3.

1134 Words
-Bırak onu! Kuzey'in sesi odada yankılanırken adamlar daha sıkı tutmaya başladı. Tarık belinden silahı çıkarıp Kuzey'in kafasına dayadı. Olanları sadece izliyordum. -Bana bak Kuzey,eğer sevgilini sağlam istiyorsan bu işi adam akıllı yap gel. Ne para ne bu mallar eksik gelmeyecek. Anladın mı beni? Konuşmanın sonuna doğru bağırmıştı. Tekrar Sinan denilen adama bakıp "Götürün bunları ve ne yapacaklarını anlatın."dedi. Kolumu tutan adamı durdurup "Beni neden gönderiyorsun? Ben hata yaparım."dedim. Amacım hem kardeşimin yanında kalmak hem de ne olduğu belirsiz işin içine girmemekti. Tarık baştan aşağı beni süzdü. "Kadınlığını kullan diyeceğim ama o da yok sende. Çenen işe yarar belki." Geldiği gibi odadan bir sürü adamla çıkıp gitti. Bizi de sürükleyip bir yere soktular. Sinan denilen adam "Sizi takas yapılacak yere götüreceğiz. İşi bitirin ve gelin başka bir şey yapmayın."dedi. -Madem bizimle geleceksiniz, siz yapın o zaman işi. Sinan gülünce "Bak gülmeyi de biliyor muşsun"dedim. Kuzey bana acayip bakarken 'ne var' bakışı attım. Ne yapayım susamıyorum. Stres olduğum da konuşmadan duramam. Sinan tekrar ciddi olurken "Bence şansını fazla zorlama"dedi. -Biz ikimiz tek girersek iş yapamam. Yanıma bir kaç adam vermen lazım. Kuzey ciddi ciddi iş konuşmaya başlamıştı. Beni sarmadığı için geçip oturdum. Zaten aklım Damla'da kalmıştı. Şu anlık bizimle işleri olduğu için bir şey yapmayacaklarını düşünüyorum. Etrafa baktığımda pencere vardı, ama dışarıda ki korumalar çok net görünüyordu. -Dikkatli dinleyin.. Bunu bana bakarak söylemişti. "Tamam adam vereceğim." Yine dayanmayıp "O zaman bana gerek yoktur."dedim. Kuzey sinirle bana baksa da umursamadım. -Bence şu kıza ne yapması gerektiğini anlat. Sinan kapıdan çıkıp gitti,üstüne bir de kitledi. Bu odada Kuzey ile birlikte kalmak kadar kötü bir şey yoktu. Parmağını bana uzatıp "Biraz ciddi olur musun? Damla ellerinde farkındaysan." dedi. -Bana söyleyene bak. Ben olayın farkındayım, ama sen farkında mısın? Burada senin... -Aynı şeyi tekrar edip durma. Şu işi yapalım ve buradan çıkıp gidelim. -Gideceğiz ve bir daha kardeşime yaklaşmana izin vermeyeceğim. Dediğime çok sinirlendi. "İşte o mümkün değil Hazan. Sakın ama sakın Damla ile aramıza girme." Bir sandalyeyi çekip oturdu. Baya sinir etmiştim ve artık kavga etmeye gerek yoktu. Madem kurtulmak için bu işi yapmak zorundayım o zaman uzatmayalım. Sakin olmak zorundayım. -Bir planın var mı? Kafasını kaldırmadan "Bilmiyorum. Hem para hem malı nasıl geri getireceğiz? Bir şey bulmamız lazım."dedi. Sorunu cevaplamasına şaşırdım. Daha az önce kavga etmiştik, ama aklı başka yerde olduğu için farkında değildi anlaşılan. Stresten saçını oynayıp duruyordu. -Bu alış veriş gece mi olur? -Büyük ihtimal. Aklıma gelen bir kaç fikir vardı, ama karşımızda ki adamları da bilmiyoruz. Öylece iki çanta ile çıkamayız ki... Bilmediğim bir işte planda yapmaya çalışıyorum. Kuzey bana dönüp ciddi bir şekilde "Eğer ters bir durum olursa biz onları oyalarken sen iki çanta ile kaçacaksın tamam mı?"dedi. Öylece onu izledim. Tamam dememi bekliyordu. Aslında demek istiyorum, ama neden diyemiyorum. -Hazan tamam mı dedim? Kendimi geri atıp "Bula bula bu planı mı buldun? Ben kardeşime ne diyeceğim?" dedim. Damla'nın bakışları şu anda bile gözlerimin önüne geliyordu. Kuzey kahkaha atınca döndüm. Adam deli gibi gülüyordu. Sonunda sakinleştiğinde "Beni düşündüğüne inanamıyorum. Damla bunu görmeliydi."dedi. -Seni neden düşüneyim? Ben kardeşimi düşünüyorum. Hala gülmeye devam edince sinirle baktım. Tamam onu sevmiyor olabilirim, ama bir insanın başına bir şey gelmesini isteyecek kadar köyü biri değilim. ~~~~~ Gün boyunca Damla'yı görme isteğimiz geri çevrildi. Bizi tıktıkları odada dönüp durduk. Bir plan var mı bilmiyorum, ama gecenin zor geçeceği şimdiden belliydi. Sonunda kapı açılıp "Giriyoruz" dendiğinde Kuzey ile birbirimize baktık. Yanına yaklaşıp "Damla için"dedim. Başı ile beni onaylayıp kapıdan birlikte çıktık. Sinan bizi karşılarken son bir kez "Damla'yı göremez miyiz?"dedim. Belki geri dönemem korkusu istemesem de içimde bir yerde beni rahatsız ediyordu. -Geç kalıyoruz. Cevap bu olunca arabaya bindik. Gözlerimiz tekrar bağlanmış yola çıkmıştık. Ne kadar gittik bilmiyorum, ama sonunda gözlerimiz açılınca hemen etrafa baktım. Karanlıktan etraf  zor seçiliyordu. Bilmediğim sokaklarda ilerleyerek terk edilmiş bir yere gelmiştik. Araba durduğunda Sinan bize baktı. Çantayı uzatıp "İşi bitirin ve gelin. Diğer arabada dört kişi var sizinle gelecekler. Ben burada bekliyorum."dedi. Kuzey çantayı aldığında beklemeyi bırakıp arabadan indim. Etrafa baktığımda karanlık ve boş bir depodan başka bir şey yoktu. Hani hep dizilerde görürsün ve oraya gidilmemesi lazımdır ya işte tamda o yerdeydim. -Hazan hadi. Beklenilen kişilerde gelince karanlık depoya giriş yaptık. Ne yapıyorum ya da nasıl hareket ediyorum bilmiyorum. Bedenim, aklım benden habersiz davranıyor gibiydi. Bir anda neredeyim diyorum, sonra aklıma olanlar ve Damla geliyor. Sakin olmaya çalışırken kalp atışımı duyuyorum. Sanki yerinden çıkıp gidecek gibiydi. İlerde yanan bir ışık görünce Kuzey ile oraya doğru yürüdük. Kapı ya da duvarın arkasına geçtiğimizde kalabalık bir topluluk bizi bekliyordu. Etraf Tarık'ın adamlarına benzer bir sürü adam ile doluydu. Önlerinde takım elbiseyle duran en fazla yirmi dokuz yaşında ki adama baktım. Onunda bakışları benim ve Kuzey'in üstündeydi. Sert bakışları ve siyah gözleri ile insanı korkutuyordu. Korkunun ecele faydası olmadığına göre belli etmemem lazım. -Sonunda geldiniz. Tarık sizi mi gönderdi? Kuzey gayet soğuk "Evet işi biz yapacağız" dedi. Gözleri tekrar beni bulurken "Sen kimsin?"dedi. Benim kim olduğumu ne önemi var? Yapın pazarlığı, zaten ortalık karışacak. Bu kadar adamın içinden iki çantayla nasıl çıkacağız biz? Benden cevap alamayınca "Arkadaş konuşmayı sevmiyor galiba. Peki benim kim olduğum hakkında bilgisi var mı?"dedi. Ben sizin kirli dünyanızı ne bileyim? Kuzey bana bakıp "Cengiz beyin oğlu Gökhan."dedi. Boş boş bakmaya devam ettim. Tekrar Gökhan denilen adama baktığımda tepkimi merak ediyor gibiydi. Ölümün kıyısında bir insanın merak duygusu kalmıyor. Neden onu tanımam konusunda bu kadar ısrar ediyor ,onu da anlamadım. Anlaşılan böyle tipler tanınmayınca rahatsız oluyorlardı. -Bu işlere yeni başladın anlaşılan. Artık dayanamayıp "Evet yeniyim ve ilk işimin başlaması için sabırsızım"dedim. Aslında bir an önce bitsin ve gitmek istiyorum demekti. Gökhan'ın gülüşü soğuk olduğu kadar öylesine bir gülüştü. Sonunda arkasında ki birine bakıp "Kutay çantayı getir"dedi. Sahne aynı tipler aynı. Neden böyle saçma işler yapıyorlar? Şöyle helalinden bir iş yapsalar olmuyor mu? Çanta Kuzey'in önüne geldiğinde açıldı. Ağzına kadar para dolu önümüzde duruyordu. Para merakım yoktu, ama bu kadar parayı bir arada görmekte farklı oluyormuş. Kuzey "Arkadaşlar kontrol etsin." dedi. Bu adam bu işi ilk defa yapmıyor. Ben boşuna tekin biri değil demiyorum. -Tabi bizde malı görelim. Ondan sonra kontrol yaparsın. Adamı parayı uzatırken diğer çantayı istedi. İşte şimdi ne olacaksa olmak zorundaydı. İki çanta da bizim yanımızdayken bu işi bitirmeliydik. Bir anda boş depoda yankılanan "Polis!!"sesi ile neye uğradığımı şaşırdım. Kuzey hızla çantaları alıp bir köşeye kaçtı. Herkes silahlarını çıkarmıştı. Bende Kuzey'in olduğu tarafa kaçtım. Bu karmaşada iki çantanın bizde olduğuna sevindim. Kötü bir şey yapıyor bile olsam bunu kardeşim için yapmak zorundaydım. Sonunda Kuzey'i bulmuştum. Polisler "Teslim olun"diye bağırıp duruyordu. -Çantalar bizde, buradan bir şekilde kaçmamız lazım. Sinan dışarıda bizi bekliyordur. Etrafa bakıp bir çıkış yolu aradım. Kimsenin bizi görmemesi lazımdı. İleriyi gösterip "Şu tarafa gidelim. Mutlaka bir çıkış vardır. Önden sen ilerle. Sakın durma ve arabaya kadar arkana bakma."dedim. -Tamam, arabada buluşuruz. Kuzey etrafa bakıp hızla giderken ben biraz daha bekledim. Zaten silahlar yüzünden kafamı da kaldıramıyorum. Bekleyiş yeter deyip tam kalktığımda kafama dayanan silah ile öylece kaldım. Anlaşılan sonum gelmişti.
Free reading for new users
Scan code to download app
Facebookexpand_more
  • author-avatar
    Writer
  • chap_listContents
  • likeADD