Bir iki zorlamayla araladım gözkapaklarımı. Yoğun bir ışık, gözlerimi kamaştırdı. Başta hiçbir şey net değildi. Her şey bulanık, silik ve uzaktı sanki. Gözlerimi kısıp etrafa bakmaya çalıştım. O an bir karartının bana doğru yaklaştığını fark ettim. Kimdi o? Seçemiyordum. Daha net görebilmek için gözlerimi yeniden kapatıp, sonra tekrar açtım. Ve işte o an… İçimde bir yerlerden fışkıran heyecan, sevinçle birleşip gözyaşlarıma karıştı. Gördüğüm yüz... Baran’ın yüzüydü. Başucumdaydı. Gerçekti. En son hatırladığım şey, parmağımın acısıydı. O gaddar adam, bir saniyede koparmıştı onu benden. O an vücudumdan kaynar su geçmiş gibi hissetmiştim. O yanmayı, o tarifsiz acıyı asla unutmayacaktım. "Umarım gebertmiştir Baran onu..." diye geçirdim içimden. Demek ki başarmıştı. Baran beni kurtarmıştı.

