.Bu gözlüğe acil lakap bulmam lazım. Ama bir şeye daha ihtiyacım vardı: Otantik bir kod adı. “Ben… acaba Cemile’ye ne desem?” diye düşünürken kulaklığımı da taktım. O sırada Baran’ın çığlıkları kulağımı sağır edecek seviyedeydi. “Ne yaptığını sanıyorsun? İletişimi neden kestin? Neredesin? Ortamı hemen terk et, geri çekiliyoruz!” Kulaklığın öbür ucundan bağırıyordu. Tebessüm ettim. “Seninki çok sinirlenmiş İngrid ,” dedim. “Dosyayı ver, ben gideyim.” Kadın dosyayı verirken elini bırakmadı. Dosyanın bir ucundan o, diğer ucundan ben tutuyordum. “Bu işi batırma lüksün yok, Lale,” dedi. “Eğer bir aksilik olursa, ikimizin de canını yakarlar. Senden tek istediğim, her buluşmamızda Baran da yanında olsun.” “Tamam,” dedim. “Peki, bir sonraki buluşma nerede olacak?” “Burası Budapeşte meşhur çorbasından içmeni tavsiye ederim … Sen benden haber bekle ben sana ulaşırım. ” “Uyar. Gulaş yemeden ayrılmam buradan,” dedim ve sanat galerisinin dış kapısına yöneldim. Kapıda beni resmen öfkeden köpürmüş bir Baran bekliyordu. Baran kolumdan öyle sertçe tutup beni kendine çekti ki, canım yandı. Gözlerindeki öfke âdeta canımı alacak gibiydi. “Sen ne yaptığını sanıyorsun? Koca operasyonu berbat ettin! Bu buluşma günler öncesinden ayarlanmıştı. Her şeyi mahvettin! Bu dosyaya ulaşmamız aylarımızı alacak. Kadın bir daha ortaya çıkmayacak. Beni de fark etti!” diye bağırdı. “Kolumu acıtıyorsun, bırak!” dedim, ama beni duymuyordu bile. “Sana bir şey olsaydı... Hayır, hayır. Bunu düşünmek dahi istemiyorum. Kontrolü kaybedemem. Kızma sebebim o kadın değil.Ama Defne’ye birşey olsaydı onun kılına zarar gelseydi... Ben bunu nasıl açıklardım?” Defne ; Can havliyle çantamda duran dosyayı çıkarmaya çalıştım ama Baran’ın tutuşu öyle sıkıydı ki, dayanamayıp çığlık attım. Çığlığımı duyan birkaç kişi dönüp bakınca, Baran eliyle saçını sinirle geriye attı ve beni bıraktı. Ben de çantadan dosyayı çıkarıp suratına fırlattım. “Hiçbir şeyi berbat etmedim! Bana verdiğin eğitimi kullandım. Durum analizi yaptım, ortamı okudum ve karşıdakinin beynine girdim,” dedim. “Bir sonraki buluşmada sen de olacaksın. Ama önce bana gulaş ısmarlayacaksın. Yer ve saat mesajla gelecek.” Baran şaşkın bir ifadeyle dosyayı yerden aldı. Ben ise kendinden emin adımlarla arabaya doğru yürüdüm. Az sonra Baran da hazırlanıp direksiyona geçti, planlama merkezine doğru ilerledik. “Bunu nasıl yaptığını öğrenmek istiyorum,” dedi. “Alakadar etmez. Herkes kendi işine baksın,” dedim. İçten içe bir özür bekliyordum ama o hiç oralı olmuyordu. “Özür dilemeyi de öğreteceğim sana, Baran Bey. Daha benden öğreneceğin çok şey var. Mesela kibarlık.” Baran dişlerini sıktı. “Şimdi her şeyi bana noktasına virgülüne kadar anlatacaksın,” dedi. Cemile, gözlük ortağım, kulaklıkta fısıldadı: “%99.9 çok sinirli...” “Cemile, kapat çeneni,” dedim sinirle. Tam o anda Baran frene bastı. Neredeyse ön cama çarpacaktım sinek gibi. “Şimdi her şeyi anlatıyorsun. Ve seni Türkiye’ye gönderiyorum! Bugün, bu saatten sonra burda işin yok ! Sana öğrettiğimiz bütün kuralları çiğnedin. Senden ajan falan olmaz! Git sen tercümanlık yap! Bu kadar oyun yeter!” Sözleri ağır gelmişti. Kapıyı açıp arabadan indim. Kornaya bastı, dönmemi istedi ama burnum bir kere havaya kalkmıştı. O burnu indirecek babayiğit gelmemişti dünyaya. Baran yavaş yavaş arabayla arkamdan geliyordu. Ben de hızla yürüdüm, niyetim onun burnunu sürtmek ama bu topuklularla sanki benim burnum sürtünüyordu. Araba durdu. Arkamdan geldiğini fark etmemiştim. Bir el kolumu tuttu, beni kendine çevirdi. “Bir daha beni dinlemez ve kural ihlali yaparsan, seni doğduğuna pişman ederim. Baban seni bana emanet etti. Sana bir şey olsaydı, ben ona ne derdim?” “Ne yani… Babam benim Ajan olduğumu biliyor mu?” “Tabii ki hayır. Uluslararası şirkette çalıştığını ve zaman zaman yurt dışına çıktığını sanıyor. Kızının bu kadar pervasız davrandığını bilmesine gerek yok.” “Beni korumaya çalışıyor. Bu öfkenin altında korku var. Bunu ilk defa görüyorum onda.” “Bir görevde sadece kendini değil, tüm ekibi düşünmek zorundasın. Senin açığa çıkman demek, herkesin açığa çıkması demek. Küçücük bir hata, başka birinin canına mâl olabilir. Bunu asla unutma!” “Sözlerimden çıkmayacaksın artık. Çünkü sen benim zimmetimdesin.” Bu söz sinirimi tepeme çıkardı. Ani bir hareketle elini ittim. “Ben senin zimmetli malın değilim! Bugüne kadar her şeyi tek başıma başardım. Bundan sonra da öyle olacak. Ne yapacağımı sen değil, ben karar veririm! Ben senin emir erin değilim. Bir bireyim!” Baran’ın yüzünde bir anlık şaşkınlık belirdi. “Ne saçmalıyorsun gece gece?” dedi. “Herhalde kahve vaktin geldi. Hadi gel, bir kahve içelim. Aklın başına gelsin.” Dudaklarındaki kıvrılma… evet, kesinlikle tebessümdür nerde görsem tanırım:) . Beni bir kafeye götürdü. İçeri girerken buram buram kahve kokusu sardı her yeri. Resmen âşık oldum. “Kod adım Lale’ydi ama şu an tam bir Leyla gibiyim.” Kahveyi içerken Baran’ın bana baktığını fark ettim. “Ne bakıyorsun?” dedim. “Hiç mi kahve içen kadın görmedin?” dedim. “Gördüm,” dedi, “ama kahveyle aşk yaşayanı ilk defa görüyorum.” “Daha neler göreceksin, aslanım,” dedim, hafifçe gülümsedim. Ama sonra ciddileştim, gözlerinin içine baktım. “Baran… Ingrid’ ile aranda ne oldu? O sana… âşık mıydı?” “ Yada sen ona?” “Ne olur Allah’ım bu sorunun cevabı Baran ben aşıktım demesi olmasın ne kadar günah işlediysem tövbe ederim…”
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD