Keyifli okumalar
NAZ ERDEM
Gözlerimi açtığımda başka bir yerdeyim. Ellerim ve kollarım bağlıydı. Boris denen it beni zor bela kaçırmıştı. Yerinden kalkıp bana bakıyordu. Elleri ceplerinde derin bir nefes almıştı.
"Üsteğmen Naz Erdem."
Ters ters baktığımda saçımı çekmişti. Dişlerini sinirden sıkmıştı. Elindeki bıçakla boğazımı gezerken sinsice gülmeye başladım.
"Sence asker olsam şuan bu halde olur muyum?"
"Haklısın ama o komutan senin için endişe etti."
"Edecek tabii ki güzel kadınım herkes beni ister ama ben bir kişiyi isterim."
Bana öfkeyle bakmıştı. Saçımdan tutup çekerken canım yansa da belli etmedim. Derin bir nefes çekti. Beni istiyordu zaten alana kadar canımı yakacaktı. Ama bilmediği bir şey var ki çok sevdiği aleti kesilecek.
"Sen benim kadınımsın."
"Anca havlarsın sen ben tek kişiye aitim o da gelecek seni o öldürmeden ben öldüreceğim."
İğrenç bir kahkahayı atmıştı. Kulaklarım çınlarken öfkeyle bakmıştım. Ne demişler son gülen iyi güler. Derin bir nefes alırken bıçağı bacağıma saplamıştı. Acıdan dişlerimi sıkarken bir anda çekmişti.
" Boris pezevenk sana bunun bedelini ağır ödeyeceksin."
"O sevgilin senin ölünü bulacak gözüne baka baka işkence çekişini izleyecek."
Bir anda bırakırken bakışları kapıya dönmüştü. Onun çıkmasıyla bacağıma baktığımda acıdan gözlerim doldu. Arkadan bağlanan kolumu zor olsa da çözdüğüm zaman ipi bacağıma getirip bağladım.
Tezgahın üzerinde bir yığın alet vardı. Bana işkence etmek için hazırlamıştı. Kim, kime işkence yapacak göreceksin. Derin bir nefes çekerek yürümeye başladım. Mehmet eğer geç kalırsan bittin sen kapının arkasına saklanırken Boris'in sesini duydum. Buraya geliyordu. Hızlıca elime silahı alıp köşede saklandım. Amaç hepsini tuzağa düşürerek öldürmekti.
Boris'in içeri girmesiyle şaşkınca bakıyordu. Gerizekalı adam benim kurtulamayacağımı sanmıştı. O kadar eğitimi boşuna almadım. Bir anda öfkeyle bağırdı.
"Kadın kaçmış hemen dağılın."
Sesin gelmesiyle camdan bakmamla sinsice gülmeye başladım. Planım işe yaramıştı. Onun yalnız kalmasını istiyorum. Her yeri aradıklarında tekrar içeri girdi. Diz çöküp ipe baktığında hemen arkasına geçtim. Silahı başına değdirip arkadaki neşteri elime aldım.
"Kıpırdama kafanı patlatırım."
"Bana hiç bir şey yapamazsın buna gücün yetmez."
"Öyle mi diyorsun? Aletine son kez bak."
Bana döndüğünde neşteri aletine sapladığım zaman büyük bir çığlık atmıştı. İçimde öyle bir öfke vardı. Fakat ona kolay bir ölüm olmayacaktı. Elimdeki silahı almaya çalıştığında onu iterek kafasına sıktım. Yere yığıldığında derin bir nefes almıştım. Aslında işkence yapardım. Ama bacağım yüzünden dayanacak gücüm yoktu. Buradan çıkmam gerekiyordu.
Onlar benim peşime düşmeden önce kaçmam gerekiyordu. Tam çıkarken beni fark ettiler. Ateş etmeye başladılar. Olduğum yerde öylece kaldım. Dışarı baktığımda uzaktan bir kol gördüm. Bu Mehmet’in timiydi. Tim beni kurtarmak için harekete geçti.
Mehmet ateş ederken bende destek olmak için çabalıyordum. O kadar fazlaydı ki sürekli çopalıyorlardı. Mehmet hızlıca koşarak yanıma gelip beni arkasına alırken hepsini indirmişti.
"Şükürler olsun ki sağ salim buldum."
"Sen nasıl buldun?"
"Burada tek mağara burası onlar gelmeden önce gidelim."
Gözleri bacağıma kaydığında derin bir nefes almıştı. Beni kucağına alıp hızlıca saklandığı yere getirmişti. Tim bana endişeyle bakıyordu.
"Komutanım çok derin bir kesik."
"it herif gebertecem."
"Komutanım kesin kaçtı göt herif."
"O yaşamıyor ki zaten."
Tim bana şaşkınca bakıyordu. Mehmet’in bakışları bana dönerken anlamazca baktım. Derin bir nefes alırken olayı anlatırken gelene bakmıştı. Uzaktan sesini belli eden jet uçağı atış yaptığında heyecanla izledim.
"Komutanım bu onun babası değil mi?"
"Şeyda indir şunu hemen."
"Emredersiniz komutanım."
Şeyda hemen yerine geçerek ateş etmişti. Keskin nişancı olduğu için nişan alması kolaydı. Helikopterin sesi gelirken tim toparlandı. Benim başım dönmeye başladı. Mehmet beni tekrar kucağına alıp hızlıca helikoptere bindirdi. Operasyon başarılı bir şekilde bitmişti.
Acıdan gözlerim kararıyordu. Mehmet bunu anlamıştı. Helikopter iniş yaptığında beni indirip kucağına alıp hızlıca araca bindirdi. Hastane önünde durunca koşarak kucağına alıp içeri koştu.
"Doktor çağırın hemen."
"Neyi var?"
"Bıçaklı yaralama hemen müdahale edin."
Sesler bana bulanık geliyordu. Gözlerimi kapattım. Kolumda bir acı hissederken rüyamda babamı gördüm. Bana gülümsedi. Başardığımı izlemişti. Ben onun kızıydım. Uyandığımda odada başımda bekleyen Mehmet’e baktım. Başını elleri arasına alıp uyumuştu.
" Mehmet."
Bakışları bana dönerken yanıma geldi. Elimi tutarken gözyaşları akıyordu. Bende ona şaşkınca bakıyordum. Bana sarıldığında bende sarıldım.
"Özür dilerim sevgilim seni koruyamadım."
"Mehmet iyiyim ben merak etme."
"Sen onun elinde işkence gördün. Bacağına neler yapmış."
"Sevgilim bana bak ben ona bunun hesabını sordum."
"Biliyorum sana yetişmek için elimden geleni yaptım. Kabuslarımda bile cansız."
Sözünü yarıda kesmişti. Şehadet şerbeti içmek her askerin isteğiydi. Bana tekrar sarılırken gözlerime bakmıştı. Cebindeki yüzüğü çıkardı. Parmağıma taktığında dolmuş gözlerle baktım.
" Naz seni herşeyden çok sevdiğimi biliyorsun. Hep yanımda olup eşim ve çocuklarımın annesi olur musun?"
"Ev-evet olurum. Hem de sonsuza kadar yanında olurum."
Yeliz odaya girdiğinde bakışları bana dönmüştü. Mehmet ayağa kalkarken odadan çıkmıştı. Yeliz bana sarıldığında gözyaşlarım akmaya başladı.
"Ayy ne oldu?"
"Yeliz, Mehmet bana evlenme teklifi etti."
"Nee! şaka yapıyorum de gerçekten mi?
Başımı sallarken derin bir nefes almıştım. Bana sarıldı. Yüzüğe baktığında gözleri dolmuştu. Ama fark ettiğim Giray'ın da ona teklif etmesiydi. Sanırım aynı gün içinde evlilik planı yapacaktık başıma geleni öğrenmişti.
"Yeliz aletini kopardım. Çok zevkliydi anlatamam."
"Ayy kızım sen psikopatsın. Ama o soysuz geberdi ya ülke rahat etti."
"Bacağın düzelecek benim yanımda kalacaksın itiraz istemiyorum."
"Peki tamam."
Kabul etmekten başka çarem kalmadı. Mehmet’in kesin talimatı vardı. Bacağın üstüne basmak yoktu. Derin bir nefes alırken Yeliz çıktığında gözlerim kapanmaya başladı. Yarım saat sonra annemin sesini duydum.
"Naz kızım?"
Sesin gelmesiyle gözlerimi açarken karşımda annem duruyordu. Dolmuş gözyaşları içinde ağlarken yanıma gelip sarılmıştı. Saçlarıma öpücük kondurdu. Derin bir nefes alırken korkuyla bakıyordu.
"Anne dur bir sakin ol."
"Nasıl olayım ha söyler misin?"
"Anne asker olduğumu biliyorsun değil mi?"
"Sus kendine dikkat etmedin zaten kızgınım."
Gözlerini parmağıma dikmişti. Mehmet’in beni sevdiğini zaten en başından beri biliyordu. İlişkimize asla karışmadı. Yanıma oturdu.
"Anne."
"Biliyorum kızım birbirinizi çok seviyorsunuz baban olsaydı ona neler yapardı."
Gözlerim doldu. Babamın yokluğu içimi acıtıyordu. Derin bir nefes alırken hıçkırıklarım arttı. Mehmet içeri girdiğinde endişeyle bakıyordu. Annem ona sarılıp ağladığında iç çekmişti.
" Anne. "
" Mehmet evlenme teklifi etmişsin. Buna çok sevindim. Komutanın olsaydı kızımı zor alırdın."
"Biliyorum anne beni kaç sınavdan geçirirdi."
Annem gözlerini silerken derin bir nefes almıştı. Ablamın kaynanası sorun yaptığı için yanımda kalmak istemişti. Zaten benim ondan başka kimsem kalmadı. Derin bir nefes alırken yanımda olmasını istedim. Doktor muayene etmek için odaya girmişti. Bacağıma baktığında bakışları bana döndü.
"Taburcu olabilirsiniz üstüne fazla gezmeyin."
"Peki teşekkür ederim."
Onun çıkmasıyla Mehmet taburcu işlemlerini halletti. Annem üstümü değiştirip hemen eşyalarımı topladı. Yeliz'in yanında kalacaktım. Çünkü önceki evi boşalttı. Yeliz'in ailesi olmadığı için beraber yaşamak istemişti. Annem onu da kızı olarak kabul etmişti. Tam basamadığım için Mehmet beni kucağında taşıdı.
"Mehmet belin fıtık olacak biliyorsun değil mi?"
"Haklısın aşkım fıtık olabilirim. Çünkü taş gibi hatunu taşıyorum."
"Yaa sus annem arkanda."
Annem bize baktı. Sonra aniden gülmeye başladı. Bu adam beni utandırmak için elinden geleni yapıyordu. Arabaya beni koyduğunda annem de binmişti. Yola çıkarken Yeliz aramıştı. Telefonu açtığımda annemin bizde kalacağını duyunca çığlık çığlığa bağırmıştı.
Telefonun kapanmıştı. Marketten bir şey almak için inen anneme baktım. Poşetlerle döndüğünde şaşkınca bakıyordum. Mehmet’in arabayı çalıştırmasıyla tekrar yola çıkarken kısa zamanda evin önünde durduk askeri lojmanda kalıyordu.
Yeliz balkondan bize baktığında heyecanla el salladı. Derin bir nefes alırken Mehmet beni kucağında taşımak için harekete geçti. Üst kata çıkarken Yeliz kapıyı açmıştı.
"Hoşgeldiniz buyurun."
Hepimiz içeri girdikten sonra koltuğa baktığımda bana yatak hazırlanmıştı. Yanıma bir kedi gelirken gülümsedim. O kadar tatlıydı ki Yeliz mutfakta meyve suyu getirdi. Mehmet’in bakışları bana dönerken anlamazca baktım.
"Acilen çıkmam lazım sonra gelirim."
"Tamam canım."
Yeliz anneme sarılırken gözleri doldu. Annesinin yokluğuna alışmak onun için zordu. Daha küçük yaşta kazada kaybetmişti. Albay onu bırakmayıp evlat edinmişti.
"Sende benim kızımsın."
"Teşekkür ederim anne."
Yemin ederim ki annem elden gidiyordu. Gözlerimi kısarak baktığımda Yeliz'in bakışları bana döndü. Bir anda kahkahayı atarken gülmekten koltuktan düşmüştü.
"Senin bu kıskançlık kimse de yok."
"Kıskanmadım ki."
"Kıskanmak için yanlış kişiyi seçtin. Sen müstakbel eşini kıskan elden gidecek."
"Nasıl yani?"
"Üst komşu kızı göz dikmiş haberin olsun. Senin ki yüz vermiyor ama bir gün vuracağım demişti."
Derin bir nefes alırken gözlerim ona döndü. Annem mutfakta yemek yaparken onun kolundan tutup çektim.
"Kim bu kadın?"
"Azgın Ajda diyorlar ayartmadığı adam kalmadı."
"Lan manyak benim ki elden gidecek."
"Maalesef ki öyle onun için dikkatli ol."
Mehmet içeri girdi. Annem yemekleri yaptığında masaya oturduk kapının çalmasıyla şaşkınca bakıyordum. Yeliz'in sesini duydum.
"Aha geldi baş belası."
"Ben bakayım."
"Otur oturduğun yerde."
Sesimle herkes oturduğunda Mehmet’in bakışları bana döndü. Ne olduğunu anlamaya çalıştı. Ayağa kalkarken kapıya kadar gelirken derin bir nefes almıştım. Kapıyı açarken kadın içeri giriyordu. Kolundan tutup geri çektim.
"Heyy yavaş gel."
"Sen de kimsin?"
"Asıl benim sormam gerekiyor? Sen kimsin."
"Ben Ajda üst katta oturuyorum da Mehmet için bir şey getirdim."
"İstemez geri götür."
"Anlamadım?"
"Anlamayacak bir şey yok nişanlımdan uzak dur yoksa senin için iyi şeyler olmaz güzelim."
"Sen onun nişanlısı mısın? Hani dağdakilerin aletini kesen."
Başımı sallarken korkuyla bakıyordu. Elleri titremeye başladı. Derin bir nefes alırken gözlerine bakarak tehdit ettim.
"Onlara yaptığımı sana yapmamı istemezsin değil mi?"
"Ha-Hayır."
Koşarak üst katta çıkarken kapıyı kapattığımda üçü de bana bakıyordu. Annem her zaman ki sen adam olmazsın bakışlarını atmıştı. Mehmet’in yüzünde sinsi bir gülümseme belirdi. Şerefsizin hoşuna gidiyordu.
"Vayy be! O nasıl bir tehditti. Tüylerim diken diken oldu."
Yeliz'in yüzüne ters ters baktım. Hemen içeri girdi. Mehmet beni kolumdan tutup çekerken beni öpmüştü. Bu adam benim sinirimi bozmaya başladı. Annemin göreceğini bile bile neler yapıyordu. Onun gidişinin ardından odama geçtim. Kendimi zor yatağa attım.
Gözlerim ilaçların etkisiyle kapanırken uykunun gelmesini bekledim. Telefona baktığımda gülümsedim.
"Beni kıskanman hoşuma gidiyor. Seni çok seviyorum güzel gözlüm iyi geceler."
"İyi geceler sevgilim."
Telefonu şarja taktım. Gözlerimi kapatıp uykuya daldım. Sevdiğim adamı kimseye kaptırmaya niyetim yoktu...
Bölüm sonu...