Efe, günlerdir o kadar çok dışarıda vakit geçiriyordu ki bu sabah kalktığında, uyuduğu saatleri özlediğini fark etmişti. Evet, belki evlendiği için böylesine yoğun olması doğaldı ama bünyesi uykuya o kadar alışkındı ki böyleyken kendini huzursuz hissediyordu. Uykusunu alamadığı günlerde sanki evden çıkarken ruhunu yatağında bırakıyordu. Belki bu biraz da gideceği yerle alakalıydı ama sadece bugüne özel de değildi. Kendi kendine her şeyin bitmesine sadece bir buçuk hafta kaldığını hatırlattı. Düğünden sonra dilediğince uyuyacaktı ki balayı tatilinin büyük bir kısmını uyuyarak geçirmek istiyordu. Bu düşünceyle içindeki huzursuzluk biraz olsun yatışmıştı. Arabada oturmaya son vererek dışarı çıktı ve Dilem’in o eğreti tebessümle birlikte, narin bir yürüyüş eşliğinde yanına ulaşmasını beklem

